Neredeyse ÖZETİ| herkesin bir Facebook, Instagram veya Twitter hesabı var. Genelde bu platformlarda gündem olan toplumsal olaylar, çoğu kullanıcı tarafından konuşulmaya başlanıyor. Peki daha önce hiç şunu düşündünüz mü? Yahu evet bir şeyler gündem oluyor ve bizler sürekli bu konular üzerine düşünüp yazıyoruz ama bunlar hakkında görüş bildirmemizi kimler istiyor? Veyahut neden her gündem konusu hakkında diğer insanlarla 'benzer bir şekilde' konuşmak zorunda hissediyoruz?
Aslında sebebi açık: Sosyal medyada belirli bir algı oluÅŸturmak amacıyla gündemleri belirleyenler, elbette dijital aÄŸlardaki yönetimi ellerinde tutan ÅŸirketler veya güç ve servet sahibi kiÅŸiler. Bunlar bizim gözümüzle görmediÄŸimiz, iÅŸin arka planındaki gizli iktidarlar... Ä°ÅŸte burada önemli bir meseleden bahsetmemiz gerekiyor. Ortaya atılan konuyla ilgili konuÅŸulması istenmeyen ÅŸeyler hakkında konuÅŸan kiÅŸilere ne oluyor?Â
Akademisyen Elisabeth Noelle-Neumann'ın 'Suskunluk Sarmalı' adlı teorisine göre, baskın olan görüş, kendisine uygun olmayan azınlıktaki görüşleri sessize alıyor.Â
Elisabeth Noelle-Neumann .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Sizi çok fazla sıkmadan kısaca teoriyi anlatalım ve bunun sosyal medyayla nasıl iliÅŸkili olabileceÄŸini örnekler üzerinden tartışalım. Neumann'a göre toplumda kabul gören fikirlere sahip olan kiÅŸiler, kendilerini daha güvenli ve rahat biçimde ifade edebiliyor. Ancak genelden farklı düşünenlerin, öz güvenleri daha düşük oluyor ve bu insanlar toplumdan dışlanma korkusu yaÅŸayabiliyor.Â
Velhasıl çoğunluk, kendini her koşulda rahat ifade edebilme imkanına sahipken; azınlık, düşüncelerini bastırmak durumunda kalabiliyor. Herkesin düşündüğünden daha farklı fikirleri olan insanlar, sessiz kaldıkça artık bir daha hiç konuşamayabiliyorlar.
Neden mi? Çünkü insanların olumsuz tepkileriyle mücadele etmek istemiyorlar ve kendilerini susturuyorlar. Bu durum sürekli tekrarlandığı için bir döngü, yani bir sarmal haline gelebiliyor.Â
Bir de şu var, mesela hepimiz çocukluktan itibaren çevremizi gözlemleyerek doğruyu/yanlışı, iyiyi/kötüyü öğrenmişizdir. Tabii ki bu yargılar, bizim kendi büyüdüğümüz çevrenin algısına göre şekillenmiştir.
Ä°ÅŸte Suskunluk Sarmalı Teorisi'ne göre insanlar, o dönem hangi fikir genel olarak kabul görüyorsa o düşünceyi benimsemeye baÅŸlıyor. Yani fikirlerin, bir popüler olup bir de düştüğü olur ya hani aynı o hesap. Hatta bunu, Twitter'daki ÅŸu ''TT olma'' muhabbetinden bilirsiniz.Â
İşte bir dönem yükselen düşünceler, kişinin kendi düşüncelerine uygunsa o zaman o, konuşup kendisini özgürce anlatabiliyor. Ancak kişinin düşünceleri, ana akımda rağbet görmüyorsa o zaman o birey, mecburen sessizleşmek zorundaymış gibi hissedebiliyor.
Zaten Twitter'da tartışma ortamlarına veya Instagram'da gönderi altı yorumlarına denk geldiyseniz, insanların, duymak istediklerinden daha farklı ÅŸeyler yazanlara, hemen sözel saldırı giriÅŸiminde bulunduklarını görebilirsiniz.Â
Sosyal medya platformları biraz da kim tarafından yönetiliyorsa orada o kişinin politikaları geçerli oluyor. Parayı veren düdüğü çalar hesabı.
Mesela yakın zamanda Elon Musk'ın satın aldığı Twitter örneğini verelim. Kendisi Twitter'ı ilk devraldığı zaman, ifade özgürlüğüne önem vereceğini dile getirmişti. Fakat başa geçer geçmez, çok sayıda çalışanı işten çıkardı.
Editor : Åžerif SENCER