Ankara ÖZETİ| Film Festivali’ni de biraz bunun için hep kaçırdım. Bu kez biraz da nostalji, biraz da filmlerin güzelliği dürttü, kapanışa yetiştim. Tabii sadece bir film izleyebildim ama vizyona girdiklerinde kaçırmayacağım, Vakfın başkanı eski öğrencilerimden Büyülü Fener Sinema salonlarının işletmecisi İrfan Demirkol da buna dikkat çekiyor: “Bu tür filmler festivalde dolup taşıyor, yer bulunmuyor. Vizyona girince üç dört kişiye oynuyor!” Festivali izleyenler o havayı seviyor, film ekibini görmeyi, sohbet etmeyi, fotoğraf çektirmeyi, kendi arkadaşlarıyla da buluşup sosyalleşmeyi! Festival bitince büyü de bitiyor, geriye acıları, sorunları dile getiren, yürek burkan, acıtan filmler kalıyor!
13 aday filmi izleyip karar vermek zorunda kalan jüri üyeleri de çok zorlanmış! Hem bir hafta içinde bu kadar film seyretmiş olmaktan hem de filmlerin ağırlığı altında ezilmekten! Nadire Mater’in kız kardeşi, Çiğdem Mater’in teyzesi de ödül alan filmler için uyarıda bulunuyor: “Ruh durumunuz iyiyken gidin, sonrasında hava alın, çok sarsıcı!”
Hayatın akışı böyleyse sanatçı ne yapsın, onu dile getiriyor!
Festival haberlerini bu yıl bütün festivalleri izleyen Orhun Atmış’dan okuyacaksınız. Anlaşılan onu da bir moral gezisine yollamak gerekecek?
Benim payıma düşen Belgesel Film Ödülü’nü takdim etmekti ki rastlantıya bakın: Uzun metraj sinema filmlerini sevdiğim Mahmut Fazıl Coşkun ve ekibinin çektiği Crossroads çıktı zarftan. Belgeselciler konulu filme geçer bu kez tersi olmuş. Asıl zor olan belgeselleri bulup izleyebilmek, sorarsan herkes belgesel izliyor da nerede bulup izliyor bilmem?
Bu yılki bütün festivallerin ödül avcısı Kurak Günler vizyona giriyor, haydi salonları dolduralım. Karanlık Gece, Klondike, Çilingir Sofrası ve diğerleri bu ilgiyi hak ediyor!
Editor : Şerif SENCER