CumhurbaÅŸkanlığı ÖZETÄ°| EÄŸitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Ãœyesi Doç. Dr. Kemal ÅžamlıoÄŸlu, Türkiye Yüzyılı'nı Haber7 için deÄŸerlendirdi. ÅžamlıoÄŸlu'nun yazı dizisinin ikincisi, "Türkiye Yüzyılı II: Anadolu Ä°rfanı ve Cesaret" şöyle:Â
Medeniyetlerin temsil ettiği değer dizgesi, özünde kendi kalabilmiş milletlerin tarihe karşı dayanıklı oluşlarının en karakteristik özelliğidir. Türkiye Yüzyılı vizyonu; Türkiye’nin bu yüzyıldaki değer tarifinin ve medeniyet fikrinin sabit temelleri olan Anadolu irfanı ve ikbalinin yani mutlak bir insaniyetin, yaklaşan yeni çağı nasıl karşılayacağının metot arayışına cevap niteliği taşır. Teknoloji, ekonomi, ekoloji, insan hakları ve demokrasinin sürdürülebilir niteliği ve konsantrasyonu, Türkiye’yi kendi medeniyet değerleri merkezinde, değişenin içinde özünü kaybetmeden çağa hakimiyet kazandıracaktır. İstikbal ve tarih yan yana geldiğinde şuurlu bir irfan-feraset-cesaret bilinciyle Türkiye, dünyaya teklif edebileceği bir kültür ve medeniyet çehresi olduğunu gösterebilecektir. Çağımızın uygarlık anlayışı; üretilen kültür ve teknolojinin belirli odak ve dillerden küresel ölçeğe taşındığı dikkate alınırsa; Türkiye Yüzyılı, merkeze sonradan dâhil edilen üst akıl formasyonundan, merkezi bizatihi kurgulayan ve gerekli beşeri donanımı kendi üreten ve devam ettiren üst devlet aklı formasyonuna dönüşecektir.
Şuna açık açık inanmak gerekir ki medeniyet kurucu dinamiklerin işlevsel hâle gelmesi ancak cesaretle mümkündür. Türkiye Yüzyılı, aynı zamanda bir cesaret beyannamesidir. Devletimizin önemine haiz uygarlık kimliği ve bu kimliği oluşturan Anadolu mayası; bu coğrafyayı sadece güçlülerle paylaşmayıp, güçsüzlerin, muhtaçların ve düşkünlerin sığınağı olan kerim devlet anlayışının özelliklerinden olan muazzam vakıf bilinci-kültürü, adil paylaşım, refah ve adalet sayesinde Müslümanca bir arada yaşamanın ortak kaderine dönüştürmüştür. Elbette Türkiye Yüzyılı’nın sadece bölgesel değil; evrensel ölçekte yükseliş gösterebilmesinin en önemli motivasyon kaynağı cesarettir. Çünkü cesaret sayesinde altın bir devrin kapısı aralanabilir. Çünkü cesaret sayesinde birlikte yol yürünebilir. Yeni yüzyıl, yeni şeyler söyleme vaktine gebedir. Yeni paradigmalar, siyaset üstü insani olanın sistemleşeceği, ileri demokrasinin tesis edileceği ve konformize olmamış teknoloji bilincinin geleneği, maneviyatı ve kültürü ıskalamadığı bir mevcudiyeti beraberinde getirecektir. Türkiye, cesaret sayesinde hak ettiği çoğulculuğa, katılımcılığa ve adil yaşama kültürüne kavuşacaktır. Cesaret, aynı zamanda Türkiye’nin tarihsel hafızasının sıcak tutulmasıyla yani tarihte başarılmış, olmuş olayların yine mümkün kılınacağına yönelik inancın varlığıyla kuvvet bulacaktır.
Kesinti kabul etmeyen millî hafızanın artık yenilenmeye ve Türkiye’nin istikbali için yüksek bir söyleme geçme zamanı gelmiÅŸtir. Dünya, kitleleri popülist eylemlerin yönlendirdiÄŸi bir moderniteye ÅŸahitlik edebilir. Dünya, büyük sermayelerce reklamların, propagandaların ve mutlak idare-hâkimiyet arzularının ölümcül ideolojilerle sunulduÄŸu insani yitimlere ÅŸahitlik edebilir. Fakat Türkiye, mensup olduÄŸu medeniyetin sarih köklerini, bilge ÅŸahsiyetlerini, didaktik metinlerini, kitabelerini, çeÅŸmelerini, kubbelerini hatta mezar taÅŸlarındaki yazılarını aziz birer hatıra olarak unutmayacağı için muhteris popülizmin çaÄŸcıl tuzaklarına düşmeyecektir. Yeni yüzyıl, Türkiye Yüzyılı için kestirilebilen ufuk ötesi hamle olarak bugünün güncelinden hareket edip, yarının dünyasını yordayıp müreffeh bir yer tutabilmek ve istikbal için oraya yani geleceÄŸe nüfuz etmek/yerleÅŸmek adına mümkün kılınacak hedef olacaktır.                 Â
Türkiye, medeniyetler beÅŸiÄŸi Anadolu’da yüzyılımıza gelinceye kadar büyük tarihsel deÄŸer alanının üzerinde yükseldi. Bir çağı açıp kapatan ulu fetihle Ä°stanbul gerek maziye ait kültür hafızasıyla gerek üç kıtayı yöneten ÅŸehir olarak medeniyetin emsalsiz gözdesi oldu. Türkiye Yüzyılı’nın ayak sesleri Ayasofya özelinde Ä°stanbul’da duyulmaya baÅŸladı. Ayasofya, Ä°stanbul’un fethiyle ihya edilerek bir medeniyetin mukadderatında güzide yerini aldı. Hâlbuki VI. Haçlı seferinde Latinlerce merkeplerle yaÄŸmalanan, içinde dansöz oynatılan ulu mabet, Fatih Sultan Mehmet Han ile hak ettiÄŸi semavi ve uhrevi deÄŸerini kazandı. Ayasofya-i Kebir Cami-i Åžerifi ismiyle yıllar sonra kılınan ilk cuma namazı ile 24 Temmuz 2020’de ibadete açılan mabet, Necip Fazıl’ın rüyalarının da ötesinde bir medeniyetin kesinti kabul etmeyen tarihsel devamlılığının niÅŸanesi oldu. Ayasofya, Türkiye Yüzyılı’nın ayak seslerinde sembolleÅŸen iradenin ve kararlılığın bir anlamda tüm dünyaya ilanı niteliÄŸindeydi.Â
Bütün bunlardan hareketle Türkiye Yüzyılı, ayağa kalmış bir milletin istikametini dâhilî bir bilinç inşasından haricî bir medeniyet tasavvuruna götürecek temel dinamikleri harekete geçiren esas kurucu ve sürdürücü çıkış noktası olacaktır. Yeni bir paradigmanın varlığı Türkiye’yi global anlamda merkezi konuma getirirken, tüm mazlum milletler adına konuşabilme iradesini mümkün kılıp sadece bölgesel bir güç değil; İslâm ümmetinin yaklaşan yeni zamanlar adına cesur sesi olacaktır.
O hâlde nedir Türkiye Yüzyılı… Tarihi geri çağırmanın mukadderatçı eylemler silsilesinden hız ve feyz alan irade saÄŸlamlığıyla dönüşümü baÅŸlatabilmektir. Türkiye Yüzyılı, millet egemenliÄŸinin ve demokrasinin en ideal insan düşüncesi istikametinde cesaretli adımları netleÅŸtirmektir. Türkiye Yüzyılı, yarının inÅŸasında nesillerin tecrübelerini, yeni nesillerin imkânına sunacak müşterek kültürü inÅŸa etmektir. Türkiye Yüzyılı, bir devletin ikbal hedeflerini hiç yılmadan yüksek bir medeniyet tasavvuruna kavuÅŸturmak ve orada tutmaktır.  Â
Editor : Åžerif SENCER