Binlerce ÖZETİ| yıldır üretilen bir içecek düşünün, farklı kültürlerde, farklı dinlerde farklı anlamları olan. Tarih boyunca bazen vazgeçilmez olan, bazen de yasaklanan bir içecek. Evet şaraptan bahsediyoruz. Dünyanın her yerinde yapılan birçok farklı türü olan, yediğiniz yemeğe, hissettiğiniz duyguya göre farklı türleri olan şaraptan bahsedeceğiz bugün.
Perslerden başlayan trajik ama bir o kadarda ilginç öyküden, antik Mısır’a oradan da antik Yunan’a ve Avrupa’ya uzanan yolculuğundan bahsedeceğiz. Ve tabii yıllanmış şarabın özelliklerinden ve neden bu kadar pahalı olduğundan. Dilerseniz önce şarabın ne olduğuyla, en temelden başlayalım.
Şarap aslında nedir?Şarap, fermente edilmiş üzüm suyu ile yapılan alkollü bir içecektir. Teknik olarak, herhangi bir meyve şarap için kullanılabilir (yani elma, kızılcık, erik vb.), ancak etikette sadece "şarap" yazıyorsa, o zaman üzümden yapılmış demektir.
Üzümün diğer meyvelerin önüne geçmesinin ilk sebebi, diğer meyvelere orana en çok üzümde bulunan ve şarabın uzun süre korunmasına yardımcı olan tartarik asit; ikinci sebebi üzümlerdeki şeker oranının daha yüksek olması dolayısıyla daha yüksek alkollü bir içki elde edilebilmesi, üçüncü sebebi de kırmızı şaraplarda omurgayı oluşturan tanene sahip olması.
Millatan önceye kadar dayanan şarabın tarihi:Tarihin gerçekliğinden hiç kimse emin olamaz ancak eski bir inanışa göre bir Pers masalında bir kadın şarabın kaşifi olarak tanımlanır. Efsaneye göre bu kadın Pers Kralı’nın gözünden düşmüş, kötü bir kadındı. Kadının yaşadığı ve hissettiği utanç duygusu onu intihara sürükledi. İntihar yöntemiyse ilginçti, mutfağında bulunan bozulmuş üzümleri yiyerek hayatına son vermek istedi.
Ancak intiharı planlandığı gibi gitmedi ve kavanozda bulunan bozuk üzümler kadının sadece sersemlemesine hatta sarhoş olup kendinden geçmesine yol açtı. Kendine geldiğinde ise daha mutlu ve neşeliydi. Kadın bozuk üzümleri artık sürekli yiyor ve sarhoş oluyordu. Bu eğlenceli ruh hali Pers Kralı’nın da hoşuna gitti ve böylece şarap keşfedilmiş oldu.
Elbette şarabın tesadüfi keşfi farklı bölgelerde farklı hikayelerle yaşanmış olabilir. Kesin olan bir şey var ki o da şarabın tamamen tesadüf eseri keşfedildiğidir. Arkeolojik kanıtlar ise en eski şarap üretiminin, İran’daki Zagros Dağları’nda M.Ö. 5400-5000 yıllarında olduğunu göstermiştir.
Antik Mısır dönemi:Mısırlılar beyaz, pembe, yeşil, kırmızı ve lacivert üzümlerin yanı sıra incir, hurma ve nar kullanmışlardır. Mısırlılar güneş ışığından korunan kafesler kullanmakla beraber ve hasattan önceki son 100 günün en önemli süreç olduğunu da biliyorlardı. Şarap üretme sürecinde şu adımları izlediler:
Üzümler toplandıktan sonra büyük bir pres teknesine alınırÜzümlerin çekirdeklerini ve saplarını ezmek için üzerlerine basarak sıkılırArdından, uzun keten bir samanlıkta şarap ikinci kez sıkılır.Masif ahşap bir çerçeve boyunca gerilir,Çalışan 4 kişi ketenleri gerer, 5. kişi de değerli şarabın hiçbirinin dökülmemesini sağlarAntik Yunan dönemi:Fenikeli tüccarların Yunanlıları şarabın zevkiyle tanıştırdığına inanılır. Fenikeliler Yunanlılara bu iyiliği yaptıktan sonra, Batı Avrupa'nın çoğunda şarap endüstrileri kurulmuştur. Antik Yunan şarabı Avrupa'da popülerdi ancak Hios, Thassos ve Levos bölgelerinin hepsinin kaliteli şarap ürettiği, Samos'un şaraplarının ise kalitesiz olduğu bilinmekteydi. Yunanlılar, ekosistemin ortaya çıkan şarabın özelliklerinde önemli bir rol oynadığını keşfetti.
Roma dönemi:Romalılar, birçok üzüm çeşidinin sınıflandırılmasında büyük adımlar attılar. Ayrıca ahşap şarap fıçısını da icat ettiler. Temelleri Romalıların attığını hatırlamak önemlidir. Şarap için cam şişeleri ilk kullananların Romalılar olduğu da düşünülmektedir. Bulunan en eski şarap şişesi MS 325 yılına tarihlenmiştir. Mantarla koruma tekniği o zamanlar icat edilmişti, ancak Romalılar şaraplarını üzerine bir zeytinyağı tabakası yüzdürerek korumayı tercih ettiler. Üzümü etkileyen birçok hastalığı sınıflandırdılar.
Şarabın dünyaya yayılması:Şarap ilk olarak İspanyollar tarafından Güney Amerika’ya tamamen dini nedenlerle getirilmiş. Daha sonra oradan Kuzey Amerika’ya geçmiştir. Asya’ya ulaşması ise Büyük İskender tarafından yapılan fetihler sonucu getirilmiştir. Elbette okyanus ülkelerine ulaşması İngiliz kolonileşmesi döneminde olmuştur.
Editor : Şerif SENCER