Bugün ÖZETİ| pek çok insan “kusursuz ilişki”nin peşinde. Sevgi, saygı ve karşılıklı anlayış diye çıkılan yolda mutluluğu ararken kısa zamanda hem kişiler hem de ilişkiler yıpranıyor. Peki, gerçekten “mükemmel” ilişki mümkün mü? “Yalnızlık korkusu”, tek taraflı özveri, çocuklukta yaşanan sarsıntılar ve çağdaş dünyanın dayattığı stres ilişkileri nasıl etkiliyor? Çoğu kişinin ilişkisinde görmediği veya görmezden geldiği sorunları, çözüm yollarını, ilişkiler için yapılabilecekleri Uzman Klinik Psikolog Jülide Başoğlu anlattı.
Mükemmel ilişki mümkün mü?
Günümüzde birlikteliklerin kısa sürmesinin en büyük nedenlerinden biri çaba harcamak yerine “ilk görüşte âşık olmalıyım”, “daha mükemmelini yaşayabilirim” gibi düşüncelerden kaynaklanıyor ama “mükemmel ilişki” diye bir kavram ne yazık ki hiçbir zaman olmadı.
Pek çok insan mutluluğu bir varış noktası olarak görmeye başladı ve içinde bulunduğu ilişkiye emek vermek ve tadını çıkarmak yerine, nasıl bulacaklarına ilişkin hiçbir fikri olmadan olağanüstü bir mutluluğun peşinden koşarak yaşıyor. Mutlu ve sağlıklı ilişkiler aranarak bulunmaz; zamanla, iki tarafın emek vermesiyle kurulur. Mutluluk, hayata bakış açımızla ilgilidir.
GÜVEN, SAYGI, TATMİN
İlişkilerdeki mutsuzluğun temelinde maalesef güvensizlik, iletişimsizlik ve pasif agresif tavırlar yatıyor. Çiftler konuşmak yerine, imada bulunup karşı tarafın anlamasını sağlamaya yönelik hareketlerle anlaşılmayı bekliyor ama bu durum çoğunlukla ters etki yaratıyor.
İlişkinin güven, saygı ve tatmin içerisinde devam edebilmesi için bir diğer önemli konu ise partnerlerinin kendi cinsel sınırlarını belirlemesi ve karşılıklı olarak bunların farkında olması.
İLİŞKİLERİN ÇOĞU ‘TOKSİK’
Toksik yani zehirli bir ilişkideyseniz, genellikle özveride bulunan taraf siz olursunuz. Partnerinizle sağlıklı iletişim kuramazsınız; öfke krizleri, yoğun duygusal patlamalara sürekli maruz kalırsınız. Bir şeylerin yanlış olduğunu hissedersiniz ama tam olarak neyin yanlış olduğunu bilmediğiniz için çözüm de üretemezsiniz. Kendinizi genellikle suçlu konumda bulursunuz. Karşınızdaki kişinin yanlış yaptığını düşündüğünüz şey birden sizin hatanıza dönüşür ve zamanla özgüveniniz de olumsuz etkilenir.
Partneriniz size karşı saygısız, aşağılayıcı, eleştirel ve istismarcı davranıyor, sözlü veya fiziksel şiddet uyguluyorsa yaşadığınız ilişki “toksik” yani zehirli bir ilişkidir. Toplumun büyük çoğunluğu yalnız kalmamak adına veya bulunduğu durumun farkında olmadığından bu tür ilişkilere devam ediyor. Bugün her üç kadından birinin toksik bir ilişkide olduğunu öne süren araştırmalar da mevcut.
FARKINA VAR VE YÜZLEŞ
Sonsuza kadar yalnız kalmaktan korkma, sizi sevecek başka birini bulamama endişesi, çevreniz tarafından yargılanma ve başarısız olarak algılanma kaygısı, nereye gideceğini ve ne yapacağını bilememe korkusu, tek başınıza hayatta kalamayacağınız düşüncesi, alıştığınız güvenliği ve rahatlığı kaybetme gibi korkular nedeniyle toksik ilişkide kalmaya devam edebilirsiniz. Farkındalık ve yüzleşme toksik ilişkiden kurtulmanın en önemli adımıdır. Benlik saygınızı güçlendirin ve kendinizi sevmeyi öğrenin.
KENDİNİ YOK SAYAN BAĞIMLI İLİŞKİ
İlişkide bağlılık, kişinin kendi yaşamını sürdürürken sevgililerin ilişkisini sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesidir. Çiftler kendilerini iyi ve huzurlu hissederler, birbirlerinin zevklerine, sevdiği, hoşlandığı şeylere saygı duyar ve birbirlerinin özgürlüklerini kısıtlamazlar.
Bağımlı ilişkideyse kişi kendi istek ve gereksinimlerini yok sayarak karşı tarafın isteklerini, düşüncelerini ve mutluluğunu her şeyin önünde tutar ve karşısındaki kişiyi yaşamının odak noktası yapar. Tek başına karar vermekte zorlanır, tek kaldığında kendisini çaresiz ve mutsuz hisseder.
“BENİ ÇOK ÜZÜYORSUN”
Söz geçirmek, uslu durmalarını sağlamak veya dediklerini yaptırmak için aileler çocuklarını suçluluk duygusuyla ve korkutularak büyütüyorlar. “Bunu yapmazsan hasta olurum”, “Yaramazlıklarınla çok üzüyorsun” gibi çocukta travma yaratacak konuşmalarla suçluluk duygusunun temellerini atmış oluyorlar. Bu ağır suçluluk duygusunun altında ezilen çocuk büyüdükçe yaptığı her hatadan dolayı kendini suçlar, yaptığı her şeyin hata olduğunu düşünmeye başlar. Yetişkin olduğunda da ilişkilerinde sürekli onaylanma ve takdir edilme gereksinimi hisseder, gerçek sevginin nasıl olması gerektiğini bilmediği için de istismar içeren ilişkilere girme olasılıkları fazladır.
MANİPÜLASYON VE İSTİSMAR
Borderline kişilik bozukluğuna sahip bireyler bağlanma duygusuyla ilgili ciddi sorunlar yaşar. Bu kişiler gerçek veya hayali bir terk edilmeden kaçınmak için aşırı çaba harcayabilirler. Narsisistik kişilik bozukluğuna sahip bireylerde ise aşırı derecede beğenilme gereksinimi vardır ve duygudaşlık (empati) kurmakta zorluk çekerler. Bu nedenle partneriyle sağlıklı iletişim kurması ve ilişkiyi sürdürmesi oldukça zordur. Çünkü ilişki kişinin kendi istekleri doğrultusunda ilerler. Bu kişilerin partnerlerini manipüle ve istismar edip kendi memnuniyetleri için kullanma eğiliminde olmaları ilişkiyi olumsuz etkiler.
www.idrak34.comEditor : Şerif SENCER