Diyarbakır'da dün geceden bu yana başlayan kuvvetli sağanak yağış yaşamı olumsuz yönde etkilerken, Diyarbakır merkeze çok yakın mesafede geçen Dicle Nehri kıyısına depremzedeler için kurulan çadır kent, 15 Mart'ta yaşanan selin ardından apar topar tahliye edilmişti. Sular altında kalan 4200 çadırın kurulu olduğu bölgede depremzedeler adeta karga, tulumba akşam saatlerinde geçici olarak Yeşilay binasına yerleştirilmişti.
Ömrü 23 gün sürdü
Burada yaşayan aralarında hamile kadın ve bebeklerin de bulunduğu 450 ailenin yağışların kesilmesinden sonra yeniden aynı bölgeye yerleştirilecekleri valilik tarafından duyurulmuştu. Ancak öyle olmadı. Mehmetçik tarafından bin bir zahmetle kurulan çadırkentin ömrü 23 gün sürdü.
Her yıl Mart, Nisan ve Mayıs aylarında şiddetli bahar yağmurları ile birlikte kar sularının erimesiyle Dicle Nehri ile birleşen derelerdeki su taşkınları ve nehirdeki suyun debisinin yükselme riski nedeniyle olası bir facia ihtimaline karşı çadır kentin tasfiye edildiği öğrenildi.
125 milyon lira harcama yapılmıştı
Ailelerin sadece 23 gün kaldığı çadırkente AFAD, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, DİSKİ ve DEDAŞ elektrik ve su başta olmak üzere alt yapı hizmeti götürmüş ve toplam 125 milyon lira harcama yapılmıştı.
STK'lar "Çadırlar su altında kalabilir" diyerek uyarmıştı
Ailelerin bir kısmı kamuya ait misafirhanelere yerleştirilirken, bir kısmı da yakınlarının yanına yerleşti. Diyarbakır'da çadırda kimse kalmadı. Bu kararla birlikte STK'ların tüm uyarılarına rağmen nehir kenarına çadır kent kurma inadıyla 125 milyon liralık kamu kaynakları da heba oldu.
TMMOB Diyarbakır İl koordinasyon Kurulu, bölgenin kent yaşamından izole olduğunu, bahar ayı ile birlikte aşırı yağış, barajlarda ve nehirde su seviyesinin yükselmesiyle çadırların su altında kalabileceği uyarısında bulunmuştu.
TMMOB, Dicle Nehri kıyısının riskli olduğunu, insanların yaşamlarını, sağlık durumlarını tehdit eden bölgelerden uzak, güvenli bölgelere yerleştirilmesi gerektiğini vurgulayarak şu uyarıyı yapmıştı:
– Söz konusu alan taşkına ve sel olaylarına müsait bir alandır. Çadır kurulan bölge sıcaklıkların artmasıyla birlikte ciddi haşere yoğunluğu ile koku problemine sebep olabileceği gibi aynı zamanda salgın hastalıkların yaygınlaşmasına da sebep olacaktır. Geçmiş yıllarda Dicle Barajının kapağının patlaması sonucu bu bölge sular altında kalmıştır. Benzer bir durumun yaşanması veya mevsimsel yağışlardan ötürü nehrin debisinde oluşabilecek akış düzensizliği gibi sebepler taşkını beraberinde getirecektir.
"Bu alanda salgın hastalıklar görülür"
– Öte yandan bu alanda çadır kentin kurulması ve bu çadır kentin atık yönetimi de ciddi riskler oluşturacaktır. Kaynaklanacak olan atık suların Dicle Nehri'ne verilmesi ekosistemin çökmesine sebep olacaktır. Nehir boyunca kirliliğin oluşacağı, su canlılarının yaşam hakkının gasp edileceği ve salgın hastalıkların görüleceği aşikârdır.
– Kent içerisinde alt yapısı olan birçok alan olmasına rağmen neden kentin ücra bir köşesinde, kentten kopuk, yaşamın olmadığı bir bölgede çadırlar kurulmuştur. Bilimin, tekniğin, sosyolojik yaklaşımdan uzak bir yöntemin uygulanıyor olmasına razı değiliz. Afetzedelerin, jeolojik açıdan uygun olan, yaşamla ilişkisi kopmamış, sağlık kurum ve kuruluşlara yakın ve kalıcı konutlara taşınması sağlanmalıdır.
"Baraj patlarsa 6 saatte su basabilir"
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Abdullah Çiftçi de bu uyarılara karşı yaptığı açıklamada, bölgenin olası yangın riskine karşı seçildiğini belirterek, “Taşkın riski ancak baraj patlarsa vardır. Barajdan Çadır kent alanına suyun gelmesi en erken 6 saatte olacaktır. Bu süre tahliye için yeterlidir. Şehirden izole eleştirisi yersiz bir eleştiridir. Çadır kent şehrin hemen girişinde ve ana yol üzerindedir. Sosyal açıdan seçilen yer uygun bir yerdir. Çadır kentte her türlü güvenlik önlemi düşünülmüş ve uygulanmıştır” demişti.
Kaynak: Sözcü
Editor : Şerif SENCER