
Uzun ÖZETÄ°| yıllar, hatta yüzyıllar önce teknolojinin henüz geliÅŸmediÄŸi zamanlarda insanlar bir ÅŸekilde yaÅŸamlarını sürdürmeye devam ediyordu. Ancak günümüzde hayatımızı sürdürebilmemiz için teknolojiye muhtacız. Bu sebeple de teknolojinin olmadığı zamanlardaki gibi hayatımıza devam etmemiz çok da mümkün deÄŸil.Â
Bugünkü içeriÄŸimizde teknolojinin bir anda yok olduÄŸu, kimsenin cep telefonu, televizyon, bilgisayar ne demek bilmediÄŸi kurgusal bir dünyada yola çıkacağız. Belki de bu sayede teknolojiye ne kadar baÄŸlı olduÄŸumuzu, elimizdeki gücün ne kadar büyük olduÄŸunu da bir kez daha anlayabiliriz. Tüm teknolojinin ve bu teknolojilerle yapılan her ÅŸeyin yok olduÄŸunu düşünün. Öyle ki bu olaydan önce telefon üreticisi olanlar telefonun ne olduÄŸunu bile bilmiyor. Yani yenilerini yapmak çok da mümkün görünmüyor. En azından ÅŸimdilik...Â
Biraz sonra okuyacağınız içerik, hikayeleÅŸtirilerek anlatılmış varsayımsal bir dünyada geçmektedir. İçerikteki tüm görseller için ise yapay zeka programları Midjourney ve Dall-E kullanılmıştır.Â
Teknoloji? Teknoloji neydi?
Tüm dünya aynı anda uyuyordu ve herkes sokakta, üstlerinde kıyafet bile yokken uyanmıştı. Peki herkes uyurken ne oldu? Teknoloji, üretilmesine yardımcı olduÄŸu tüm her ÅŸeyle birlikte gitmiÅŸti. Buna yaÅŸadığımız evler, giydiÄŸimiz kıyafetler de dahildi. Bir süre herkes üzerine giyecek bir ÅŸeyler aradı. Sıcak bölgelerde yaÅŸayanlar için kıyafetlerinin olmaması pek problem deÄŸildi. Ancak kutuplara yakın yaÅŸayanların büyük çoÄŸunluÄŸu ilk saatlerin ardından donmaya baÅŸladı. Ä°lk günün sonuna gelmeden kutup bölgelerinde yaÅŸayan çoÄŸu insan hayatını kaybetmiÅŸti.Â
Birinden haber almanın hiçbir yolu yoktu. Ne bir otobüs ne uçak ne de bir telefon ortalarda yoktu ve kimse bu kelimelerin anlamını bile bilmiyordu. YaÅŸadığı ÅŸoku atlatan kiÅŸiler kaosun ortasında çözüm aramaya baÅŸladı.Â
Bazıları sevdiklerine ulaşmak için yola çıkmaya karar verdi, yürümeye başladı. Diğerleri ise telaşla sığınak, kıyafet ve yiyecek arıyordu. Bazıları mağaralara girdi, bazıları kendine bir barınak inşa etmek için çalışmalara başladı. Büyük şehirlerde orman ya da herhangi bir ağaç yoktu. Çünkü hatırlamıyor olsalar da insanlık hepsini yıkmış, yerine binalar yapmıştı. Şimdi o binalar da gitmişti.
Her şey çok zordu. Bir barınak yapmak için elleriyle toprağı kazanlar sürekli olarak yaralanıyordu. Çünkü elleri böyle zor işlere alışık değildi. Sonunda içlerinden birkaçı barınak inşa etmeyi başardı.
İlk gün bitmişti ve dünya nüfusu azalmaya devam ediyordu.
YoÄŸun bakımda kalan, makinalara baÄŸlı yaÅŸayan birçok insan ilk günün ardından hayatını kaybetti. Düzenli ilaç kullanan hastalar bir süre ilaç ve alternatif tedavi yöntemleri aradı ancak durum git gide kötüleÅŸiyordu. Ä°nsanlar hayatlarını kaybetmeye devam ediyordu...Â
SaÄŸlıklı insanlar için de durum pek parlak görünmüyordu. Organik meyve-sebzeler de tükenmeye baÅŸladı. Tarlaları sürmek tamamen insan gücüne kalmıştı. Mahsul gittikçe azalıyor, dünyaya tam bir kaos hakim olmaya baÅŸlıyordu. Nüfus ise 4 milyara kadar düştü. Â
Kalan bölgeler yaÄŸmalanıyor, insanlık gittikçe ilkelleÅŸiyordu.Â
Aç kalacağını kabullenen, bir ÅŸeyler yapması gerektiÄŸini düşünen insanlar taÅŸ ve aÄŸaç dallarıyla aletler yapmaya baÅŸladı. Bir taşı sivriltmek bile saatler sürüyordu. Ok ve yay yapabilselerdi iÅŸleri çok daha kolay olacaktı. Ama insanlığın büyük birçoÄŸu ip yapılabilecek malzeme bulamadı.Â
Çok kısa süre içinde de açlık ve susuzluk insanları öldürmeye başladı. İlkel kabileler dünyaya liderlik yapıyordu...
Temiz su ve yiyecek bulamayan insanlar, ikinci haftaya doğru hayatını kaybetmeye başladı. Kalanlar ise avlanmak için ilkel yöntemler denedi. Tüm şehir merkezlerinde hayvanlar dolaşıyordu çünkü onları tutan çitler, ahırlar ortadan kalkmıştı. Tabii ki yırtıcı hayvanlar da şehre inmişti. Bu yüzden avlanmak daha da zorlaşıyordu.
2-3 gün günde 1 tane balık veya küçük hayvan yakalayabilenler kendisini ÅŸanslı hissediyordu. Çünkü artık yiyebilecekleri tek ÅŸey hayvanlar ve ormanlarda bulabilecekleri bitkilerdi. Ormandaki ne olduÄŸunu bilmedikleri meyveleri-sebzeleri yiyen insanlar zehirlenmeye baÅŸladı. Ä°yileÅŸmeleri için yapabilecekleri hiçbir ÅŸey yoktu. Avlanamayanlar baÅŸka hayvanlar tarafından öldürülen hayvanları arıyordu. Ancak böyle bir ÅŸeye denk gelmek de oldukça zordu. Ekvatora yakın kesimler yaÅŸam alanı, su ve yiyecek bulmak konusunda en ÅŸanslı kesimlerdi.Â
Günler ilerledikçe kalabalık yerlerde yaşayan insanlar gittikçe daha da azaldı. Büyük şehirlerde yemek bulmak çok daha zordu ve insanlar teknolojiye daha fazla bağımlıydı. Bu sebeple de küçük bölgelerde yaşayan insanlar tüm dünyaya yol gösterir hale geldi. Çünkü onlar için değişen çok bir şey yoktu. Kabile hayatı geri dönmüştü.
Yiyecek bulabilen ve hayatını sürdürmeyi baÅŸaran 1 milyara yakın insan, artık çaÄŸ atlıyordu.Â
Avcılık için yaptıkları ilkel baltalar, mızraklar, sopalar onları bir yere kadar götürmüştü. Artık daha fazlasına ihtiyaç duyuyor, kendilerini geliÅŸtirmek istiyorlardı. Ancak yeryüzüne yakın kısımlarda demir, bakır, altın, gümüş gibi hammaddelerin bulunması neredeyse imkansızdı. Zira onlar bunu hatırlamıyor olsa da yeryüzüne yakın kaynakların hepsini sömürmüşlerdi. Daha derinlerde kalan hammaddeler için de ismini bile hatırlamadıkları, neye benzediÄŸini bilmedikleri iÅŸ makinalarına ihtiyaç vardı. Yani demir çağı, bir daha hiç gelmeyebilir. Ama onlar bunu henüz farkında deÄŸil...Â
Ä°ÅŸ bölümleri yapılarak her gün kabileler gibi ava çıkıyorlar, yemek hazırlıyorlar ve barınaklarını öncekinden daha soÄŸuk geçecek olan kışa hazırlıyorlardı. Zira bu kış, doÄŸal gazları veya klimaları olmayacaktı. TaÅŸ ve aÄŸaçlara çeÅŸitli ÅŸekiller veriyorlar, yeni aletler geliÅŸtiriyorlardı. Teknolojinin ilk adımı olarak görülen ‘tekerleÄŸin’ icadı ise tam 100 yıl sonra gerçekleÅŸti.Â
Bunca zaman içinde güzel ÅŸeyler de oluyordu. ÖrneÄŸin küresel ısınmanın etkileri azaldı.Â
Zararlı gazların, doğaya salınan kimyasalların azalmasıyla doğa kendini yenilemeye başlamıştı. Artık denizler daha berrak, hava daha temizdi. Bunun sonucu olarak da insanlar hiç görmediği hayvanlar görmeye başladı ve hiç koklamadıkları kadar temiz havayı içlerine çektiler.
Ancak 200 yıl sonra bile hala küçük bir çivi bile yapamıyorlardı.
İnsanlık ilkel şartlar altında gelişiyordu. Ancak devasa makineleri, küçük ev aletlerini bile yapmak için gerekli olan en önemli malzemelere hala erişemiyorlardı. Bir çivi bile yapamayan insanlık, alternatif yöntemler geliştirdi. Taşları, ağaçları sivriltip çivi gibi kullanmaya başladılar. Tabii ki bu malzemeler demir, çelik gibi sağlam olmuyordu. Bu sebeple de yerin altındaki hammaddelere ulaşmaları hiçbir zaman mümkün olmadı. Ve demir çağı bir daha hiç gelmedi...
Editor : Åžerif SENCER