TÜRK-İŞ ÖZETİ| Konfederasyonu Genel Başkanı Ergün Atalay, kamuda çalışan 700 bin işçiyi ilgilendiren 2023-2024 yılı kamu toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolüne ilişkin TÜRK-İŞ Genel Merkezi’nde açıklama yaptı.
ANKA Haber Ajansı'ndan Ceylan Sağlam'ın haberine göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in kendisine 12 bin lira taban ücret ve yüzde 40 civarında zam teklifinde bulunduğunu aktaran Atalay, şunları söyledi:
“Bugün koordinasyon kurulumuz ile toplantı yaptık. Saat 14.30 civarında bakan beyle buluştuk. Bakan Bey, bize 12 bin lira taban ücret, yüzde 30’uda yetersiz bulduğunu, yüzde 40 civarında bir rakam teklif ettiğini ifade etti. O günden bugüne kadar iki haftada yüzde 30 ile 40 arasında bu yapılan teklif olumlu bir teklif, güzel bir teklif ama bizim için yeterli olmadığını söyledik. Bakandan müsaade aldık, şimdi sizin huzurunuza geldik. Bayrama kadar yetişeceğini zannetmiyorum. Bayram bitiminde pazartesi ya da salı günü bizim görüşmemize göre bir teklif sunacaklarını bekliyoruz. Bugünkü son durum bu. Mükemmel değil bizim için olumlu bir nokta ama kabul ettiğimiz nokta değil. 12 bin lira taban ücreti düşük bir ücret. Yüzde 40’ı bir daha gözden geçirmeleri gerekiyor.”
“ARZU ETMEDİĞİMİZ BİR TEKLİF OLURSA YOK DİYE DEVAM EDERİZ YOLUMUZA”
Bir soru üzerine Atalay, “Biz 45 istedik, aşağıda 15 istedik. Bu bir pazarlık. Geldiğimiz 9 binden 11 bin 500’e geldik, şimdi 12’ye geldik. Öbüründe de 30’du 40’a geldik. Yani geldiğimiz nokta çok küçümsenecek bir rakam değil ama bizim de kabul ettiğimiz bir rakam değil. Bayramdan sonra bir teklifle gelirler, arzu ettiğimiz bir teklif olursa imzalar bitiririz, arzu etmediğimiz olursa yok diye devam ederiz yolumuza” dedi.
“NEYİN PROTESTOSUNU EDİYORSUN KARDEŞİM? BU İŞİN BİTMESİNİ İSTEMİYOR MUSUN?”
Milli Savunma Bakanlığı’nın işletmelerinde çalışan HARB-İŞ Sendikası üyesi işçilerin TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’in hükümete sunduğu zam teklifini protesto ettiğinin anımsatılması üzerine Atalay, şunları söyledi:
“Bu masanın etrafında bulunan sendikaların 17 tane genel başkanı var. Onlara bağlı bizde 500 tane şube başkanı var. HAK-İŞ’e bağlı da 14 genel başkanı var. 150 tane şube başkanı var. Toplam 600 tane başkan, bu başkanların temsilcileri var, yöneticileri var. HARB-İŞ’in adına konuşacak başkan burada duruyor. Ona bağlı 13 tane başkan 5 yönetim var. 18 kişi var. HARB-İŞ ile ilgili burada, Tarım-İş orada, TEZ-KOOP İŞ burada, Petrol-İş burada. Denizciler burada, Yol-İş burada. Sendikaların tamamı burada. O arkadaşlarımız niyetleri ne bilmiyorum. Onlara da ben saygı duyuyorum. Buraya geleceklerinden de haberim yok. Buraya geldiklerinden de sizden haberim oluyor.
Neyin protestosunu ediyorsun kardeşim? Bu işin bitmesini istemiyor musun? Burada başkanınız var, şube başkanınız var. Randevu alsınlar başım üzerine, bu ev onların evi. Burada iftar vereyim, oturup konuşalım. Ama adabı şudur, temsilcisi var, şube başkanı var, genel başkanı var HARB-İŞ’in. HARB-İŞ’te 27 bin üye var. Burada 700 bin insan var. Biz burada 150 arkadaşı konuşuyoruz. Bunlar da bize yine katkı sağlamak istiyorlar ama kamuoyunda böyle algılanmıyor. Sizin bana söylediğiniz gibi algılanıyor. Diyorsunuz ki, ‘sizi protesto ettiler’; ben ne yapmışım kardeş, neyimi protesto ediyor?
“PROTESTO YAPACAKSA ÇALIŞMA BAKANLIĞI’NA GİDECEK, İŞVEREN SENDİKASINA GİDECEK”
Ben bir yere imza mı atmışım? Ben başkanların dediklerini yapıyorum. 650 tane sendika başkanının dediğini yapıyorum ben. 650 tane sendika başkanı yanlış yapıyor da burada 150 tane kardeşimiz mi orada doğru yapıyor? İki başkan mı doğru yapıyor? Bu adil bir şey değil, bu doğru bir şey değil. Protesto yapacaksa Çalışma Bakanlığı’na gidecek, işveren sendikasına gidecek, hükümete gidecek.
İnsan evinde protesto yapar mı? Sen iyi ki bunları bana söyledin, sen söylemesen ağzımı açmayacaktım. Buram ağrıyor, ben biliyorum da bu doğru bir iş değil. Bunların niyeti, bitmesini istemiyorlar ama burada 700 bin işçiyi, 200 kişiye kurban etme gibi bir niyetim yok. Benim muhatabım burada. Ben 700 bin işçiden 700 bininden bunu nasıl sorarım? Buradaki arkadaşlara soruyorum. Onlar gidip sendika başkanlarına soruyorlar. Ben semboliğim burada. Ben HARB-İŞ adına imza atma yetkim yok benim. Benim tek imza yetkim Demir Yol-İş adına. Ben protestoları kabul etmiyorum, buraları evi, istediği zaman gelsinler. Ama o görüntü bana güç vermiyor. O görüntü benim gücümü azaltıyor. Protesto yeri işveren sendikası. Bu teklifi 650 şube başkanı, şubelerdeki 20 bin temsilci beraber yaptık. Beraber yaptılar. Sen şimdi benim dediğime inanmıyorsun, burada muhatap bu. 18 tane adamı var, muhatabı bu.
“İŞÇİNİN YÜZDE 99’U MEMNUNSA YÜZDE 1’İ KUSURA BAKMASIN”
Atalay, konuşmasının bir kısmında ismini paylaşmadığı bir gazeteci ile arasında geçen diyaloğu da anlatırken dikkat çeken ifadeler kullandı. Atalay şöyle dedi:
"Dün gazetecinin biri yazıyor, size de söyleyeyim bu manayla yazmış. ‘TÜRK-İŞ’in önü kapalı’; O gazeteciye sordum, 13 yıllık gazeteci… Dedim, ‘Benim yeni işe giren çay getiren, senin aldığından 5 bin lira fazla maaş alır. Evvela sizin oradaki ücretleri düzeltmemiz lazım’, sizin orası dahil dedim ki; ‘Sizin orada 15 yıllık gazeteci, üniversite mezunu sizin aldığınız maaştan, yeni işe girecek adamım beş bin lira fazla maaş alır’. Az mı çok mu değil, gene az. Ama tabloyu anla diye anlattım. Bu rakamlar benim önümde. Ne alıyorlar ben onları görüyorum. Burada biz yanlış yapmıyoruz. Birinci görevimiz, işçinin masasına bir zeytin daha koymak, işçinin dediğini yapmak. İşçinin yüzde 99’u memnunsa yüzde 1’i kusura bakmasın. Ben yüzde 100 alsam da bir grup var memnun olmayacak, ben bunu biliyorum.”
Editor : Şerif SENCER