KADININ ÖZETİ| KUTSAL DÖNEMLERİBüyüklerinin anlattığı en ürkütücü Al Karısı hikâyelerini, hem heyecanla hem de korkuyla dinleyerek büyümüş Kıymet Erzincan Kına, Umay Ana'dan Al Karısı’na-Atlı Gelip Yaya Kalanlar (Temkeş Yayınları) adlı kitabında, “kadınların, kadınlar tarafından Al Karısı diyerek aşağılandığı,bilmiş kadınların da Al Karısı” denilerek damgalandığı bir dönemin altını çiziyor.Kadının tarih içindeki yerini araştırdığı çalışmasında, “üretimi ve bilgi”yi elinde tutan eril gücün belirleyiciliğini, evrensel bir soruna dönüşmüş geriliği, diyalektik bir bakışla irdeliyor.Çok eski uygarlıklardan günümüze kadının toplum yaşamına egemen dönemlerinin düzenli hayatından, gücü eline geçiren “eril erkin” dünyayı ve yaşamı nasıl kirlettiğine kadar kadim bir tarihi gözler önüne seriyor.Anadolu’da Kibele, Babil’de İştar, Sümerler’de İnanan, Mısır’da İsis, Musevilerde Astarte, Yunan’da Gaia, Afrodit, Demeter; Roma’da Diana, Venüs; Hint kültüründe Uma ya da Parvati, Kolombiya’da İnkalar’da Pachamama, Orta Asya Türk Şaman kültüründe Ak Ana, Ötügen / Etügen Ana, Ayıtıs ve daha niceleri beraber Umay Ana ya da Al Ruhu vb. kadının çok sonraları cadı ilan edilmediği, günahkâr sayılmadığı, “Al Karısı”na büründürülüp şeytanlaştırılmadığı kutsal dönemleriydi kadının.CİN, PERİ, ŞEYTAN VE KADIN!Kadınlarla eşleştirilen “cinler, periler, şeytanların demir ile ürkütülüp kaçırıldığını”1 imleyen yazar eril gücün belirleyiciliğine Orta Asya Türk kültürlerinden Anadolu, Kürt, Arap, Mısır başta pek çok kültürlden örneklerle dikkat çekiyor.Umay Ana’dan Al Karısı'na-Atlı Gelip Yaya Kalanlar, Kıymet Erzincan Kına’nın çocukluğundan bu yana içine sindiremediği acı bir gerçekliğe ilişkin şu sorunun da yanıtı niteliğinde: “Al Karısı neden bir hakaret olarak sadece kadınlar için kullanılırdı?”2Yanıtı elli yıl sonra rastlantıyla bir dergide4 bulacaktır yazar: Kadının geçmiş kutsallığı “Al Ruhu” tanrıçalığından alınıp karanlık çağlarda “Al Karısı”na dönüşmüştür.Yüz elli kaynakça, onlarca internet sitesi, doksan beş kişiyle yüz yüze görüşmeler sonucu kaleme alınan ve beş yıllık bir çalışmanın ürünü olan çalışması, denemenin sürükleyiciliğiyle Türkçenin lirik anlatımı, özgün biçemiyle örnek bir yapıt. KADININ TOPLUM YAŞAMINDAKİ BELİRLEYİCİLİĞİBir kültürün, tarihsel ve toplumsal sürekliliğini bilimsel veriler ışığında irdeleyip, binlerce yıllık tarihinde kadının toplum yaşamındaki belirleyiciliğini gösteriyor.352 sayfalık kitabında, uzun metinleri alt başlıklarla bölümlemelere giderek, en uzununu dört, kısasını iki sayfayla sınırlandırdığı bir yol benimsemiş Kına ve geçmişten günümüze irdelediği kadın sorununu iki ana başlık altında toplamış.İlk bölümde, on iki ayrı başlıkta, Umay Ana öznesinden hareketle, Orta Asya’dan Anadolu’ya, geçmişten günümüze kadının toplumsal yaşamdaki konumunun geriletilmesini irdelediği sosyolojik, etimolojik, psikolojik, halkbilimsel çözümlemelerine yer vermiş.İkinci bölümde, yedi farklı başlıkta, sınıflı toplumların ortaya çıkması, üretim araçlarının el degˆis¸tirmesinin bir sonucu, eril gücün egemenliğinde, kadının “tanrıçalığından” alınıp bugünkü konumuna getirilişinin hem hikâyesini hem de farklı adlarla da olsa kadının, dönemler içindeki konumu “sırlanan” bir mücadele yapısına dönüştüğünü okuyoruz.1 Kıymet Erzincan Kına, a.g.y. önsöz, s. 112 Kıymet Erzincan Kına, a.g.y. Ayrıca bkz: Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu “Toplumsal ve İktisadi Kökleriyle Türk Mitolojisi”, Bilim Ütopya, s. 270, Yıl: 22, Aralık 2016.www.idrak34.com
Editor : Şerif SENCER
Editor : Şerif SENCER