AK ÖZETİ| Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Başkanı Nihat Zeybekci, Türkiye Buluşmaları programı kapsamında Zonguldak'ta il bilgilendirme sunumu toplantısına katıldı.
Toplantının ardından sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile iş insanları toplantısında konuşan Zeybekci, Türkiye'nin tüm dünya ile birlikte farklı bir ekonomi ortamından geçtiğine dikkat çekti.
"Işık göründü diyelim" şeklinde konuşan Zeybekci, "Malumunuz şu anda Türkiye olarak tüm dünyayla birlikte farklı bir ekonomi ortamından geçiyoruz. Artık yavaş yavaş da farklı bir ortama doğru yani ışık göründü diyelim bütün dünya için söylüyorum bunu. Dünyadaki gerek para piyasalarıyla, gerek ekonomiyle, gerek tüketim eğilimleriyle baktığımız zaman evet farklılaşmanın yavaş yavaş başladığı; dünyadaki merkez bankalarının para piyasalarının farklı önlemlere doğru döndüğü yani parasal sıkılaştırma faizlerinin yükselmesinden faizlerin yavaş yavaş uzun süreden beri durağanlığından ve şimdi de eksiye doğru dönmesinden bahsediliyor ve yapılmaya başlandı" şeklinde konuştu.
"Tüketimdeki daralmanın yavaş yavaş tüketimdeki genişlemeye doğru geçeceğini görüyoruz"
Türkiye'nin 2013 Mayıs ayından itibaren Gezi Olayları, 17-25 Aralık, 15 Temmuz sürecinden geçtiğini hatırlatan Zeybekci, "Biz Türkiye olarak çok farklı şeyler yaşadık. Hepinizin bildiği malum olan afetler yaşadık. Ve büyük bir dalgalanma yaşadık. 2013'ün Mayısından itibaren başlayan ve hepinizin o bildiği Gezi olayları, 17-25 Aralık Aralık olayları, ardından 15 Temmuz gibi bir ihanetin içinden geçti bu ülke. Ve sonrasında gelen pandemi artı en sonunda geçen sene insanlık tarihinin sayılı ve Türkiye'nin de herhalde Anadolu tarihinin en büyük depremini yaşadık" dedi.
"Türkiye'deki iklim öyle bir şeye müsaade etmez"
2023 yılındaki Mayıs ayı seçimlerinden sonra dünya genelinde kabul görmüş ekonomi politikalarıyla yola devam etme kararı alındığını hatırlatan Zeybekci, önceki programdan dönülmesi kararını da şöyle açıkladı:
"Bunların üzerine 2023 Mayıs seçimlerinden sonra Türkiye dünya standartlarında, dünyanın genel kabul görmüş olan ekonomi politikalarıyla yoluna devam etme kararı aldı. O döneme girdik. Öncesi yanlış mıydı? Hayır. Ama o Çin'in, Japonya'nın ve Kore'nin çok başarılı bir şekilde uyguladığı uzun dönemli bir politikaydı. Yani yaklaşık olarak 30-40 yılık, elli yıllık bir süreçte uygulanması gereken bir programdı. Türkiye'deki siyasi ortam, Türkiye'deki iklim öyle bir şeye müsaade etmez. Böyle bir şeye de uygun değil. Dolayısıyla en son geldiğimiz noktada da böyle bir döneme geldik. Bu dönemde AK Parti olarak alınan ekonomi yönetimimizin almış olduğu tüm tedbirlerin tamamını sonuna kadar destekliyoruz. Hem enflasyon hem de durgunluğun hem fiyat artışlarının en tepede olduğu ama diğer taraftan da üretme ve yatırımla ilgili yani üretim tüketimle ilgili bölümleri söylemiyorum. Üretme ve yatırımla ilgili bölümlerin dünyanın durgun olduğu üretim ve yasanın hemen hemen artı yönüne doğru sıfır sonuçlar elde ettiği bir dönem yaşadık. Bunu birlikte yaşadık. Ve enflasyonla mücadelede atılması gereken, yapılması gereken ilk müdahaleyi Türkiye olarak, doğru zamanda doğru şekilde yaptık."
"Atılması gereken ilk adım parasal sıkılaşmaydı"
Enflasyonla mücadele yönteminin üretimi arttırmak olduğunu ifade eden Zeybekci, "Parasal sıkılaşma. Ben bunu hiçbir zaman için ekonomik programı olarak görmüyorum. Öyle de dillendirmiyorum. Buna bir parasal tedbir. Parasal sıkılaşma olarak görüyorum. Çünkü enflasyonla mücadelelerde yapılması gereken bu parasal sıkılaşma şu demektir. Talebe. Yani insanlara elindeki parayla ürün veya tüketim talebinde bulunma o parayı gel finans piyasalarında değerlendir. Onu da cazip hale getirdik. Yani paranın talebe gitmesini engellemek. Ama şu bir gerçektir ki hiçbir talep yok edilemez. Talep sadece ertelenir. Atılması gereken ilk adım parasal sıkılaşmaydı. Bu adımı, bu tedbiri sonuna kadar destekliyoruz. Ama bu parasal tedbirlerin ekonomi programına dönüşmesi için enflasyonla gerçek mücadele ve tek mücadele yöntemi, üretimi arttırmaktır. Arzı artırmaktır. Raftaki bir tezgah malı arttırmadığınız sürece enflasyonla gerçek anlamda mücadeleyi yapamazsınız ve başaramazsınız. Bu da Türkiye için bu süreçte hemen derhal de behemehal bir üretim seferberliği bir yapısal reformlar seferberliği şeklinde bir süreç başlayacak. Bunu da göreceksiniz" şeklinde konuştu.
"Derhal seferberlik başlatacağız"
Ekim ayı itibariyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında seferberlik başlatılacağının altını çizen Zeybekci, "En kısa sürede Türkiye'de hemen sonuç alacağımız noktalardaki bugün enflasyon sepetinin en ağırlıklı merkezi gıda enflasyonudur. Yüzde yirmi altılar seviyesinde. Sepetin yüzde 26'sı altısı gıdadan oluşuyor. Derhal Türkiye'nin Türkiye olarak burada çok hızlı sonuç alacağımız yatırımlarla ilgili de bir seferberlik başlatacağız. Şu andaki parasal tedbirlerin arkasında biz üretimle ilgili bölümleri de eklediğimiz zaman yatırımlarla ilgili o seferberliği başlattığımız zaman enflasyonla ilgili çok kalıcı sonuçları hızlı bir şekilde almaya başladığımızı da göreceğiz zaten. Önümüzdeki sene bugünlerde Türkiye'de hem üretim seferberliğinin başladığı hem de enflasyonla ilgili yüzde 20'li rakamların konuşulmaya başladığı günleri göreceğiz. Bugünlerde yani önümüzdeki sene bugünlerde. Bu programdan asla taviz vermeyeceğiz. Bu programdan asla dönüş olmayacak. Genel itibariyle de yatırımlarla ilgili dediğim gibi çok önemli projelerimiz ve önemli faaliyetler sürüyor" diye ifade etti.
"2026 itibariyle karbon nötr, karbon sıfır önlemleri gelecek"
AK Parti Ekonomi İşleri Başkanlığı olarak sürdürülebilirlik programına hazırlık yaptıklarına dikkat çeken Zeybekci, "Yeni bir hazırlığımız var. Sürdürülebilirlik. Yani 2026'dan itibaren tüm dünyada, özellikle Avrupa'da başlamak üzere sınırlar çok daha farklılaşacak. Ticaret farklılaşacak. Karbon nötr, karbon sıfır diye çok farklı önlemler gelecek. Biz bunlara tarife dışı engeller diyoruz. Yani ürünün şu ürünün üzerinde ne kadar karbon bedeli varsa siz ülke olarak bununla ilgili artısını yerine koyup da onun nötrleştirmediyseniz bunu satarken üzerinde karbon vergisi olacak. Onun için biz de şimdi mesela sürdürülebilirlikle ilgili bir çalışma yapıyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemin de çok önemli gündem maddelerinden biri olacak. Peki bunu niye anlatıyorum değerli arkadaşlar? Sürdürülebilirliğin tanımı şu. Sürdürülebilirlik eşittir. Bugünün taleplerini ve ihtiyaçlarını gelecek nesillerin imkan ve kaynaklarını kullanmadan; bugünün imkan ve kaynaklarıyla karşılamak sürdürülebilirliktir" diye konuştu.
Toplantı, kapalı oturum olarak devam etti.
Editor : Şerif SENCER