İşte ÖZETİ| Yücel Koç'un bugünkü köşe yazısı:
CHP Genel Başkanı, fondaş medyasına gururla konuşmuş;
“Bizim elimizdeki seçmen bilgileri Yüksek Seçim Kurulunun elinde de yok. Her bir seçmeni, ilk kez sandığa gidip oy kullanacak seçmenleri de biliyoruz, evlerini, adreslerini de biliyoruz, doğum yerlerine de bakıyoruz. Suriye doğumlu, Afganistan doğumlu, hepsine bakıyoruz. Dolayısıyla kimlere vatandaşlık verildiğini de oradan çıkarabiliyoruz. Şu anda öyle bir tehlike görünmüyor, veriler var, kaç yabancının oy kullanacağını biliyoruz, 400-500 bin kişi gibi yüksek bir rakam yok.”
***
Şecaat arz ederken sirkatin söylemek dedikleri tam da budur işte.
Hem yıllardır üzerinde tepindikleri “Hükûmet, Suriyelileri vatandaşlığa alıp oylarını artırmaya çalışıyor” yalanını kendi ağzıyla patlatmış…
Hem de YSK’da bile bulunmayan seçmen bilgilerinin kendilerinde olduğunu söylemiş!
Şimdi iktidar haklı olarak şunu soruyor; YSK’da bile olmayan bilgileri size kim verdi?
İktidarın da bu soruyu sorarken, cevabı bilmediğini düşünmüyorum açıkçası!
CIA’nın alt istihbarat örgütü FETÖ’nün bütün bilgileri kopyaladığı, hatta yurt dışına kaçırdıkları, bunları hangi FETÖ’cü hainlerin yaptıkları geçmişte çarşaf çarşaf yazıldı zaten.
Bu bilgileri koltuğa oturttukları, 12 senedir tepe tepe kullandıkları bir genel başkandan esirgeyecek değillerdir herhâlde.
Güncellemesini de içerideki kriptolardan yahut yeminli Erdoğan düşmanlarından temin etmeleri zor olmasa gerek!
Hele hele bürokrasiye “Bu hükûmetin talimatlarını yerine getirirseniz hesabını verirsiniz” tehditleri savurduklarını da düşünürsek!..
Baksanıza, yıllardır hiç problem çıkmayan KPSS’de her ne olduysa bu sene soru skandalı patlayıverdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tezgâhı görüp müdahale etmese, asıl failler buradan büyük bir siyasi rant elde edecekti ki, FETÖ iş birlikçisi partiler video filmlerini bile hemencecik hazırlayıvermişti!
Cumhurbaşkanı “Oyunu bozduk” dedi.
Dolayısıyla bunun bir “oyun” olduğunu ifade etti.
***
Dananın kuyruğunun kopacağı 2023’e giderken, bu ne ilk ne de son olacak…
Özellikle son 10 yıldır dişe diş bir mücadele var ortada ve herkesin yeri, safı belli.
Böyle bir mücadelede, CHP’ye her türlü servisin yapılması da sürpriz değil.
Hatırlayın, MİT tırı ihaneti görüntülerinin yayınlanmasındaki rolünü…
Dışişleri ses kaydı, montaj tapeler üzerindeki tepinmelerini…
Yeri gelmişken, Mahmut Övür’ün 6 Temmuz 2017 tarihli “Kim bu maskeliler?” makalesinden bir hatırlatma yapayım;
“Baykal kasetini, dönemin Başbakan Erdoğan'ın izlediğine dair bir iddiayı seslendirirken şöyle diyordu (Kılıçdaroğlu);
"Ben gözlerimle gördüm. Bir değil birden fazla kaseti izlediğini gördüm. (...) Bana böyle bir kaset olduğunu söylediler, getirdiler önüme koydular ben de izledim.
Başka şeyler de var orada."
CHP Genel Başkanı ortaya önemli bir iddia atıyor ama arkası gelmiyor. Ne iddiasını kanıtlıyor, ne de kendisine yöneltilen sorulara doğru cevap veriyor.
Önce şöyle diyor: "Görüntüleri getiren kişiler maskeliydi yüzlerini, kim olduklarını göremedim." Sonra, kamuoyundan tepki yükselince şunu söylüyor: "Hatırlamıyorum..." Tam bir skandal. CHP gibi kurucu ve ana muhalefet partisinin genel başkanına, yüzleri maskeli birileri kaset getiriyor ve ne o, ne de o partinin yönetim kadrosu "Kim bunlar?" diye sormuyor.”
***
CHP içinden birileri “maskeli kişiler” için “Yok öyle bir şey” deyip topu taca atmaya çalışsa da yıllardır bizzat muhatabından bu ifadeye yalanlama duymadık.
Bunlar gibi pek çok açık verdi CHP Genel Başkanı.
Durduğu yeri de, iş birliklerini de, bu iş birliğinin neticesinde yapacaklarını da hiç saklamadı.
Şimdi de açık açık, hiç ardını düşünmeden demiş ki; Bizim elimizdeki seçmen bilgileri YSK’da bile yok.
Olmasa şaşardık Kemal Bey…
Bunca şeyi gördükten sonra, şimdi YSK’da bile olmayan seçmen bilgilerinin CHP’de bulunması sürpriz olabilir mi?
Fakat asıl mesele ve merak ettiğimiz; bunu neden söyleme ihtiyacı duydukları!
Öyle ya!
Bu cümle canlı yayında söylenmediğine, kendilerine yakın fondaş bir yayın organında ifade edildiğine, “Ağzımızdan kaçtı. O cümleyi kullanmayın” denilmediğine göre…
Demek ki böyle yayınlanması istenmiş.
Peki ama neden?
Akla ilk gelen, güçlerini açık açık ilan etmek istedikleri.
Bir nevi meydan okuma yani!
Tıpkı KPSS'de ortaya çıkan soru skandalı gibi.
“Hâlâ içerideyiz, hâlâ güçlüyüz, hâlâ istediğimiz gibi sizinle oynarız” mesajı veriyor olsalar gerek!
Tamam, mesajı aldık...
Kendinizi bu kadar yormayın Kemal Bey!
Biz gücünüzü de biliyoruz, o gücü nereden aldığınızı da…
Hatta en son 2019 seçimlerinde daha bariz şahit olduk buna.
Siz gece yarısı beş hâkimi adliyeye getirtip, sandıkların yeniden sayılmaması için istediğiniz kararı aldırtıp, ertesi gün mahkeme başkanına emeklilik dilekçesi verdirtirken…
Diktatörlükle suçladığınız iktidarın ise YSK’ya sandıkların sadece yüzde 10’unu saydırabildiğini gördüğümüzde bir kere daha tecrübe ettik gücünüzü.
Anlıyoruz; 2023’e daha hazırlıklı geldiğinizi söylemeye çalışıyorsunuz...
Lakin gün gelir, Hak’tan ve halktan daha büyük güç olmadığını anlarsınız; bu da böyle biline!