Okların ÖZETİ| ve yayların kullanımı günümüzde sadece spordan ibaret olsa da geçmiş dönemlerde önemli bir araçtı. Bunun yanı sıra filmlerde ve dizilerde de okların kullanıldığına sık sık rastlıyoruz.
Tüm bu okların birçoğunun ortak özelliği ise arka kısımlarında tüylerinin olması. Robin Hood, Yüzüklerin Efendisi’ndeki Legolas, Pixar’ın Cesur karakteri… Hepsinin oklarında tüyler veya tüy şekli vardı. Elbette o tüy orada süs olsun diye durmuyor, bir amacı var.
Önce okların tarihine bir göz atalım.
Mağara resimlerinden ve kazı çalışmalarında bulunan kalıntılardan yola çıkarak, yayın ve okun gelişiminin 70 bin yıl öncesine dayandığı tahmin ediliyor. Başta avcılık için kullanılan bu alet, zamanla bir savaş silahi hâline bile geldi.
Ancak üstünden ne kadar zaman geçerse geçsin, tasarımı neredeyse hep aynı basitlikte kaldı: Şaft (gövde), uç (temren), arkalık (gez) ve tüy (yelek). Haydi şimdi asıl konumuza, tüyün oklardaki önemine bakalım.
Okların arkasındaki tüy, sabit kalması için.
Yelek, kanatçık ya da “fletching” olarak adlandırılan bu tüyler; okun uçarken sabit kalmasını sağlıyor. Ok, havayı yararak ilerlerken hava akımının düzensizliği, sağa sola sallanmasına sebep oluyor. Tüyler ise sürtünmeyi artırarak hem oku yavaşlatıyor hem de sağa sola sallanmayı azaltıyor. Hatta bunların yanı sıra okun kendi etrafında dönmesine imkân tanıyor.
Yani eğer tüyler olmasaydı; ok, hedefine giderken düzgün bir yol izleyemezdi ve uçuş esnasında sapmalar yaşardı. Tüylerin dizilişi ve boyutu, okun havadaki performansını büyük ölçüde etkiliyor. Bu yüzden tasarım için elzem parçalardan.
Kaynaklar: Science ABC, Archery 360İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:
Editor : Şerif SENCER