Günümüzde birçok şirkette veya bankada aktif olarak kullanılan para sayma makinesi, resmen hayatımızı kolaylaştıranlar arasında ilk sıralarda. Yoksa belki de hâlâ Kemal Sunal’ın meşhur Köyden İndim Şehire filmindeki altın sayma sahnesini günbegün yaşıyor olurduk.
Hem ATM hem de para sayma makinesini ülkemize getiren kişinin adı pek bilinmiyor ancak aslında oldukça önemli biri.
Paranın icadından sonra ortaya çıkan bankalar, insanlık tarihi boyunca hep önemli oldu. Bir başka yenilik ise bu köklü değişimi farklı bir seviyeye taşıyacaktı.
Banka işlemleri nedeniyle saatlerce beklemeyi minimize etmek isteyen birçok insanın, bankaların çalışma saatlerine uymak ve uzun kuyruklarda beklemek zorunda kalmaktan sıkıldığı aşikârdı. Bu sorunun çözümüne yönelik ilk adımlar, 1930'ların sonlarında atılsa da yeterli ilgi görmeyerek kısa bir süre içinde kullanımdan kaldırıldı. Geniş çapta kullanılacak bir ATM'nin gerçekten icat edilmesi için ise 1960'ları beklemek gerekti.
Bankacılık işlemlerini kolaylaştırmaya odaklanan İngiliz mühendis John Shepherd Barron, insanların otomatik makinelerden çikolata bile alabildiğini göz önüne alarak neden para çekemeyeceklerini düşündü. Bu düşünceyi 1967'de hayata geçirerek bir ATM tasarladı ve bu cihaz, İngiltere'nin Enfield kasabasında kullanılmaya başlandı.
Shepherd-Barron'un ATM'si, günümüzdekilerden farklı olarak sadece para çekme özelliğine sahipti ve modern plastik banka kartları yerine işaretlenmiş özel çekler kullanılıyordu.
John Shepherd Barron, ATM'yi icat eden isim olarak anılsa da bazı kaynaklar James Goodfellow'un Barron'dan bir yıl önce dünyanın ilk ATM'sini icat ettiğini iddia ediyor.
Goodfellow'un ATM'sinde ise günümüzdekilerde olduğu gibi kartlar kullanılmaya başlandı. Ancak Barron'un ATM'si, Goodfellow'unkinden daha sonra kullanıma sunulduğu için bugün genellikle Goodfellow, ATM'nin mucidi olarak kabul ediliyor. Patent almayı düşünmeyen Shepherd Barron, bir röportajında sistemin nasıl çalıştığını bilmediği için patent almadığını ifade etmişti.
Ülkemizdeki ilk ATM ise Dikran Masis'in İş Bankası için 25 Aralık 1987 tarihinde ithal etmesiyle hizmete sunuldu.
Dikran Masis hakkındaki detaylara gelmeden önce, Türkiye'ye getirdiği para sayma makinesinin icadına değinmekte fayda var.
1920’lerde, ABD’de ortaya çıkıyor para sayma makinesi. Amaç, ABD’nin merkez bankasındaki hata olasılıklarını minimuma, hatta sıfıra indirmekti.
O dönemlerde, istenilen miktara ulaşıldığında durup tahta bir çubukla desteler birbirinden ayrılırken bugün dijital hâliyle çok basit bir şekilde bu işlem defalarca kez yapılıyor. Dijital olanları da 1962’de üretiliyor.
Çok zaman almadan hızlıca yayıldı.
Bilgisayar tabanlı olan ve eskilere nazaran çok daha gelişmiş makineler 1981’de üretiliyor. Finans sektörünün âdeta göz bebeği hâline gelen bu para sayma makinesi, saatte sayısız kâğıt para sayma özelliğiyle piyasanın en iyisi olmayı başarıyor. Sahte ve hasarlı olanları bile tespit edebilme özelliği ise dönemine damga vuran özelliklerdendi.
Dünya bu hâldeyken bizler maalesef bu icatla o kadar erken tanışamıyoruz.
Dijital olanı çıktığında, yani 1980’lerde ülkemizde ancak yeni kullanılmaya başlandı para sayma makinesi. Peki Dikran Masis, ATM'de olduğu gibi bu makinede de nasıl öncü olmayı başardı?
Türkiye’ye getirdiği pek çok yenilikle tanınan Dikran Masis, para sayma makinesini de ülkemize getiren isimdir.
1964’te doğan Dikran Masis, Ermeni asıllı bir iş insanıdır. Ayrıca ünlü bir müzayedeci olmasıyla tanınan Masis'in, Türkiye’ye getirdiği en önemli iki makinenin ATM ve para sayma makinesi olduğu söylenebilir.
Onun bu ticarî zekâsı, ülkemize getirdiği ilklerle de kendini belli ediyor. Elindeki parayı değerlendirmeyi bilen Masis, verdiği birçok röportajında ve yaptığı söyleşilerde nasıl bu kadar akıllı hamleler yaptığını söylerken elindeki son kalan paraları da bu tarz işlere verdiğini ve asla pişman olmadığını söylüyor.
Peki bunu nasıl gerçekleştirdi?
Para sayma makinesini ülkeye getirmeden evvel başından geçen ve bu girişime onu sevk eden olayı anlatan Dikran Masis, bankalardaki zorluğa nasıl şahit olduğunu dile getirerek başlıyor konuya. Bir gün gittiği Ziraat Bankası’nda içinde eski ve yırtık paraların da olduğu kağıt destesini saymakla bitiremeyen çalışana “Bunun makinesi yok mu?” sorusunu yönelttiğinde böyle bir icadın olduğunu, fakat içine yırtık paraların koyulmadığını, onları sayacak kadar gelişmediği cevabını aldı.
Bunun üzerine Amerika’daki kız kardeşine makine geliştirebileceği bir fabrika bulmasını söyledi. Bu fikrini geliştireceği fabrika bulununca elindeki tek servet olan 130 bin doları bu makine için harcadı. Masis, para sayma makinesini ülkeye sokarak ilk milyon dolarını da böyle kazandığını söylüyor.
‘Yerli Robin Hood’ olarak anılıyor.
Özellikle Covid salgını döneminde birçok işletmeci ve kiracı, kiralarını ödeyemez hâle gelmişti. Dikran Masis, o dönemlerde de bu haberlerle gündeme oturan bir isim oldu. Çünkü 1447 kiracısından kira almayarak ülke gündemine örnek olan bir yardımseverlik gerçekleştirdi.
Katıldığı bir programda da yaptığı işler hakkında söylediği şeyler herkese ekonomi dersi verecek nitelikte:
“Bugün 100 bin dolarım olsa onu yine milyon yaparım. Ben ufku açık her işe girerim. Limon satsam bir senede limon kralı olurum. Bunun sırrı para değil, başarı hesabı yapmak. Para sonradan gelir. Dürüst ve güvenilir olup işini başarılı yapmaya çalışınca para gelir. Türkiye kaygan zemin. Bu ülkede son 50 yılda dürüst, namusuyla para kazanmış insanların heykelini dikmek lazım. Ben her zaman dürüst olduğum için kredibilitem hiç azalmadı.”
İşte Türkiye’ye ATM'lerin ve para sayma makinesinin gelişi böyle bir hikâyeye dayanıyor. Para değil başarı hesabı yapan Dikran Masis, ekonomik anlamda da herkese örnek olacak başarılara imza atmış bir isim.
Kaynaklar: Independent, Balçiçek İlter ile Söz Sende ProgramıGirişimcilik ile ilgili diğer içeriklerimiz:
Editor : Şerif SENCER