ÖZETİ| HABER7
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD)'ın 13 Şubat'ta yaptığı olağan genel kurul toplantısında sarf edilen sözler Türkiye'yi ayağa kaldırdı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras'ın sanayi, üretim, istihdam yerine dile getirdiği siyasi açıklamalar toplumun büyük tepkisini çekti.
AK Parti başta olmak üzere siyasetçiler ve toplumun önde gelen isimleri TÜSİAD'ın hükümete 'ayar' vermeye çalışan skandal açıklamalarına tepki gösterdi. Ancak geçtiğimiz gün gerçekleşen TÜSİAD toplantısında eski Türkiye özlemiyle devlet işlerine karışılmasının ilk olmadığı TÜSİAD'ın geçmişi incelendiğinde deşifre oldu. Sanayiciler STK'sı olan TÜSİAD'ın 1971'deki kuruluşundan günümüze kadar sürekli siyasi açıklamalar içerisinde olduğu, yaptığı müdahalelerle hükümetleri bile düşürdüğü ortaya çıktı. TÜSİAD'ın yakın olmadığı hükümetlere karşı yapılan antidemokratik uygulamalara ise sessiz kaldığı gün yüzüne çıktı.
İşte TÜSİAD'ın skandallarla dolu sicili;
ECEVİT HÜKÜMETİNİ DÜŞÜRDÜLER
12 Mart 1970 Muhtırasından kısa bir süre sonra 2 Mart 1971'de 12 iş adamının bir araya gelerek kurduğu TÜSİAD, kuruluş amaçlarında yazan "Türkiye'nin ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sağlamak" dışındaki her işte yer aldı. 1971'de kurulan TÜSİAD'ın siyasete ilk net müdahalesi 13 Mayıs 1979'da meydana geldi.
TÜSİAD dönemin Bülent Ecevit hükümetine karşı gazetelere bir ilan verdi. "Ekonomide gerçekçi çıkış yolu" başlıklı ilanda "Şiddetle ihtiyaç duyduğumuz dış kredilerle, uyguladığımız ekonomik sistem birbirine çok yakından bağlıdır. Pazar ekonomisinden gitgide uzaklaşan bir anlayışla, ne batı dünyasında hak ettiğimiz yeri, ne yeterli kredileri ne de yatırımlara gerekli dış sermayeyi bulabiliriz. Ekonomimizin bir yasakçı mevzuat ağı içinde boğan, kişinin teşebbüs şevkini kıran, kişiyi yanlış yönlere sevk eden aşırı müdahaleci ve güven sarsıcı zihniyet bunalımının asıl sebebidir" denildi.
Ecevit ise 15 Mayıs 1979 tarihinde TÜSİAD için "Büyük sermaye çevrelerinin paralı, tehditli ve uyarı muhtıralı duyuruları ile Türkiye'de hükümet öldürülemez. Öldürülebilse bile, böyle bir hükümetin cenazesini kimse taşıyamaz" ifadelerini kullandı.
TÜSİAD'ın Ecevit'e karşı yayınladığı 'memnuniyetsizlik bildirisi'nin ardından kısa bir süre sonra Ecevit hükümeti düştü.
ERBAKAN VE TANSU ÇİLLER'E KARŞI İLAN
TÜSİAD 1990'lı yılları da sessiz geçirmedi. 30 Temmuz 1996 tarihinde Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller TÜRK-İŞ Başkanı Bayram Meral'in yüzüne karşı "TÜSİAD ve SSK ülkenin kanını emiyor" sözünü sarf etmesi üzerine TÜSİAD Necmettin Erbakan ve Tansu Çiller tarafından kurulan Refahyol hükümetine açık cephe aldı.
1979'da Ecevit hükümetini 'ilan'la düşüren TÜSİAD, aynı silahı Erbakan-Çiller hükümetine karşı da kullandı. Nihayetinde TÜSİAD kontrolündeki medyanın karalamalarıyla halk oyuyla seçilen Refahyol hükümeti, askeri tanklarla yıkıldı. TÜSİAD 28 Şubat sürecinin sivil ayağını başarıyla tamamlamış oldu.
SİVİL ANAYASA İSTEYİP DESTEK VERMEDİLER
Hükümet kurup, hükümet yıkmaya alışan TÜSİAD, 2002'de başlayan AK Parti hükümetleri döneminde de geçmişte yaptığı uygulamaları devam ettirmeye çalıştı. TÜSİAD, en büyük taleplerinden biri sivil anayasa yapılmasıyken dönemin Başbakanı Erdoğan'ın büyük çabalarıyla oluşturulan 2010 anayasa değişikliği referandumuna sessiz kaldı.
Dönemin TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner talep ettikleri sivil anayasa referandumuna sessiz kalınca Başbakan Erdoğan'dan sert tepki gördü. Bu olay, TÜSİAD'la AK Parti hükümeti arasında yaşanan ilk en net karşılaşma olarak tarihe geçti.
ANTİDEMOKRATİK GİRİŞİMLERDE SESSİZ KALDILAR
Bir STK olmasına rağmen hükümetlere yön vermeye çalışan TÜSİAD, 23 yıllık AK Parti iktidarında yaşanan birçok antidemokratik girişimde ise ya sessiz kaldı ya da antidemokratik yollarla yapılan girişimlerin arkasında durdu. Taksim Gezi Parkı'nda 'ağaçlar kesiliyor' bahanesiyle başlayan ve mega projelerin durdurulması ile hükümete yönelik bir girişime dönüşen Gezi Parkı olaylarında da devletten yana değil, protestoculardan yana tavır kullandı.
Gezi Parkı olaylarıyla ilgili açıklama yapan TÜSİAD protestoculara yönelik tek kelime etmezken, güvenlik güçlerini orantısız güç kullanmayla suçlayarak "Taksim Gezi Parkı'nda başlayan ve gelişen gösterilere olağanüstü orantısız güç kullanımı ve hoşgörüsüz müdahale kamu vicdanını yaralamakla kalmamış, toplumsal uzlaşma arayışında moral bozucu olmuştur." kullandı.
TÜSİAD demokrasiye darbe vurmaya çalışılan 367 krizinde, seçilmiş hükümete karşı yapılan 28 Nisan e-muhtırasında ve AK Parti'ye yönelik açılan kapatma davasında da sessiz kalmayı tercih etti.
ERDOĞAN'LA ASIL KIRILMA 2021'DE YAŞANDI
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la TÜSİAD arasındaki asıl kırılma ise 2021 yılında yaşandı. TÜSİAD 18 Aralık 2021'de yaptığı "Genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla dönülmeli" başlığı altında bir rapor yayınlayarak hükümete yine yön vermeye çalıştı. TÜSİAD'ın raporunda "Son dönemde yaşadığımız istikrarsızlıklar sonucunda, denenmekte olan ekonomi programıyla amaçlanan sonuçlara erişilemeyeceği netleşmiştir." kullanılan ifadelere Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tepkisi sert oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan TÜSİAD'ın açıklamasına "Ey TÜSİAD ve yavruları size sesleniyorum. Sizin tek göreviniz var; Yatırım, üretim, istihdam, büyüme. Siz bunda ne yapıyorsunuz önce onu ortaya koyun. Kalkıp da hükümete saldırmanın değişik yollarını aramayın bizimle mücadele edemezsiniz. Sizin cinsinizi de cibilliyetinizi de çok iyi biliyorum.
DIŞ POLİTİKAYA BİLE KARIŞMAYA ÇALIŞTILAR
Türkiye'nin dış politikasına da yön vermeye kalkışan TÜSİAD, 2022'de ise Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğinin konuşulduğu günlerde TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tutumunu eleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise ”Ey TÜSİAD’ın başındaki beyefendi dış politikada bize ders veremezsin. Sen çıraksın. Önce haddini bileceksin, iktidara ders vermek kim siz kimsiniz? Biz dış politikada İsveç, Finlandiya bunlara niye tavır alıyoruz? Sokaklarında terör örgütleri cirit atarken biz onlara kapılarımızı açacağız? Ey TÜSİAD siz onların yanında yer alabilirsiniz, biz şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız. Eğer TÜSİAD bu gidişiyle devam ederse bu iktidarın kapısını hiç çalmasın. CHP size ne diyorsa o ağızla konuşuyorsunuz. Sizden önceki ağababalarınız da böyle konuşuyordu, siz de aynı şekilde konuşuyorsunuz. Öyleyse bu kapı, yerli ve milli duruş sergileyene açıktır, yerli ve milli duruş sergilemeyene kapalıdır.”
Editor : Şerif SENCER
