CHP ÖZETİ| Grup Başkanvekili Özgür Özel, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun müşaviri Emin Şen aracılığıyla “Ebabiller” isimli 8 bin kişilik trol ordusu yönettiğini açıklarken Şen’in Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın resmi hesaplarını da kontrol ettiğini belirtti. Özel, bu trol hesaplar aracılığıyla siyasi kumpaslar kurulduğunun, muhalif isimlere iftira atıldığının da altını çizdi. Bu iddiaların ardından hukuki boyutunun ve yaratacağı etkinin de ne olacağı kamuoyunda tartışılmaya başlandı.
Anayasa Hukuku Profesörü Süheyl Batum, “Trol ordusu kurmak ve yönetmek anayasal suçtur” değerlendirmesini yaptı. Devletin partiden farklı olduğunu söyleyen Batum, “Demokratik bir devlette farklı partiler iktidar olabilir. Ancak eğer devlet partinin emrinde propaganda yapmak için devlet memurlarından veya devletten sağlanan parayla trol ordusu oluşturuyorsa, bu doğrudan doğruya demokratik devletin ortadan kalkması demektir. Bu bir Anayasa suçudur” dedi.
(Süheyl Batum)Batum şu ifadeleri kullandı: “Devlet eğer kurumları ya da bir şekilde memurları bir partinin hizmetine aldığı takdirde, o demokratik devletin niteliği değişmiş demektir. Hele hele iletişim özgürlüğü konusunda durum elbette sıkıntılı. Vatandaşlara siyasal baskı yapma yönünde devletin imkânlarından yararlanan jandarma, asker gibi devlet memurları eliyle partinin organize edilmesi demokratik devletin ortadan kalkması demektir. Bu da anayasal suçtur. Bunlar demokratik devlet ile parti devleti arasındaki farkı bilmiyor. Bir demokratik devlette partiler olur, partiler iktidar olur, ancak devlet partiyle özdeşleşemez. Partinin devleti olamaz. Hele de başka siyasi partilere ve görüşlere karşı devletin imkânlarını kullanarak trol ordusu oluşturamaz. Bu doğrudan doğruya demokratik devletin dönüşümü demektir.”
Anayasa Hukuku Profesörü Korkut Kanadoğlu: İddialar hukuken derinlemesine araştırılması gerek. Söz konusu topluluğun kendilerine hedef seçtiği kişilerin kişilik haklarının korunması önem arz eder. Özel’in iddialarının hukuk önünde kanıtlanması durumunda devletin, kişilik haklarını ihlal ettiği rahatlıkla söylenebilecektir. İddialar, ülkemizin anayasal bir devlet olma niteliğinden ne denli uzaklaştığını göstermesi açısından üzüntü vericidir. Bu yapılanma ile özellikle muhalif siyasi parti üyelerinin hedef alındığı, siyasi parti faaliyetlerinin halka ulaşmasının engellendiği, partiler arası şans eşitliğinin ortadan kaldırıldığı iddia edilmektedir. Demokratik toplum yapısıyla bağdaşmayan bu durum seçimlerin yaklaşması ile ayrıca önem kazanmaktadır. Kişilik haklarının korunmadığı ve partiler arası fırsat eşitliğinin ortadan kalktığı bir siyasal ortamda seçimlerin asgari demokratik koşullarda gerçekleşmeyeceği ortadadır.Türkiye’de hukukun zerresi olsaydı...
(Korkut Kanadoğlu)İdare Hukukçusu Prof. Dr. Metin Günday: Hukuki statüsü danışmanlık olan bir kimse, bakanlık adına bir sosyal medya hesabı yönetip bu şekilde paylaşımlar yapamaz. Sosyal medyadan yalnızca kendi görevine ilişkin açıklamalar yapabilir. Yukarıdan komut verip insanlar hakkında karalama kampanyaları yapılmasını örgütleyemez. Bu iddiaları gören hukukçuların yüzü kızarmıyor mu? Bir sosyal medya hesabından bin bir iftira ile mesajlar göndermenin hukuki bir boyutu olamaz. Eğer şu anda Türkiye’de hukukun zerresi olsaydı, Süleyman Soylu görevinden affını dilerdi. Dilemiyorsa da sayın cumhurbaşkanı kendisini derhal görevinden azlederdi. Bunların her biri hukuk dışıdır ve suçtur. Kim yaptıysa cezalandırılmalıdır.
(Metin Günday)Editor : Şerif SENCER