Hanefi ÖZETİ| Yeter, hayatı boyunca hep sanat tutkusunun peşinden gitmiş. Güzel sanatlarda okumak için İstanbul’a geldiğinde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencisi olmuş, onun eski (gerçek) Narmanlı Han’daki atölyesinde çalışmış. Geçmiş eserlerinde dış dünyayla daha ilgiliyken, “Yaşım ilerledikçe doğa benim için çok önem kazandı. Doğaya döndüm. Bununla birlikte eserlerimde sosyal problemleri de öne çıkardım. Resimlerimde doğa süs olsun istemiyorum, bir şeyler anlatsın istiyorum” diyor. Serginin doğayla birlikte odak noktası: İnsan. Yeter, eserlerinde herkesin birbirinden uzaklaştığı ve korkunun hâkim olduğu bir dönemde yaşanan değişim ve gelişimleri kendi bakış açısıyla ele alıyor. Türkü dinlemeyi de çok sevdiğini söylüyor, hatta kimi eserlerini türkülerden esinlenerek hayata geçirdiğini dile getiriyor. Eserlerin bazılarında türkü sözleri bile yazılı.
YAŞAM KOŞULLARINA GÖRE
Bugüne kadar Yeter’in içindeki sanatçı hiç durmamış. İçinden ne üretmek geçiyorsa onları birçok farklı yöntemle üretmiş. İki kata yayılan serginin ikinci katına girer girmez diğerlerine oranla daha küçük çok sayıda çiçek tabloları görüyorsunuz örneğin. Bunlar, Yeter’in kitap sayfalarına çizdiği resimler. Kitap kâğıdını ise resim yapmaya uygun hale getirmek için zımparalamış. Defterlere de çizdiğini söyleyen sanatçı, “Yaptığım eserleri yaşam koşullarım yönlendiriyor” diye konuşuyor. Heykel üretimleri de başlı başına bir macera. Yine içindeki sanatçı heykel yapmayı kafasına koymuş ancak heykel de aşırı emek isteyen bir üretim sürecine sahip. Malzemeleri, pişirme yöntemlerini öğrenerek büyük zahmetlere girerek işe başlamış. Sergide Cumartesi Anneleri’nden esinlenerek yaptığı bir heykel de bulunuyor. Sergi, 11 Şubat 2023 tarihine kadar görülebilir.
Editor : Şerif SENCER