Pandemi ÖZETİ| süresince uygulanan yasaklar nedeniyle mağdur olan ve tükenme noktasına gelen müzisyenler halen bin bir zorlukla boğuşarak hayatta kalma mücadelesi veriyor. Yaşadıkları geçim sıkıntısı ve ekonomik kriz bir yana, uygulanan müzik yasakları ve peşi sıra kapanan eğlence mekânlarının yarattığı boşluk, yıllarını sanata vermiş müzisyenleri bir bir hayattan koparıyor. Ev kirasını ödeyebilmek için enstrümanlarını satan, hatta son dönemdeki intiharlar ile gündeme gelen sanatçıların sayısı gün geçtikçe artarken İzmir’de Turizm, Eğlence, Hizmet İşçileri Sendikası (TEHİS) çatısı altında örgütlenen müzisyenler krizden çıkış yolu arıyor.
Müzik saatlerinin değil müziğin ve sanatın kendisinin yasaklanmaya çalışıldığını aktaran TEHİS İzmir temsilcisi müzik emekçisi Okan Kılınç, Türkiye’nin sanatın yok sayıldığı şeriatçı bir düzene evrildiğini ifade etti. Sanata ve sanatçıya bakış açısı değişmediği müddetçe yaşanan krizin aşılamayacağını vurgulayan Kılınç, “Günde yüz lira için çalışan arkadaşlarımız var. Sektörü ve yılların emeğini bırakan müzisyen arkadaşlarımız bugün ya işsiz ya da artık fabrikalarda çalışıyor veya moto kuryelik yapıyor” diyerek yaşadıkları sıkıntıları özetledi.
Müzisyenler günümüz ekonomik koşullarında nasıl ayakta kalıyor, nasıl geçimlerini sağlıyor?
Ekonomik zorluklar nedeniyle müzisyenler, sanatçılar artık kendi işlerini yapamıyor. Sahne alamadığı için fabrikalarda çalışan, moto kuryelik yaparak geçimini sağlamaya çalışan onlarca arkadaşımız var. Sendika olarak müzisyenlerin çalıştıkları eğlence yerlerinde alacakları asgari ücret tarifesi belirleyelim dedik. Ama işyeri sahipleri gece sahne alan bir arkadaşımıza düşük ücret dayatıyor. Nasıl olsa pandemide işsizdiniz, sizin bu paraya ihtiyacınız var diyebiliyor. Bunun haricinde yine işsizlik olgusunu kullanarak düşük ücretler ile öğrenci arkadaşlarımızı çalıştırıyorlar. Bugün birçok arkadaşımız sadece yemek ve yol parasına çalışıyor. Sigorta diye bir kavram zaten yok. İzmir’de bir müzisyen sahneye çıktığında ortalama 300 lira para alıyor. Ve bu arkadaşlarımız her gün çalışmıyor. Müzisyenler günübirlik yaşıyor. Geceden aldığımız para ertesi gün işe gelene kadar zaten bitiyor. Birçoğumuz 8500 lira olan asgari ücretin altında para kazanıyor. Üstelik asgari ücretli sigortalı olurken biz de öyle bir imkân yok. Bizler gece işçileriyiz, uyuduğumuz için gündüzümüz de yok. Ek işte çalışan birçok arkadaşımız var. Günümüz şartlarında hem sanatımızla uğraşıp hem kira ve faturalarımızı ödemek zor.
Sizin için oldukça zor geçen salgın dönemi sonrasında nasıl bir tablo ile karşı karşıyasınız?
Ben pandemide ev kiramı ödeyemedim ve tüm enstrümanlarımı satmak zorunda kaldım. Benim gibi birçok arkadaşım oldu. Birçok arkadaşımızın kapısına ev sahipleri dayandı. Faturalarını ödeyemediği için elektriği kesilen arkadaşlarımız oldu. Sokakta kalanlar oldu. Müzik ile geçinemeyip başka işlere girenler ve sektörden kopanlar oldu. İntihar eden, kaybettiğimiz onca arkadaşımız vardı. Onca emeğimiz 2-3 yıl içerisinde bitti, tükendik. Karşı karşıya kaldığımız psikolojik çöküntü onca yıllık emeğimizi bir çırpıda geride bırakmamıza ve intihara sürüklenmemize yol açıyor.
Zorluğa karşın müzisyenliğe devam etme sebebiniz, motivasyonunuz nedir?
Biz aşkla, şevkle bu işi yapıyoruz, müzik sevdamızın peşinde koşuyoruz ama evde tenceremiz boş, yeri geliyor aç kalıyoruz. İnsanlar bize ne güzel eğleniyor, müzik yapıyor, üzerine de para alıyor gözüyle bakıyor. Sen müzisyensin, iyi para kazanıyorsun diyorlar. Halbuki bizi dinlemeye gelen iki arkadaşın oturdukları masada yediklerine içtiklerine ödedikleri hesap bizim aldığımız ve çok dedikleri o ücretlerden çok daha fazla. Müzik bir sanat, her birimizde yılların emeği, fedakârlıklar var. Eğer bu olmasaydı zaten vazgeçmiştik. En çok da intihar eden ve geçim sıkıntıları nedeniyle yaşamına son veren dostlarımız için bugün bu mücadelenin içerisindeyiz. Onların yıllarca verdiği savaş için, çektiğimiz zorluklara rağmen yolumuza devam ediyoruz.
TEHİS neler yapıyor, çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Biz genel bir asgari ücret tarifesi belirlemeye çalışıyoruz. Sektörde çalışan her bir müzisyen için sahne başına, yani gecede en az çaldığı enstrümana göre 750 lira ile 1000 lira arasında ücret almalı diyoruz. Toplu sözleşme kavramını ve güvenceli çalışmayı işletmelere getirmek için mücadele ediyoruz. Önümüzdeki süreçte örgütlenip, birlikte hareket ederek önemli kazanımlar elde edeceğiz. İzmir’de sendikayla birlikte hareket edecek bir müzisyenler derneği de kurulma aşamasında. Sektörümüzde sigortalı ve düzenli işlerde çalışmadığımız için kaç kişi olduğumuzu da bilmiyoruz. Ama İzmir’de tahmini olarak 250-500 kişi arasında bir müzisyen bir topluluğuyuz.
Müzik yasakları sizi nasıl etkiledi, buna karşı mücadeleniz sürüyor mu?
Sabrımızın tükendiği bir dönemdeyiz. Sokakta olup sesimizi duyuracağız ve çeşitli eylemler düzenleyeceğiz. Sistem artık müziği, eğlence kavramını komple kaldırmanın peşinde. Alsancak İzmir’in en önemli merkezi ve eğlence sektörünün kalbi olmasına karşın neredeyse eğlence mekânı kalmadı. Yılların ünlü barları, kafeteryaları sisteme direniyor ama başaramıyor, kepenk indiriyor. İnsanlar dışarı çıkıp eğlenebilecek imkâna sahip değil, işletme sahipleri müşteri gelmiyor diye kapısına kilit vuruyor, müzisyenler çalacak yer bulamadığı için işsiz kalıyor. Müzik yasakları da bizi bitirme noktasına getirdi. İstek şarkısı çalmadı diye katledilen arkadaşlarımız var. Müzisyen köle değil, sanatçıdır. Bu sanata bakış açısından bir an önce vazgeçmek zorundayız. Baskıcı ortam bizi de tüketti. Şeriatçı bir sisteme doğru evriliyoruz. Bu yasaklar hep bunun işareti. Yakında belki de komple müziği kapatın diyecekler.
Editor : Şerif SENCER