ÖZETİ| Haber7-Özel
14 Mayıs seçimlerine Cumhur İttifakı kapsamında giren Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Haber7 Genel Yayın yönetmeni Osman Ateşli'ye dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Ekonomiden, Milli savunma sanayinde yaşanan gelişmelere ilişkin birçok konuda konuşan Destici, 15 Mayıs sabahında 7'li masanın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda yaşanabilecekleri sıraladı.
Destici, 15 Mayıs'ta Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı olduğu bir Türkiye'de dağları terör örgütlerine dar eden operasyonların tamamının duracağını ve Türkiye açısından çok kötü dönemlerin yaşanacağını söyledi.
İşte Destici ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız;
15 MAYIS'TA TÜM OPERASYONLAR DURUR
15 Mayıs sabahına Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkan seçildiği bir senaryoda uyandığımızı varsayarsak, şu an dağları terör örgütlerine dar eden operasyonların tamamı durur mu?
Evet, çok net durur. Durduğu gibi de çözüm sürecinin daha beteri yaşanır. Bakın, biz çözüm sürecine karşıydık hatta burada da program yaptık. Bizim başından beri ifade ettiğimiz gibi terörle müzakere olmaz, mücadele olur. Devlet o zaman bir adım attı ve sonuçlarını hepimiz gördük. Hendek Çukur hadiselerinde yüzlerce binlerce askerimiz ve polisimiz şehit oldu. Ve bu hainlerden Diyarbakır’ı, Şırnak’ı, Cizre’yi ve Hakkâri’yi ancak bu şekilde temizleyebildik. O dönem bazı kişiler çıkmış Demirtaş’ın suçsuz olduğunu ya da siyasi suçlu olduğunu söylüyor. Peki, o dönemde öz yönetim ilan eden kimdi? Doğubayazıt’a mitinge çıkıp burada terör devleti kuracağız diyen bunu da herkes görecek diyen kimdi? Daha terörist başı Abdullah Öcalan’ın heykelini dikeceğiz diyen kimdi? 37 tane masum insanın sokağa çıkın, karşılık verin diyerek katillerin azmettiricisi olan kimdi? Demirtaş değil miydi? Kılıçdaroğlu hem operasyonları durdurur hem Suriye’nin kuzeyinden askeri çekerek alanı tamamen ABD destekli ve onun kontrolündeki PYD YPG yani PKK’ya bırakır. Kayyumları alır ve bütün belediyelerin yerine PKK’lı, HDP’li belediye başkanlarını atar ve tekrar o işten atılan terör örgütüne mensup oldukları için işten atılanları da işe doldurur.
Bu yatırımlarda savunma sanayindeki yatırımlar da durur. Çok açık ve net olarak bunu görüyoruz. Özellikle bizim milliyetçi, ülkücü vatansever, millet perver arkadaşlarımız bu seçmenlerimiz bunları iyi değerlendirmesi lazım. Anlıyorum onların kırgınlıkları olabilir, kızgınlıkları olabilir, partilerinde problem yaşamış olabilirler. Belki de umduklarını bulamamışlardır. Ama gün şahsi düşüncelerle tercih yapma günü değil. Çünkü bu tarafta onların kızgınlıkları, öfkeleri, kırgınlıkları var ama diğer tarafta da devletin varlığı, ülkenin bütünlüğü, milletin kardeşliği söz konusu. Yani buna göre karar vermeliler. Herkes İyi Partinin ve Meral Akşener’in milliyetçi olmadığını bu süreçte açık ve net gördü. Dolayısıyla ben onların da aklıselim davranarak, öfkelerini ve kızgınlıklarını yenerek Cumhur ittifakına Büyük Birlik Partisine ve Cumhurbaşkanımıza oy vereceklerini düşünüyorum.
Birde tabi Kılıçdaroğlu dışında iki Cumhurbaşkanı adayı daha var. Orada da yine milliyetçi sahihlerle onlara oy vermeyi düşünenlere de bir çağrım var. Seçimi kazanma hatta ikinci tura kalma gibi bir şansı olmayan bir adaya verilecek oy neticede Kılıçdaroğlu’na verilmiş sayılacaktır. Bunun içinde ikinci tura seçimi götürmeyi hedeflemektedirler. Orada da amaçladıkları bu seçim üzerinden bir kargaşa çıkarmaktır. Ben milliyetçi seçmenlerimizin belli hataları görseler de ben yine oylarını Cumhurbaşkanımıza vermelerini, çünkü bu hatalar düzeltilebilir, kırgınlıklar giderilebilir, kızgınlıklar dindirilebilir ama devlet zarar görürse bunu tamir etmek çok zor olduğunu söylemek istiyorum. Ülke bölünürse, ülkenin bir bölümünde özerklik kurulursa geri dönüşü çok zor olur. Çünkü mesele o zaman artık uluslararası, birleşmiş milletlerin, Avrupa birliğinin gündeminde olan bir konu haline gelir. Türkiye’nin ve Türk milletinin inisiyatifinin dışına çıkar. Bu duru bizi çok zorlar, bizi çok hırpalar. Yani bizi çok yorar. Kırk yıllık terörle mücadeleden daha fazla bizi yorar. Kürt, Türkmen, alevi, Sünni, diyerek kardeşliğimizi dinamitlemeye çalışıyorlar. Buna asla fırsat vermemeliyiz. Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tarihinde ya da öncesinde mezhepsel kimliğini açıklayarak oy isteyen bir Cumhurbaşkanı adayı görülmüş müdür? Görülmemiştir. Mezhepçiliğin bakın, bizim coğrafyamızı getirdiği durum ortadadır. Suriye bu gün niye bu beslenmeye çalışıyorlar. Bu neyin sonucudur? Bu mezhepçiliğin sonucudur. Şimdi Kılıçdaroğlu bunları bilmiyor mu? Bunları bile bile Kılıçdaroğlu gerçekleştiriyor ise bu bir yerlerin talebiyle ya da kendi ideolojisi düşüncesiyle böyle olduğu için bunu yapıyor diye inanıyorum. Yoksa durup dururken bir insan neden mezhepsel kimliğini öne çıkarma gereği hisseder ki? Bu kabul edilebilir bir şey değildir.