Özellikle ÖZETİ| son zamanlarda sık sık ortada dolaşan "başıboş köpek sorunu" adı altında köpeklerin barınaklara gönderilmesi, uyutulması veya ormana atılması öneriliyor. Hayvanseverlerin şiddetle karşı çıktığı bu durumla beraber barınakların 'ölüm kampı' olduğu da iddia ediliyor.
Birçok barınaktaki hayvan ise adeta çok zor şartlar altında hayat mücadelesi veriyor. Açlıktan birbirlerini canlı canlı yiyen hayvanlar mı dersiniz, nüfusları arttığı için işkenceye maruz kalarak öldürülenler mi, soğuk betonun üzerinde uyurken donarak can verenler mi...
Peki sokaklarda artan hayvan nüfusunu hayvanlara zarar vermeden nasıl önleyebiliriz?
Bu sorunun cevabı hayvanları toplatmak ve barınaklara götürmek değil. Ancak şehir içindeki hayvanların bakımı, aşılanması, kısırlaştırılması, beslenmesi sistematik bir şekilde yapılırsa bu sorunun önüne geçebiliriz.
Burada sorumluluk alması gereken otoritelerin yanında gönüllülerin iş birliği ve yol göstermesi de oldukça önemli. Kısacası, sokak hayvanları ile barışçıl bir ortam içinde yaşamak mümkün. Peki nasıl?
Düzenli kısırlaştırma yapılmalı.
Hayvanlar kısırlaştırılmadıkları takdirde çiftleşmek istediği zamanlarda agresif bir ruh haline bürünebilirler. Kısırlaştırıldıklarında daha uysal oldukları bir gerçektir. Evinizde hayvan besliyorsanız bunu rahat bir şekilde gözlemleyebilirsiniz.
Bir dişi ve erkek hayvanın çiftleşmesi, bir yılda katlanarak yüzlerce hayvanın daha üremesine sebep olur. Bu yüzden öncelikli olarak atılması gereken ilk adım belediyelerin cerrahi prensiplere uyarak kısırlaştırma yapmasıdır. Bağlı olduğunuz belediyeye göre siz de randevu alarak sokak hayvanlarını kısırlaştırmasını sağlayabilirsiniz. Düzenli kısırlaştırma yapıldığı durumda birkaç sene içinde sokak hayvanlarının sayısının yarıya ineceği öngörülüyor.
Hayvan üretimi ve satışı durdurulmalı.
Sokaklardaki hayvanların sayısı bu kadar fazlayken cins hayvanlara talep göstererek onların daha fazla üretilmesini sağlayıp, dışarıda sıcak bir yuva bekleyen dostlarımıza bu imkânı yaratmamak köpek nüfusunu bir hayli arttırıyor.
Özellikle satın alınan hayvanların daha sonra sokağa terk edilme oranları çok yüksek. Barınak ziyaretleri yaptığınızda orada terk edilmiş birçok cins hayvanla karşılaşmanız mümkün. Evinizi bir hayvanla paylaşmak istediğinizde önceliğinizi sokaklara ve barınaklara vermek bu durumda çok önemli.
Örneğin yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz Bessie terk edilmiş bir golden. İzmir Büyükşehir Belediyesi Sokak Hayvanları Sosyal Yaşam Kampüsü'nde ona yeniden yuva açacak birini bekliyor.
Çocuklara ve yetişkinlere hayvanlara nasıl yaklaşacağıyla ilgili eğitimler verilmeli.
Hayvanlar tarafından karşı karşıya kalınan yaralanmaların birçoğunun çocukların başına gelmesinin nedenleri var. Çocuklar hareketlerini yetişkinlerin öğretmesiyle veya yetişkinleri taklit ederek öğrenirler. Eğer bir çocuğa hayvanlara nasıl yaklaşması gerektiği öğretilmediyse bilinçsiz hareketler yaparak kendini tehlikeye atabilir.
Hiçbir hayvanın veya hayvan ırkının size doğuştan gelen bir nefreti ya da saldırganlığı yoktur. Çevresinden gelen tepkilere göre karşılık verir, örneğin daha önce insanlar tarafından şiddet görmüş veya korkutulmuş bir köpeğin insanlara tepki göstermesi olağandır.
Bir köpeğe yaklaşmadan önce kendini koklatarak seni tanımasına izin vermek, yemek yediği esnada tedirgin olabileceği hareketler yapmamak, onu korkutacak eylemlerden kaçınmak gibi temel öğretilerin detaylandırarak eğitim hâline getirilmesi gerekir.
Editor : Şerif SENCER