Avrupa ÖZETİ| Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi (AGİT PA) bünyesinde yer alan İpek Yolu Grubu'nun "Kriz Zamanlarında Enerji ve Gıda Güvenliğinin Temini için Bağlantılığın Güçlendirilmesi" konulu 4. Uluslararası Parlamenterler Konferansı, TBMM ev sahipliğinde Bakırköy'de bir otelde yapıldı.
Bayraktar, konferansın "Sürdürülebilir Çevre ve Kalkınma için Enerji Güvenliği" başlıklı panelindeki konuşmasında, bugünkü jeopolitik krizin öncesinde de enerji sektöründe daralma ve sıkıntılı bir süreç yaşandığını ve bu daralmanın arkasında dönüşüm sürecinin getirdiği zorlukların olduğunu anlattı.
Dünyanın fosil yakıtlardan uzaklaşarak bunların yerini yenilenebilir enerji kaynaklarının aldığı bir yöne doğru hareket ettiğine dikkati çeken Bayraktar, "Jeopolitik gelişmeler bu süreci daha zorlu hale getirdi. Dünyanın birincil enerji ihtiyacının yüzde 80'i fosil yakıtlardan geliyor ve biz buradan 2050'de karbon nötr bir dünya ekonomisine doğru gitmeye çalışıyoruz. Bu dönüşüm sürecinde politikalardaki iniş çıkışlar enerji sektöründeki oyunculara, piyasaya oldukça karışık ve farklı sinyaller veriyor." diye konuştu.
Bayraktar, küresel petrol talebinin günlük 100 milyon varil seviyesinde olduğunu anımsatarak, bu talebi karşılamak için yılda 400-600 milyar dolar arası yatırım gerektiğini ifade etti.
Petrolün geleceğinin olmadığının ilan edildiği bir dünyada bu alanlara yatırım gelmesinin oldukça güç olduğunu aktaran Bayraktar, şöyle konuştu:
"Salgının getirdiği talep daralması da yatırımları yavaşlattı ve yatırım yapılmayan alanlarda arz daraldı. Aynı zamanda, kömürün yeniden doğuşuna şahit oluyoruz. Bu nedenle, bu dönüşüm hikayesinin doğru şekilde dizayn edilmemesi ve bu dönüşümü sağlayacak politikaların kararlılıkla uygulanamamasının yanı sıra jeopolitik gelişmeler de (enerji krizini) tırmandırır hale getiriyor. Biz, bu dönüşüm politikalarının daha rasyonel şekilde oluşturulmasını talep ediyoruz."
Bayraktar, Türkiye'nin enerji dönüşüm sürecinde ise yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, nükleer, doğal gaz ve hidrojen olmak üzere 4 temel unsurun yer aldığını söyledi.
Türkiye'nin 6 farklı boru hattından gaz tedarik ettiği bilgisini veren Bayraktar, bu hatların 3'ünün Rusya, 2'sinin Azerbaycan ve birinin de İran'dan geldiğini söyledi.
Bayraktar, Türkiye'nin bölgede kaynakları olan ülkelerin hemen hepsinden boru hattıyla gaz tedarik ettiğini belirterek, "Tüm mevcut uluslararası projelerde ve gelecekteki projelerde olmazsa olmaz şart siyasi irade ve istikrar. Bu nedenle, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) ve Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) örneklerini veriyorum. Doğu Akdeniz gazının Türkiye'ye ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya iletilmesi konusu sorulduğunda bunun için izlenmesi gereken formülün TANAP ve TAP'ta saklı olduğunu söylüyorum." diye konuştu.
Bu projelerin öncelikle Türkiye ve Azerbaycan liderlerinin ortak iradesi ve diğer ülkelerin de destekleriyle ortaya konulduğunu aktaran Bayraktar, Avrupa'ya TAP ile yaklaşık 12 milyar metreküp gaz tedarik edildiğini bildirdi.
Bayraktar, Türkiye'nin kendi arz güvenliğini tedarik ederken Avrupa'nın arz güvenliğine de katkı sağladığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin Akdeniz'deki faaliyetleri tamamıyla gaz ve enerji piyasalarının bir zarureti olarak yaptığımız aktiviteler. Orada bulanacak herhangi bir gazın, Karadeniz'de olduğu gibi, Türkiye'nin ve Türkiye üzerinden Avrupa'nın arz güvenliğinin sağlanması ve gazın bollaşması anlamında çok büyük katkısı olacağını düşünüyorum. Gazın mutlaka bollaşması gerekiyor."
"TÜRKİYE'NİN YENİLENEBİLİR ENERJİDEKİ EMRE AMADE KAPASİTESİ ARTMAYA DEVAM EDECEK"
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkan Yardımcısı Hacı Ali Ulutaş, enerji arz güvenliğinin "kesintisiz ve sürdürülebilir" olması gerektiğini dile getirdi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının bu kapsamda daha kritik hale geldiğini ifade eden Ulutaş, Türkiye'nin yenilenebilir enerjideki emre amade kapasitesini artırmaya devam edeceğini ve bu süreci hibrit ve depolama uygulamalarıyla güçlendireceğini kaydetti.
"AVRUPA'YI SERT BİR KIŞ BEKLİYOR"
TANAP Genel Müdürü Saltuk Düzyol ise enerji krizinin nedenlerinden birinin yatırım eksikliği olduğunu, petrol ve gaz alanındaki yatırımların bir süredir ticari bankaların bu tarz projeleri finanse etmeme kararının da etkisiyle düştüğünü anlattı.
Avrupa'nın enerji krizini hafifletmek için Rusya'dan azalttığı gaz ithalatını farklı alternatiflerden arzı artırarak kapatmaya çalıştığını söyleyen Düzyol, "Bu çok kolay kapatılabilecek gibi görünmüyor. Hava tahminlerine göre de Avrupa'yı çok sert bir kış bekliyor. Bu nedenle, Avrupa için özellikle düşünülmesi gereken bir dönem." değerlendirmesinde bulundu.
Editor : Şerif SENCER