Türkiye’de ÖZETİ| futbol sadece bir spor değil, aynı zamanda bir tutku ve yaşam biçimidir desek belki de az bile söylemiş oluruz. Taraftarların takımlarına olan sevgisi o kadar şiddetli ki takımların simgelerini bile etkilemiştir.
Takımların tarihinde önemli bir yere sahip olan simgeler, aynı zamanda takımların karakteristik özelliklerini de yansıtıyor. Bu simgeler, yeri geldiğinde Türk futbolunun üç büyük kulübünün bayraklarından internet sitelerine, taraftar ürünlerinden sloganlarına kadar neredeyse her yerde kullanılıyor. İşte o simgeler ve hikayeleri:
Beşiktaş taraftarının hep bir ağızdan ‘övünmek gibi olmasın, biz kara kartallıyız!’ diye İnönü’yü inlettiği tezahürattaki ‘kara kartalın’ çıkış noktası bir taraftarın tezahüratına dayanıyor.
1940-41 Sezonunda Şampiyon Olan Beşiktaş Takımı .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Beşiktaş, 1940-41 sezonuna gençleştirilmiş ve yeni transferleriyle fırtına gibi girmişti. Kara kartallar, "Şiir" lakaplı teknik direktör Refik Osman Top yönetiminde yoluna namağlup devam ediyordu. Ligin bitimine 5 hafta kala, 19 Ocak 1941 günü Şeref Stadı’nda Süleymaniye ile maç yapan Beşiktaş, rakibine karşı oldukça baskılı ve güzel bir oyun sergiliyordu.
Takımının akın akın gelmesini tıpkı bir kartala benzeten balıkçı Mehmet Galin, ‘haydi kara kartallar, saldırın kara kartallar” diye bağırmaya başlar ve bu taraftara binlerce taraftar eşlik etmeye başlar. O günkü 6-0 gibi farklı galibiyetten sonra gazeteler de Beşiktaş’tan kara kartal olarak bahsetmeye başladı ve kulübün sembolü haline geldi.
Şükrü Saraçoğlu’nda, sarı lacivert renklere gönül verenlerin hep bir ağızdan ‘ölümüne sevdalıyız, ölümüne kanarya’ diye bağırdığı ‘kanarya’, adını bir futbolcudan alıyor.
1939 yılından 1952 yılına kadar Fenerbahçe kalesini koruyan Cihat Arman, maçlarda genellikle kanarya sarısı forma giyiyordu. Lakabı ‘uçan kaleci’ olan Arman, zamanın en iyi kalecilerinden biriydi. Sarı lacivertlilerin efsanelerinden olan Arman, yine iyi oynadığı bir maçta topu tam 90’a giderken çıkarır.
Bunu gören bir taraftar, Arman’ın formasının sarı olmasından ve topu uçar gibi çıkarmasından esinlenmiş olacak ki, ‘hey yavrum kanaryama bak, yine uçtu’ diye bağırır. Gel zaman git zaman bu kanarya benzetmesi bütün Fenerbahçeli taraftarlar tarafından benimsendi ve tezahüratlarda da kullanılmaya başlandı.
Türkiye’nin ilk futbol takımı olan Galatasaray, ‘aslan’ lakabını, tıpkı ezeli rakibi Fenerbahçe gibi bir sporcusundan alıyor.
Galatasaray’ın efsaneleri arasında yer alan Nihat Asım Bekdik, henüz 12 yaşındayken kulübün kapısından girdi. 1914 yılından 1936 yılına kadar Galatasaray futbol takımında oynayan Bekdik’in lakabı aslandı.
1936 yılında aktif spor yaşamına son veren Bekdik, yüksek atlama, yelken, yüzme ve binicilik alanlarında da kulübüne hizmet etti. Çocukluğundan itibaren hayatını Galatasaray’a adayan ve 1972 yılında hayatını kaybeden Bekdik, kendi lakabını hayatının aşkına, Galatasaray’ına simge olarak bıraktı.
Not: Takımların sıralaması alfabetiktir.
Editor : Şerif SENCER