Sarıgül, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, 24 Haziran'ın, Lozan Antlaşması'nın 100. yılı olduğunu anımsattı.
Lozan Antlaşması olmasaydı Cumhuriyet'in de olmayacağını belirten Sarıgül, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmamıza imkan veren antlaşmanın adı Lozan Antlaşması'dır. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti'nin nüfus cüzdanı, tapu belgesi Lozan Antlaşması'dır." ifadesini kullandı.
Mustafa Sarıgül, az da olsa Cumhuriyet'i ve Lozan'ı içine sindiremeyenlerin bulunduğunu ve bundan büyük üzüntü duyduğunu dile getirdi. Lozan Antlaşması'yla Kurtuluş Savaşı'nın kazanıldığının bütün dünyaya ilan edildiğini vurgulayan Sarıgül, "Cephede kazandığımız büyük mücadeleyi, masa başında da korumuş olduk." değerlendirmesinde bulundu.
Sarıgül, bu zafere imza atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü başta olmak üzere, tüm Milli Mücadele kahramanlarını saygıyla andığını belirtti.
Çiftçilerin sorunlarına değinen, ürettiği buğday ve arpayı koyacak depo bulmada çok büyük zorluklar yaşadıklarını aktaran Sarıgül, "Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), çiftçinin elindeki ürünü almakta zorlanıyor ve üç beş ay sonrasına gün veriyor. Ürününü bırakacak yer bulamayan çiftçimiz, buğdayını tonu yaklaşık 5 bin liradan tüccarlara satmak zorunda kalıyor. Bu da çiftçilerimizi güç durumda bırakıyor." diye konuştu.
Mustafa Sarıgül, bir gazetecinin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıda yaşanan tartışmalara ilişkin sorusuna, "CHP'de değişim çağrılarına cevap veriliyor. Türkiye Değişim Partisi olarak biz de CHP ile birleştik. Bu da değişim için en önemli göstergedir. Her CHP'linin yapması gereken şey içe değil dışa dönük mücadeledir. Bizim görevimiz, 'CHP'ye bir oy nasıl kazandırabilirim?' hesabını yapmaktır. Gerçekler, genel merkezlerde değil, halkın arasındadır. Biz, halkın arasında olmaya devam edeceğiz." yanıtını verdi.
Sarıgül, "Parti genel başkanı ile belediye başkanının bu kadar sert tartışmaya girmesi doğru mu?" sorusunu ise şöyle cevapladı:
"Bu tartışmaları, tamamen kişisel koltuk ve bireysel bir mücadele olarak görüyorum. Toplumsal ve ülkemizin yararına bir mücadele olarak görmüyorum. Bu tartışmayı ortaya çıkaranlar, kısa zamanda çıkan kaostan 'acaba ben faydalanır mıyım?' diyenlerdir. Bu nedenle siyaset bireysel değil, toplumsal mücadele yeri olmalıdır. Siyasette kısa vadede başarı elde etmek isteyenler, kesinlikle hayatları boyunca muvaffak olamazlar. Uzun vadeli mücadele edenler, dik duranlar, omurgalı olanlar başarılı olurlar. Gücünü bulunduğu koltuktan alanlar değil, gücünü önce Allah'tan, sonra kendi kişiliği ve yurttaşların desteğini alıp istikrarlı gidenler muvaffak olur."
Editor : Åžerif SENCER