Hemen ÖZETİ| her sohbette ve tartışmada karşı tarafın, size kendi görüşlerini kabul ettirmek için çeşitli tartışma yöntemlerine veya yanılgılara başvuruyor olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz?
Bu tartışma yöntemleri ve yanılgılar, günlük hayatınızda sandığınızdan da fazla sıklıkta kullanılıyor olabilirler. Sizler için bunlardan 10 tanesini derledik ve hepsini örnekleriyle açıkladık.
"Ad Hominem" ya da "Kişi Karalama Safsatası", tartışma esnasında kişinin şahsına saldırma taktiği.
Bu yanılgıya başvuranlar, konuşulan mesele hakkında görüş belirtmek yerine karşı tarafın kişiliğini hedef alırlar. Böylelikle karşı tarafı haksız çıkardıklarını zannederler.
Halbuki bu durum sadece, bu yanılgıya başvuran tarafın geçerli bir argümanının kalmadığına işaret.
"Sen alt tarafı bir kaldırım mühendisisin! Sen kim oluyorsun da otomobilimi nasıl tamir edeceğimi öğretebiliyorsun?""Bu argüman hakkında yorum yapmayacağım. Bana bunu diyen, bizim en büyük düşmanımız! İnanmayın!""Tu Quoque" ya da "Ama sen de..." yanılgısı, birisinin kendi hatasını sizin hatanızı işaret ederek meşrulaştırmaya çalışması tutarsızlığı.
Bu yanılgıya başvuranlar, bir tarafın yaptığı hatanın diğer tarafın hatasını meşrulaştırdığını savunurlar. Diğer bir deyişle karşı taraf, sizin yaptığınız hatayı bahane ederek aynı hatayı yapar ve asıl sorumlu olarak sizi suçlar.
Kişiye saldırı kategorisine girdiği için bu yanılgı da bir "ad hominem" de sayılabilir.
"Arif her gün herkesi döverken iyi de ben bir kere birisine vurunca suçlu mu oluyorum?""Sen beni aldattın, ben de seni aldattım. Burada yanlış olan ne var?""Kafka Tuzağı", suçlanan kişi kendini savununca suçlu muamelesi etme mantıksızlığı.
Bir kişi veya topluluk, suçlu olduğunuza çoktan kanaat getirmiş varsayalım.
Kendinizi savunup aksini kanıtlamak isterken, kendinizi savunuyor olmanız sizi suçlu durumuna düşürür. Çünkü kendinizi kanıtlamanızı suçun kanıtı olarak görürler. Kendinizi savunduktan sonra genellikle şöyle argümanlarla karşı karşıya kalırsınız:
"Hem tüm bu vazoları kırmışsın hem de "Ben yapmadım!" diyorsun! İnsanda biraz utanma olur!""Ne demek bilmiyorsun? Bu işte kesin bir parmağın var.""Yanlış İkilem", bir konuda sadece iki seçeneğinizin olduğu yanılgısı.
Üstteki videoda, George W. Bush'un birkaç kere söylediği "Ya bizimlesiniz ya da teröristlerle!" sözüne yer verilmiş.
İnsanlar, kimi meselelerde taraf tutmak istemezler. Bazen tek bir seçim yapıp diğerini feda edecek durumda da olmayabilirler. Bu sebeple yanlış ikilem, temelsizdir.
Bu yöntemi uygulayan taraf, karşı tarafı kontrol altına almak ya da kendi görüşlerini benimsetmek istiyor olabilir.
"Söyle bana! Hangi tarafı seçiyorsun! Bizi mi, onları mı?""Ya benimlesin ya da bana karşısın. Bunun arası yok!""Korkuluk Mantık Hatası" veya "Saman Adam Safsatası", birisinin bir argümanınızı alıp dediklerinizi çarpıtması ve sizi hedef göstermesi durumu.
Büyükçe bir kitlenin önünde uzun bir konuşma yaptınız diyelim. Her şeyi kelimesi kelimesine kitlenin beklediği şekilde ayarlamış, yanlış bir şey söylememiş, seyircinin sorularını bekliyorsunuz.
Kalabalıktan birisi çıkıyor ve alakasız çıkarımlar yaparak sözlerinizi çarpıtıyor. Siz kendinizi açıklamaya çalışırken kalabalık sinirleniyor ve sizi ayıplamaya başlıyor. Hedef gösteriliyorsunuz. Bir anda "korkuluk" veya "günah keçisi" oluyorsunuz!
"Toplumumuzu sürekli eleştiriyor fakat yabancılara gelince tüy kondurmuyor. Bu kişi bir vatan haini!""Sözlerini dikkatli analiz edin. Kullandığı ton çok düşmanca. "İstediğinizi diyebilirsiniz, karışmıyorum" da ne demek? Bizim görüşümüzün hiçbir değeri yok mu?""Uzlaşma Yanılgısı", normalde uzlaştırılamayacak iki tarafın uzlaştırılabileceğini zannetme yanılgısı.
Şunu kabul etmek gerekir ki hayat, bazen içinden çıkılmayacak durumları karşınıza çıkarabilir.
Tartışan iki kişi veya taraf, karşı tarafa herhangi bir taviz vermek istemiyor olabilir. Böyle durumlarda uzlaşma sağlamak mantıken mümkün değil.
"Bir fikrim var! Çok fena küs olduğunuzun farkındayım fakat neden gidip uzlaşmaya varmaya çalışmıyorsun? Belki işe yarar!""Barışın sağlanması için iki tarafın da bir taviz vermesi gerek. Bir tarafın haksız olması hiçbir şeyi değiştirmez.""Şaşırtıcı Soru", aşırı anlam yüklü ve karşı tarafın yanıt vermekten utanacağı bir soru sorma taktiği.
Bir soru sorduğunuzu düşünün. Fakat amacınız yanıt almak değil, karşınızdakini yaptığı şeylerden dolayı utandırmak. "Şaşırtıcı soru" sormak, işte tam bu kategoriye giriyor.
Sorunun sorulduğu kişi, genellikle suçlu hisseder ve sorunuza yanıt veremez ya da verebilecek mantıklı bir yanıt bulamadığı için sessiz kalır.
"Yaşananların hiçbirini unutmadım. Kasadan para çalmayı bıraktın mı?""Niye buradasın? Onu darp ettiğin gibi beni de mi darp edeceksin?""Cımbızlama Safsatası", birisinin sözlerinden sadece işinize gelecek kısımları seçme ve konuşmanın kalanını es geçme taktiği.
Bir bahçede kiraz topladığınızı düşünün. Kiraz toplarken amacınız tüm kirazları toplamak değil, sadece hoşunuza giden kirazları topluyor, "cımbızlıyorsunuz".
Şimdi aynı yöntemi bir tartışmada düşünün. Karşı taraf, sözlerinizden sadece kendini haklı gösterecek kısımları seçebilir ve kendini haklı çıkarmaya çalışabilir.
Bu yönteme İngilizcede ilk örneğimizde olduğu gibi "cherry picking", yani "kiraz toplamak" deniyor.
"Konuşmanızın bir kısmında kadınlardan söz ederken ses tonunuz eleştirel ve düşmancaydı. Neymiş, kadınlar da kusursuz değilmiş.""Bu sorunu hep birlikte çözeceğimizi söylemiştin. Ne yani, tek başına yetersiz mi kalıyorsun? Biz senin uşağın mıyız?""Yanlış Denklik", birbiriyle alakası olmayan iki durumun denkmiş gibi lanse edilmesi tutarsızlığı.
Konuyla hiçbir alakası olmayan bir görüşün sunulması ve o anki durumla alakasının olmaması, yanlış denkliktir.
Konudan aniden sapıldığına ve normalde yapılmayacak çıkarımlar yapıldığına şahit olursunuz. Karşı tarafa ne diyeceğinizi bilemezsiniz, içinizden "Ne alakası var?" diye haykırmak gelir.
"Bana saçmalamamamı söylüyorsun çünkü konuşuyor olmamı hazmedemiyorsun.""Demek öyle... Bu yüzden mi o gün oradaydın?""Tarihçi Yanılgısı", geçmişte yaşayan insanları günümüz şartlarına göre eleştirirseniz düşeceğiniz yanılgı.
Tahmin edebileceğiniz üzere, geçmiş ve günümüz arasında hem teknolojik hem de toplumsal açıdan bir uçurum var.
Bugün günümüzde tabu olan veya mümkün olmayan bir durum, yüzyıllar öncesinde normal bir durum ya da henüz çözümü olmayan bir sorun olabilir.
O zamanın geleneklerine, adetlerine, normlarına, siyasi durumuna ve toplumsal yapısına dair net bilgimiz yoksa, kesin bir çıkarım yapmak mantıksız.
"11. yüzyılda ticaret neden bu kadar durgunmuş? O kadar ticaret rotası ve fırsat varken ne kadar saçma!""O kadar kişi suçiçeğinden mi ölmüş? Ama suçiçeği ölümcül bir hastalık değil ki!"Bu yanılgılar ve tartışma yöntemleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Şimdiye kadar hangilerine rastladınız?
Kaynaklar: Kuzey Carolina Üniversitesi, Purdue Üniversitesi, Teksas ÜniversitesiEditor : Şerif SENCER