Bilim ÖZETÄ°| kurgu eserleri çok uzun süre hakir görülmüş, üçüncü beÅŸinci plana itilmiÅŸ, hakkı yenmiÅŸ eserlerdir. Türün kendisi de uzun süre -fantastik edebiyat ile birlikte- edebiyat çevrelerinden dışlanmıştır. Zira özellikle 19. yüzyılda edebiyatın her alanında önemli eserler çıkmış olmasına raÄŸmen genel ortalama Flash TV dizileri seviyesindeydi: ÇoÄŸunlukla dini ya da sosyal mesajlar vermeyi amaçlayan, hikaye örgüsü zayıf eserler ya da insanın ruhunu darlayan felaketler silsilesi. Sonuçta erkek çocuklarının kollarının mastürbasyon yapmasınlar diye kolları baÄŸlanarak uykuya gönderildiÄŸi bir manyaklık döneminden bahsediyoruz.Â
O dönemde geleceÄŸi düşlemek çoÄŸu kiÅŸi için uzak bir fikir olsa da, özellikle Sanayi Devrimi'nin getirdiÄŸi atılım dalgası, edebiyatta da yansıma bulmuÅŸ ve bilim kurgu yazarları da kendilerini destekleyecek kitleler bulmaya baÅŸlamıştı. Bu isimlerden biri olan John Jacob Astor IV, bildiÄŸimiz anlamıyla uzay gemisi kavramını icat edecekti.Â
Kimdir bu John Jacob Astor IV?
Kısaca J.J. Astor olarak bilinen yazar, 1864 yılında doÄŸmuÅŸtu. Bu yazıda yazıyı okunabilir tutmak ve konudan sapmamak adına Astor'un hayatını kısa tutacağız. Zira kendisi Amerika'nın ilk monopolünün kurucusu, emlakçı, yatırımcı, Ä°spanyol Amerikan Savaşı sırasında Yarbay rütbesiyle orduda bulunmuÅŸ bir asker; bisiklet freninden yosunların içinden deÄŸerli taÅŸları ayıran bir makineye, yolları düzleÅŸtirmeye yarayan bir makineden türbin motorlarına pek çok icada da imza atmış bir mucitti. Aynı zamanda da bir bilim kurgu yazarıydı. Titanik'te ölen en zengin insan olarak da kayıtlara geçti.Â
Biz ise bu görkemli hayatından ziyade bilim kurgu yazarlığına odaklanacağız. 1894 yılında 2000 yılını düşleyen yazar, Satürn ve Jüpiter'de yaÅŸamı kaleme aldığı A Journey in Other Worlds adlı eserinde, insanları taşıyan bir uzay aracını tasvir etti. Bu aracı tanımlamak için ise "Spaceship", yani "Uzay Gemisi" ifadesini kullandı.Â
Nasıl yani, uçan bir şeye bakıp "gemi" mi dedi?
Burada iki önemli nokta var: Birincisi, bilim kurguda daha önce uzaya giden araçlar hayal edilmiÅŸti. Ä°kincisi, Wright KardeÅŸler'in havada süzülen iki plaka arasına taktıkları bir metal kafes üzerine motor takıp adını uçak koymasına daha 9 yıl vardı. Uçak da kitap yazıldığı sırada daha yeni icat edilen bir sözcüktü.Â
Uzay gemisi konsepti ilk olarak 1865 yılında Jules Verne'in Ay'a Seyahat adlı öyküsünde karşımıza çıkmıştı. PeÅŸ peÅŸe yeterince kontrollü patlama ile Ay'a kadar gidebileceÄŸini savunan bu hikayede, aracı tanımlamak için Projectile sözcüğü kullanılmıştı. Fırlatılan ÅŸeylerin genel adı olan Projectile, bugün kullandığımız terminolojide daha çok rokete yakın.Â
1879 yılında ise Spaceship Earth kavramı ortaya çıktı. Uzaygemisi Dünya olarak çevirebileceÄŸimiz bu kavramın uzay gemisiyle alakası yoktu, içindeki kaynaklar kısıtlı ÅŸekilde uzayda yolculuÄŸuna devam eden Dünya, iyi bakılması gereken ve korunması gereken gemimizdi. 1880 yılında ise ismin tuttuÄŸunu görüyoruz. Zira Pall Mail Gazette'de yazan bir yazar, Verne'in Projectile aracını tanımlarken Spaceship sözcüğünü kullanarak gazeteyi tarihe geçirmeyi de baÅŸarıyordu.Â
J. J. Astor ise uzay gemisini bir sözcük haline getirip eserinin merkezine koyan ilk isim oldu. Uzay gemisi kavramıyla birlikte başka pek çok fikri de tanımladı. İçindekileri içinde, dışındakileri dışında tutan bu içi boş dev yapı, yazarın gözünde bir gemiyi andırıyordu. Bu yüzden de kavramları bulmak için denizcilikten bolca faydalandı. İnsanların zihnine uzayda yolculuk eden araçların ismini uzay gemisi olarak yerleştirdi.
Denizcilikle uzayın ilişkisi uzay gemisi ile kısıtlı değil.
Bugün dünyanın dört bir yanında yapılan uzay çalışmalarında kullanılan terminoloji Amerikan terminolojisinden türetilmiÅŸtir. Uzay gemileriyle uzaya giden kiÅŸilere Türkçe olarak astronot diyoruz. Astronot sözcüğünün Ä°ngilizcesi olan Astronaut, sözcük olarak yıldız denizcisi anlamına gelmektedir.Â
Bugün uzay gemileri için kullanılan pek çok kavram, örneğin port (liman), kabin, güverte, küpeşte gibi kavramlar doğrudan denizcilikten geliyor. Aslında uzay gemilerini ve kullanılan diğer alanları düşündüğümüzde bu şekilde bir tercihte bulunulması oldukça normal. Zira işlevsel açıdan bakılınca benzerlik çok fazlaydı.
Editor : Åžerif SENCER