Su ÖZETÄ°| ayak izi, mal ve hizmetlerin üretimi için kullanılan tatlı su miktarını ifade ediyor. Daha doÄŸrusu bu, insanların tükettikleri veya kirlettikleri tatlı su miktarının ölçümüdür diyebiliriz. ÖrneÄŸin pirinç yetiÅŸtirmek veya arabalara yakıt tahsis etmek gibi durumlarda kullanılan su miktarının ölçümü bize bu izin ne boyutlarda olduÄŸunu gösteriyor.Â
Ülkelerin tek tek ve hatta küresel çapta bile ne kadar su tükettikleri litre veya metreküp cinsinden ölçülebiliyor. Velhasıl üretimden tüketime kadar tüm tedarik zincirlerinin, ne kadar su kullandıklarını ve kirlettiklerini bu sayede öğrenebiliyorsunuz. Peki bu durumun hayatımıza etkisi nedir?
Aslında bu biraz da ''su israfının ve suyun bilinçsiz kullanımının'' boyutlarını anlatan bir mesele.
ÖrneÄŸin tüm dünyadaki ÅŸirketlerin faaliyetleri açısından su ayak izine baktığınızda bunun, üretimdeki ton başına, hektar başına, para birimi başına ölçümünü yapabiliyorsunuz. Özellikle ÅŸirket bazlı su ayak izi ölçümü yapmak çok önemli çünkü suyun nereden ve ne zaman alındığı bu sayede tespit edilebiliyor. Böylece su kaynaklarının kıt olduÄŸu bölgelerden su alınmışsa bunun için hemen harekete geçmek gerekiyor. Yani hemen o kaynaklardan su alımının kesilmesi için bilinçlendirme çalışmaları baÅŸlatmak lazım desek daha doÄŸru.Â
Bu noktada su ayak izi konusunda yapılan bilinçlendirme faaliyetlerinden ve bu kavramın ortaya çıkışından biraz bahsetmek gerekiyor. Su ayak izi, 2002 yılında Sağlık Girişimcileri Birliği'nin Unesco kolunda çalışan akademisyen Arjen Hoekstra tarafından ortaya atılan bir kavram. Ardından 2008 yılında birçok sektörden iş insanları bu meseleye ilgi gösterdiği için Hoekstra, ''Su Ayak İzi Ağı' adlı bir topluluk kuruyor.
Böylece bu ağ, su israfının ve suyun bilinçsiz kullanımının ne sonuçlara yol açacağı konusunda bilgiler vermeye başlıyor. Hatta suyu sürdürülebilir şekilde nasıl kullanabileceğimiz konusunda da farkındalık yaratmak istiyorlar. En basitinden bu, birey olarak bizlerin günlük yaşamda ne kadar suya ihtiyaç duyduğumuz ve aynı şekilde şirketlerin üretim faaliyetlerinde ne kadar suya ihtiyaç duyduğu konusunda bilgilendirme yapan bir oluşum. Bu sayede ederinden fazla kullanmayarak su kaynaklarımızı koruyabileceğimize inanıyorlar.
Çünkü artık insanlar bilinçlenmezse, karbon ayak izinin iklim deÄŸiÅŸikliÄŸini meydana getirdiÄŸi gibi, nüfus artış sorunu yaÅŸayan günümüz toplumları da su tedarik etmede sorun yaÅŸayabilir.Â
Hatta Arjen Hoekstra ve akademisyen Mesfin Mekonnen tarafından gerçekleştirilen çalışmaya göre her insan, yılda ortalama 1.385 metreküp su tüketiyor. Bir başka örnek olarak Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO), 10 dakikalık bir duş aldığımızda yaklaşık 200 litre su tükettiğimizi ifade ettiğini verebiliriz.
Mesela Birleşmiş Milletler'e göre, 2050 yılına kadar insan nüfusu 10 milyar kişiye yaklaşacağı için su kaynaklarını doğru kullanmamak, dünyada yaşayan tüm canlıların yaşamını tehlikeye atıyor. Yani gördüğünüz gibi kullanım oranı bu şekilde artmaya devam ederse gerçekten de tüketecek su bulmakta zorlanabiliriz.
Arjen Y. Hoekstra'ya göre su konusunda yaÅŸanan bu sorunların esas kaynağı, genelde küresel ekonominin iÅŸleyiÅŸidir. Çünkü birçok ülke, üretiminde suyun yoÄŸun oranda kullanıldığı malları ithal olarak alıyor. Bu durum, suyun akılcı kullanımı ve korunması için gereken yaptırımların eksik olduÄŸu ihracat bölgelerinde, su kaynaklarının tükenme tehlikesi altına girmelerine yol açıyor. Çünkü sürekli arz talep sisteminin iÅŸlediÄŸi kapitalist bir piyasa ve ihracat bölgelerinde harcanması gereken bir kaynak sirkülasyonu söz konusu.Â
Şimdi bir de bu su ayak izinin türlerine bakalım.
Â
YeÅŸil, mavi ve gri olmak üzere üç çeÅŸidi vardır. Bunlar, suyun nereden geldiÄŸini bizlere gösterir. Mesela yeÅŸil su ayak izi; toprağın köklerinde depolanan, buharlaÅŸan veya yaÄŸmur ve kar gibi sebeplerle orada biriken sudur. Bu özellikle tarımda, bahçecilikte ve orman ürünlerinde kullanılır. Mavi; yüzey veya yer altı su kaynaklarından elde edilen, buharlaÅŸtırılan ve bir ürüne veya denize dökülen sudur. Sulu tarım, sanayi ve evsel su kullanımında bu ayak izine rastlanabilir.Â
Gri ayak izi; kirliliği azaltmak ve suyun kalitesini artırmak amaçlı kullanılan su miktarını ifade eder. Aslında bu kirliliği azaltma odaklı olsa da kirletilen su miktarını bize gösterir. Mesela yer altındaki boru hatlarıyla bir tatlı su kaynağına, yağış sonrası biriken suların boşaltılmasını buna örnek verebiliriz.
Şimdi farklı örneklerle konuyu ele almaya devam edelim. Mesela BM Gıda ve Tarım Örgütü'nün verilerine göre gıdaların su ayak izi, küresel çaptaki su kullanımının %70'ini oluşturuyor. Misal bir kilogram sığır eti üretimi için yaklaşık 15 bin litre su gerekiyor. Bu suyun, %93'ü yeşil, %4'ü mavi, %3'ü gri su ayak izi kapsamına giriyor. Çünkü etin üretimi konusuna baktığımızda nasıl üretildiği, büyükbaş hayvanın beslenme tarzının nasıl olduğu ve tüm bunların nerede faaliyete girdiği (menşei) gibi faktörler önem kazanıyor. Bu da su ayak izinin oranı konusunda belirleyici diyebiliriz.
Yine BM Gıda ve Tarım Örgütü'ne göre, bir litre süt üretmek için 1.000 litre su gerekiyor. Düşünün sadece bir litre sütten bahsediyoruz. Keza Hollanda'da üretilen 150 gramlık bir soya burgerinin su ayak izi de yaklaşık 160 litre falan oluyor. Aynı ülkede kırmızı etten burger yapmak istendi diyelim, o zaman da bu ortalama 1.000 litre suya mal oluyor. Örneğin pirinçte 1.700 litre, peynirde 2.500 litre, bir fincan kahvede de 840 litre su ayak izi bulunuyor. Siz bu bahsettiklerimiz haricinde farklı gıdaların su ayak izine bakmak isterseniz, buradan detayları inceleyebilirsiniz.
Su ayak izinin dünyadaki ve Türkiye'deki durumu:
Su Ayak Ä°zi Ağı'nın yaptığı araÅŸtırmanın verilerine göre, kiÅŸi başına günde 10.000 litre ile MoÄŸolistan, 9.600 ile Nijerya, 9.500 ile Bolivya; 8.600 ile BirleÅŸik Arap Emirlikleri ve 7.800 ile Amerika BirleÅŸik Devletleri en fazla su ayak izine sahip olan ülkelerdir. Çin'in yıl bazındaki su ayak izi, kiÅŸi başına yaklaşık 1.070 metreküptür. Keza Japonya'da yıllık, 1.380 metreküp su ayak izi görüldüğünü söyleyebiliriz. Â
1996-2005 döneminde insanlığın küresel su ayak izi yılda, 9.087 milyar metreküp olarak kayda geçti. Bunların %74'ü yeÅŸil, %11'ü mavi, %15'i gri su ayak iziydi. Tarımsal üretim ise %92 oranında su ayak izine sahip olması bakımından, bu konuda oldukça büyük bir yer kaplıyor. Ayrıca su kıtlığı her yıl, en az bir ay boyunca 2.7 milyardan fazla insanı da etkiliyor.Â
Doğal Hayatı Koruma Vafkı'nın 2014 tarihli raporuna göre, Türkiye'nin coğrafi açıdan %36''lık bir bölümünde tarım faaliyeti yapılıyor. Bu açıdan su ayak izi oranlarına baktığımızda; %89'luk dilimde tarım, %7'lik oranda evsel su kullanımı, %4'lük kapsamda da endüstriyel üretim karşımıza çıkıyor. Türkiye’de tüketim kaynaklı meydana gelen su ayak izi ise yaklaşık olarak 140.2 milyar metreküp bölü yıl olarak hesaplanıyor. Böylece bunun %66’sının yeşil, %17’sinin mavi ve %17’sinin de gri ayak izinden oluştuğu görülüyor.
Herkesin aklında tek bir soru: Peki daha bilinçli olmak için su ayak izini nasıl hesaplayabiliriz?Â
Diyelim bir ülkenin su ayak izini ölçmek istiyorsunuz. O zaman karşınıza toplam tüketim hacmi, tüketim alışkanlıkları, iklim ve tarımsal faaliyetler gibi dört faktör çıkar. Mesela toplam tüketim hacmine baktığınızda bir ülkenin, gayri safi yurtiçi hasılası ne kadar büyükse su ayak izinin de o kadar büyüdüğünü görürsünüz. Keza tüketim alışkanlıklarını ele aldığınızda su ile üretilen ürünler, ne kadar fazla tüketilirlerse üretimleri de o kadar artacağı için su ayak izi oranı yükselir.
Sıcaklık seviyesi yüksek ülkelerden örnek vermek gerekirse, o ülkelerin diğer ülkelere göre daha fazla suya ihtiyaçları olduğunu söyleyebiliriz. Böylece yine bu ayak izi oranı yükselir. Coğrafi verimsizlikleri nedeniyle tarımda performansı düşük olan ülkeler (Tayland, Mali gibi ülkeler) de daha yüksek su ayak izine sahiptir. Bireysel olarak su ayak izinizi hesaplamak isterseniz, buradan hesaplayabilirsiniz. Peki aranızda bu konuyla ilgili daha önceden bilgi sahibi olan var mıydı? Düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz.
Kaynaklar: Iber Drola, Water Foot Print, WWFGörsel Kaynakları: Spinlife, Centrifuge and Separator Technologies, Eating Well, The Third Pole
Editor : Åžerif SENCER