50 ÖZETİ| İlk Öpücük romantik-komedi filmi denince akla ilk gelen filmlerden biri. Lucy’e aşık olan Henry, onun kendisini unutmaması için yaptıklarını gözler önüne seren film gerçek bir olaydan esinlenilerek 2004 yılında beyaz perdeye taşındı.
Film, hem komik hem de duygusal sahneleriyle vizyona girdiği ilk günden beri izleyiciler tarafından oldukça beğeniliyor. İlginç bir hafıza rahatsızlığına sahip Lucy karakterinin esin kaynağı olan kadın Michelle Philpots’un hikayesi de oldukça ilginç. Gelin, hem Michelle'nin yaşamına hem de bu ilginç hastalığa yakından bakalım.
Michelle, 1985 yılında bir motosiklet kazası geçirdi ve yavaş yavaş hafıza kaybı yaşamaya başladı.
Ancak Michelle’in her sabah uyandığında eskileri hatırlamasına sebep olan asıl büyük kaza 1990 yılında yaşandı. Her iki kazada da beyninde hasar oluşan kadına 1994 yılında epilepsi teşhisi konuldu. Yıllar geçtikçe hafıza kaybı daha da ilerledi ve bu durum iş hayatını da olumsuz etkilemeye başladı.
Michelle'nin kaza yaptığı otomobil .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Öyle ki bir gün iş yerinde aynı belgenin fotokopisini defalarca çekmesi, bardağı taşıran son damla oldu ve Michelle işten kovuldu. Hafıza kaybı iyice artan kadın, bir sabah uyandığında yılı 1994 sanmaya başladı ve işte hayatı bu andan itibaren daha da tuhaf bir hal aldı.
Her sabah uyandığında yılın 1994 olduğunu, yaşının 23 olduğunu düşünen kadın, eşini hatırlıyordu ancak evli olduklarını hatırlamıyordu.
Kocası ise eşinin hem evli olduklarını hem de günlük işlerini hatırlaması için tıpkı filmde olduğu gibi evin her yerine hatırlatıcı not kağıtları yapıştırmaya, telefonundaki hatırlatıcıyı ayarlamaya başlamıştı. Bu hem Michelle hem de kocası Ian için oldukça zor bir durumdu.
Ancak Ian, bu durum ne kadar sinir bozucu olsa da karısını çok sevdiğini ve olayları, özellikle de evli olduklarını eşine hatırlatabilecek fotoğraflara sahip olduğu için çok şanslı olduğunu söylüyor. Çünkü fotoğraflar olmasa ya da 1994 yılından önce tanışmamış olsalardı Michelle onu hiçbir şekilde tanıyamayacaktı.
Michelle ise sanki her gün aynı günü yaşıyormuş gibi olsa da bardağın dolu tarafından bakmaya çalışıyordu. Örneğin; sevdiği filmleri tekrar tekrar izleyebiliyor, daha önce defalarca dinlediği fıkralara her seferinde yine gülebiliyordu.
Doktorların Michelle’ee koyduğu teşhis "anterograd amnezi"ydi. Peki, nedir bu hastalık?
Anterograd amnezi, beynin yeni yaşanan olayları hafızaya kaydetme yeteneğini kaybetmesidir. Yani tıpkı Michelle’de ve filmdeki Lucy’de olduğu gibi hasta, yakın geçmişini hatta ilerleyen evrelerde birkaç dakika öncesini bile hatırlayamıyor.
Sürekli olarak hafızanın sıfırlanmasına neden olan bu hastalık, genellikle beynin farklı bölgelerinin hasar alması nedeniyle ortaya çıkıyor. Anterograd amneziye neden olduğu bilinen bu iki bölge, hipokampus ve bazal ön beyindir.
Hipokampus, beynin yeni gerçek bilgileri işleyip kalıcı olarak hatırladığı kısımdır. Bu kısım, Michelle’de olduğu gibi hasar görürse hiçbir yeni bilgiyi kalıcı olarak hafızasına kaydedemez ya da kısa süreli olarak kaydeder.
Bazal ön beyin, beynin öğrenilen yeni bilgileri hatırlamasına yardımcı olan organik kimyasal asetilkolini üreten yapı grubudur. Tıpkı Michelle’de olduğu gibi bazal ön beyin hasar görürse hafıza sorunları ortaya çıkabilir.
Kaynaklar: Dailymail, Shared
Editor : Åžerif SENCER