Fotoğraf: ÖZETİ| Vedat Arık
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Asgari ücretin belirlenme sürecinde yaşanan sıkıntılara, kendisine yönelik eleştirilere açıklık getirdi.
- Asgari ücret geçmiş yıllarda bugün olduğu kadar gündem olmuyordu. Oysa şimdi aylar öncesinden konuşulmaya başlanıyor. Neden?
İki nedeni var. Bir, enflasyon yüksek değildi. İki, hiçbir seçimde ülke böyle gerilmemişti. Geçmişte gündem olması için bir engelli arkadaşımızı, bir kadın arkadaşımızı, bir erkek arkadaşımızı koyuyorduk. Ama bugün baktığımızda ağustos ayından beri iktidar da muhalefet de asgari ücret konuşuyor. Bir tek biz konuşmadık. 1 Aralık’a kadar asgari ücretle ilgili ağzımı hiç açmadım. Ev kiraları asgari ücret artacak diye artmaya, zamlar gelmeye başladı.
"BAKAN BENİ ARADI"
- “Türk-İş 7 bin 785 TL” diyor diye eleştirilerin hedefi oldu...
Türk-İş, 37 yıldır açlık yoksulluk rakamlarını açıklıyor. Açlık 7 bin 785 TL. Bana soruldu “Nereden başlayacaksınız?”, dedim ki “Asgari ücret 5 bin 500 TL. Türk-İş açlık sınırından yani 7 bin 785 TL’den başlayacak”. Ertesi gün ‘Bu kadar zam mı istenir?” diye olay oldu. Ben zam istemiyorum ki. Açlık sınırından itibaren konuşmayı istiyorum. Yani bunun üstünü konuşacağız. İki gün sonra başkanlar kurulu yaptık. Açlık sınırının üzerinde konuşacağımızı, kabul edeceğimiz bir rakam olmazsa masada olmayacağımızı söyledik. 15 bin TL, 20 bin TL diyen oldu. Geçen yıl partilerin büyük bölümü 400 dolar diyordu. Ben ne doları konuşurum ne de Avro’yu. Türk-İş başkanı Türkiye’de Türk parasını konuşur. Bu arada 20 gün içinde iki kez başkanlar kurulu yaptık. Ayın 20’sinde beni bakanlığa çağırdılar. Komisyon sürüyordu. Bakana 9 bin TL talebimizi ilettim. Sonra basının önünde bu rakamı duyurdum. 3 gün sonra bakan tekrar aradı ve aynı noktada olup olmadığımı sordu. “Aynı noktadayım” dedim. Türk-İş başkanı söyler ve söylediği noktada durur.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan ücret açıklarken siz masada bu nedenle mi yoktunuz?
Ben dediğime ve aldığımız karara bakıyorum. 8 bin 500 TL kötü oldu demiyorum. Ama 9 bin TL bizim içimize sinen, toplumun kabul edeceği bir rakamdı. Ben açıklama sırasında yoktum. Bunu bakan da işveren başkanı da biliyor. 9 bin TL’ye gelirseniz beni çağırın ama bunu vermeyecekseniz ben gelmeyeceğim. Sonuç olarak orada değildim.
"YOĞURDU BÖYLE YİYORUZ"
- Hak-İş Başkanı Mahmut Aslan, “TÜRK-İŞ, masadan kalkmasaydı rakam belki de daha yüksek olabilirdi” dedi. Yorumunuz nedir?
Ben sendikalarla ilgili olumsuz bir şey söylememeye gayret ediyorum. Bir dolu sıkıntımız var zaten. Bizi kapı önüne koyan işverenler, patronlar var. Benim onlara bir şeyler söylemem gerekir. Mahmut Bey kendi kendine öyle düşünüyor. O zaman masaya geldiğinde o öyle yapar. Biz yoğurdu böyle yiyoruz.
- Bu süreçte Cumhurbaşkanı ile telefonda veya yüz yüze bir görüşmeniz oldu mu?
Olmadı. Benimle kimse konuşmaz. Benim huyumu bilirler. Türk İş başkanı söyler ve söylediği yerde durur.
"SEÇİM KAZASIZ BELASIZ BİTSİN VE HERKES İŞİNE BAKSIN"
- Cumhurbaşkanı “Sırtında küfe olmayanlar rahat konuşuyor” dedi. Sizin aranızın iyi olduğunu kamuoyu biliyor, bu kez ters mi düştünüz, size miydi bu sözler?
Benim Kemal Bey ile de aram iyi. Türk İş başkanı olarak ben aradaki mesafeyi tutmaya gayret ediyorum. Tayyip Bey’i daha eski tanıyorum ama hepsiyle bir hukukum var. Tayyip bey benim huyumu bilir, ben onun huyunu bilirim. Bana mı, başkasına mı dedi bilmiyorum.
- Tam da 9 bin TL açıklamanız üzerine sorulunca bu yanıtı verdi Cumhurbaşkanı...
Dikkatli dinledim, ertesi gün de imzalarken genelde de söyledi. Bana mı dedi bilmiyorum. Benim için bir mahsuru yok. O işini yapıyor ben işimi yapıyorum. O devletin cumhurbaşkanı ben de Türk İş başkanıyım. Ben 100 gram kıyma alanların, ekmek arası köfte yiyenlerin değil, ekmek arası patates yiyenlerin temsilcisiyim. Ben öyle yaşadım, geldim. Benim sırtımda milyonların vebali var. Küçük esnafın durumunu da biliyorum. Onları da savunuyorum. “Bu rakamı ödeyemez” diyorum. Ben sermaye düşmanlığı yapmam. Büyük firmalara bir itirazım yok ama Anadolu’da kasaplar, terziler, ayakkabı tamircileri, üç beş kişinin çalıştığı yerler var. Onların da desteklenmesi gerektiğini de ifade ediyorum.
"BİZ DEĞİL ASGARİ ÜCRETLİ OTURSUN"
- İşverene destek 100 TL’den 250 TL’ye çıktı. Holdinglere de 250 TL, küçük esnafa da 250 TL. Bu adaletli midir, tüm işverenlere aynı destek mi verilmeli?
Ödeyebilecek firma var, ödeyemeyecek firma var. Bununla ilgili adil bir düzenleme yapılmalı.
- Komisyonda yer almak istemediğinizi söylediniz...
Biz bu asgari ücrete neden oturuyoruz. Kanun, “En büyük işçi sendikası orada oturacak” diyor. Neden burada asgari ücretli oturmuyor? Öyle bir sistem kursunlar biz burada oturmayalım. Ben bunu iki dönemdir söylüyorum. Bu masadaki beşi kişi de asgari ücretli olsun. Ben niye masadayım. Böyle bir tedirginliğim var. Sendikanın olduğu yerde asgari ücretli olmaz. İkramiye, çocuk parası, yemek, yol, bayram parası olur. Siyasiler, asgari ücretle ilgili yaptıkları açıklamaları örgütlenmeyle ilgili yapsalar, sorunu kökten çözeriz. Sendika olsun asgari ücretliye gerek yok. Kim nereye, kime güveniyorsa işçi oraya üye olsun. Bunun önünü açmak lazım.
- Belirlenen asgari ücretin kayıt dışı veya işsizlik riski var mı?
Bununla ilgili kaygılarımız var. Bakanlık takip ediyor. Kayıt dışını devlet halletmeli. Orada da haksız rekabet var. Merdiven altı çalışıyor, ne ürettiği belli değil, ne tükettiğimiz belli değil. Bir firma düşünün. Yapması gereken her şeyi yapıyor ama yan tarafta kayıt dışı işçi çalıştıran firma var. Maliyetli çok çok düşük. Nasıl rekabet edecek, edemez. Üç gün sonra dükkânı kapatıyor.
- Denetlemede sıkıntı var o zaman...
Bu adil değil. Arzum şudur, seçim kazasız belasız bitsin ve herkes işine baksın. Seçim nedeniyle kimsenin gözü görmüyor. Herkes istediği gibi konuşuyor. Yarın yine yüz yüze bakacağız. Birlikte olmamız lazım yoksa bedelini ağır öderiz.
- Enflasyon düşecek diye asgari ücret belirlenir mi?
Sapla saman karıştı. Enflasyonla ilgili iktidarıyla muhalefetiyle bir çare bulmak lazım. Üç gün sonra seçim var. Biz sendikalar, bu ülkede 70 yıldır varız. Türk İş 70 yıldır hep Türkiye’den, temsil ettiği işçiden yana oldu. Var sayıma göre asgari ücret belirlenmez. Önerim şu: Bizi bir daha toplamasınlar. 6 ay sonra enflasyon yüzde 20 oldu diyelim. Hiç konuşmadan haziran veya temmuzda 20’yi versinler.
- Seçime giderken tekrar bir artış olur mu sizce?
Benimle konuşan yok, bilmiyorum. Ama o gün orada olsam bu önerimi de ifade ederdim. Tekrar toplanmaya gerek yok. Otomatik olarak asgari ücretliye artış uygulanmalı. Kafamdaki bu.
- Siz 9 bin TL diyerek ekonomik dengeleri bozacak bir ücret mi önermiş oldunuz?
Benim önümde açlık, yoksulluk var. Gıda enflasyonu bu ülkede yüzde 138. Ben olamayacak bir şey istemiyorum. Bazıları beni tenkit ediyor. Diyorlar ki ‘Neden aşağıdan istedin?’ Ben elimdeki rakama göre konuşuyorum. Türk İş başkanı 15 bin TL desin de 9 bine TL’ye mi imza atsın. Türk İş söyler söylediğine imza atar.
- Makul bir rakamsa neden vermediler ?
Vermeyenlere sormak gerek. Kamuoyu kimin gerçekçi istediğini iyi biliyor.
- Bugüne kadar uzlaşılamadığı çok oldu mu?
1985’ten bugüne kadar 37 toplantı oldu. 37 yılda 42 karar alındı. Oybirliğiyle alınan karar sayısı altı. 15 kişilik komisyonda, Çalışma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, TÜİK, her bölümden insan var. 15 kişinin dışında da 30’a yakın uzman bulunuyor. Bu kurul, adil bir kurul değil. 12 Eylül’den kalan kurullar. Anlaşmaya giriyorsun enflasyon olmuş yüzde 100, veriyor yüzde 15, yüzde 20. Adil bir kurul olsa beşerden 15 kişi olursun ama öyle değil. Biz hep azınlıktayız.
ENFLASYON ÇIKTIĞI SÜRECE BU ÜCRETİN HÜKMÜ KALMAZ
- Asgari ücretteki bu artış kaç ay gider?
Enflasyon da asgari ücret de olmasın. Zam vermesinler, bu enflasyon burada kalsın, asgari ücret de burada dursun. Enflasyon çıkmadığı sürece sorun yok. Sabit kalırsa asgari ücretliye refah payını verirsin, olur biter. Ama enflasyon çıktığı sürece bu ücretin hiçbir hükmü kalmaz.
- Asgari ücret en düşük ücret değil midir?
Asgari ücret başlangıç ücretidir.
- Ama artık geçim ücreti haline mi geldi?
Asgari ücretin bir tık üzerinde çalışan kalifiye elemanlar var. Araştırma yapıyoruz bire bir. Güvenlikçiyle, garsonla konuşuyoruz. “Burada 10 yıldır çalışıyorum, asgari ücretin 200 TL fazlasını alıyorum” diyor. Bu adil midir şimdi. Esas sorun kalifiye elemanlarda.
- Nasıl çözülecek?
Çözmemiz gerek. İşverenler var. Asgari ücreti neden bekliyorsunuz, elinizi tutan mı var. Versenize. Kazanan versin. Bakıyorum ihracatta dünya şampiyonuyuz. Bankalar, sanayi kazanıyor diye anlatıyorlar. Yani asgari ücretli yüzde 37 diyor Sayın bakan ama onun bir tık üstünde olanlarla birlikte asgari ücretli bu ülkenin yarısı. Bu ücret geçim değil yaşam ücreti olmalı. Bundan sıyrılmasının yolu örgütlenme, sendikalaşma.
- 3 bin 500 TL ile bir ayı geçirmeye çalışan emekliler var...
Şu anda 3 bin 500 TL alan da var 20 bin TL alan da. Emekli asgari ücretin iki katını alıyordu. Kamuda çalışanlar ortalama iki katını alıyorlardı. Şimdi o makas kapandı. Orta bir şey bulmak gerek. Emekli ikramiyesi 1000 TL idi bir koyun alınırdı, şimdi anca iki bacağını alırsın.
- Taşeron çözülecek sözü verildi ama hâlâ tutulmadı...
Bunu kökten çözmek gerek. Devlet taşeron çalıştırmamalı. Aynı taşeron Sağlık Bakanlığında, Enerji Bakanlığı’nda, Ulaştırma Bakanlığında var. Gündeme bir daha gelmemek üzere çözülmeli. Taşerona çakıl taşı vermiyorlar, para veriyorlar. Taşeronun maliyeti ne kadarsa yüzde 10 altını bize verin biz imzalayalım, sözleşme yapalım, o işçiler kadroya geçsin.
20 YILDA 200 BİN İŞÇİNİN GREVİ YASAKLANDI
- Sözleşmelerde güncelleme gerekmiyor mu?
Herkesin bir sözleşmesi var. Türk İş buradaki talebini enflasyona göre hükümetin önüne koyar.
- Grev olasılığı çıkar mı?
Sözleşme imzalanırsa greve gerek yok. Son 20 yılda 200 bin işçinin grevi yasaklandı. Camın, lastiğin, metalin milli güvenlikle ne alakası var. Grev ertelemelerinden vazgeçilmesi gerek. Grev son çaredir. Greve çıkıyorsun ama erteliyorlar.
- Vergi dilimleri de çok büyük bir sorun ve neden çare bulunmuyor?
Vergi dilim tavanı 2000 yılında Asgari ücretin 22 katıydı. Şu an 5 katı. 2002’deki rakama göre baksan 212 bin TL olması lazım. Şimdi 35 bin TL, “70 bin TL”ye çıkaracağız’ diyorlar. Bu vergi dilimlerine aralık ayının sonunda giriyorduk. Şimdi nisan, mayısta vergi dilimine giriyoruz. Esas sorunlardan biri de bu. Vergiyi çözmek gerek. 17 milyon vergi dilimine takılıyor. Yılda 12 maaşın birini vergiye veriyor. Vergiyle ilgili cumhurbaşkanına, Meclis’e yazı yazdık. Tüm Türkiye’ye de anlatacağız.
ERGÜN ATALAY KİMDİR?
1954’te Adapazarı’nda doğdu. 1972’de TCDD Çıraklık Okulu’ndan mezun oldu. Aynı yıl Adapazarı Vagon Fabrikası’nda işbaşı yaptı. 1992’de Demiryol-İş Sendikası Adapazarı Şube Başkanlığına seçildi. 1999’da genel başkan oldu. 2002’de TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu’nda Genel Eğitim Sekreterliği görevine getirildi. 19, 20 ve 21. Olağan Genel Kurullarda genel mali sekreterlik görevine seçildi. 2013’ten beri TÜRK İŞ’te genel başkanlık görevini yürütüyor.
Editor : Şerif SENCER