Türkiye ÖZETİ| Felsefe Kurumu Başkanı, Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. İoanna Kuçuradi eğitim sisteminin en önemli sorunlarından birinin “ezberci eğitim” olduğuna dikkat çekerek, “Ezberci eğitim, eğitim hakkının ihlalidir. Ezberci eğitimle yetişenler, bağlantıları göremiyor” dedi.
Prof. Dr. İoanna Kuçuradi ile 1-5 Şubat 2023 tarihleri arasında, Antalya’da düzenleyecekleri “Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye’de Felsefe” başlıklı kongre, felsefe eğitimi, toplumsal sorunlar, eğitim sisteminin çıkmazları ve mutluluk gibi konular üzerine konuştuk.
- “Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye’de Felsefe” başlıklı kongreyi ne amaçla düzenliyorsunuz?
Yüzyıllar bir ülkenin, bir devletin hayatında önemli dönüm noktalarıdır. Bir çeşit muhasebe yapma imkânı veriyor aynı zamanda. Geçmişte neyi yaptık da buradayız? Neyi yapmadık da başka yere gelemedik? Bunları konuşup tartışarak önümüzü daha iyi görmek istiyoruz. Ayrıca Cumhuriyetin kuruluşunda amaçlardan biri çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak. Acaba o bakımdan neredeyiz? Her alanda bunun yapılması gerekiyor ama biz felsefe alanında bunu yapalım dedik.
- Kongre kapsamında “Felsefe ne işe yarar?” başlıklı bir konferans da vereceksiniz. Felsefe ne işe yarar?
Birçok şeye yarar da önemli bir yararı baktığını görebilmek. İnsanlar bakıyor ama görmüyor. Davranışlarımızın etik yönünü unutmamak gerek. “Ne olsa olur” (anything goes) anlayışı var. Etik değerler sanki yokmuş gibi davranılıyor.
- “Etik değerlerin yaşamda herhangi bir rol oynamadığı, ‘her şeyin’ yapılabildiği bu çağdan, insanlık olarak çıkış yoluna artık girmemiz gerektiğini” söylüyorsunuz. Çıkış yoluna nasıl ulaşırız?
Bir şeylerin farkına vararak. Yani yapıp ettiklerimiz, bir davranıştan ibaret değil, etik sorunlar söz konusu. Yani bir şeyi oradaki değer sorunlarını görerek mi yapıyoruz? Yoksa yapmıyor muyuz? Doğru ve değerli eylem arasında fark var.
Değerli eylemler, kişilerin o eylemlerle değer korudukları eylemlerdir. Mesela insanın adil biçimde davranması. Doğru ise en az değer harcanan eylemler. Hayatımızın çoğu böyle yani en az değer harcayarak geçiyor. Doğru değerlendirme yapmayı öğrenmek gerek. Her şey yapılamaz çünkü insanız. Yoksa etkilere tepki vererek davranılıyor.
"ÖĞRETMENİM KİTAP GETİR"
- Değerler eğitimi nasıl olmalı?
Ders olarak konulması gerekir ama önce öğretmenleri hazırlamak gerek. 2006 yılında Talim ve Terbiye Kurulu’na önerdik değerler eğitimini. Çocuklar için felsefe uygulamasını ilk Çocuk Esirgeme Kurumu’nda yaptık, oradaki sonucu gördük. Bir örnek vereyim. Bir çocuğun ayakkabıları çalınmış, bir ayağı kocaman bir ayakkabı içinde. Öğretmen ders bitince çocuğa, “Bugün çok başarılıydın. Gelecek sefer sana ne getireyim” diye sormuş. Ayakkabı isteyecek sanıyor ama çocuğun cevabı, “Öğretmenim kitap getir” olmuş.
- Eğitim sisteminin en temel sorunları neler?
Eğitim sisteminde ana sorunlardan biri ezberciliğin her düzeyde olması. Ama önce öğretmenlerde bunu aşmamız gerekiyor. Uygun eğitimle bunlar mümkündür, olmayacak şeyler değil ama inat etmek gerek.
Ezberci eğitimle yetişenler bağlantı kuramıyor. Eğitimde önemli eksiklerden biridir bağlantıları görememek. Bunun öneminin de farkında değiller. “Modüler Eğitim” diyorlar. Modüller eşya içindir, eğitim modüllerle olmaz, bir bütündür, yan yana konularak olmaz. Ezberci eğitim, eğitim hakkının ihlalidir, binanın, şunun bunun olmamasından daha beterdir.
- Eğitimde kalite neden düşüyor ve bu durum nelere yol açıyor?
Kalite birçok alanda düşüyor. İnsanlar bir işe özeniyor ama her iş bir boy gerektiriyor. Oraya gelip de o işi yapmak gerekir ama insanlar o boya gelmeden yapıyor. Seviye sürekli düşüyor. O boya gelmediğinin de başkaları farkında değil. Her şey herkese açık olmalı ama o işi yapmak istiyorsa o işin gerektirdiği boya getirmeli kendisini. Eğitimde de zıtlık var. Çok iyi yetiştiren okullar da var öyle olmayan okullar da var. Boyunu uzatmadan iş yapmaya özenen insanlar olunca genel olarak bir düşüş oluyor. Teknik alanlar daha iyi ama bilgisel yetenekleri geliştirmek yetmiyor. Etik yetenekleri de geliştirmek gerekiyor ama bunu yapmıyoruz.
- Bir sohbetimizde ‘’Birçok suçun temelinde, kişilerin bir an kendilerini tutamamaları/kendilerine hâkim olamamaları var’’ demiştiniz. Bu nasıl sağlanabilir?
Benim derlerimde su içmek yasak. Hastalık yoksa 50 dakika su içilmez. Çocuğun küçük yaştan kendine hâkim olmayı öğrenmesi lazım. İnsanlar karısını öldürüyor sonra intihar ediyor, o anda kendini tutamıyor. Bir gerçek ihtiyaçlar vardır bir de yaratılan ihtiyaçlar vardır. Reklamlar buna örnektir. Oluşturılan ihtiyaçların hepsini yok farz edebiliriz. Reklamlar çok beyin yıkaması yapıyor.
KENDİ GÖZÜMÜZLE BAKMALIYIZ
- Beynimizin yıkanmasını nasıl engelleriz?
Kendi gözümüzle bakmayı öğrenerek. Felsefe buna yardım eder.
- Felsefe insanı daha çok mutlu eder mi?
Öyle bir sorunumuz olmaz! Mutlulukla başımız dertte, şimdi bu moda. Niçin mutlu olmak istiyorlar? Kafasına koyuyorlar da ondan.Benim böyle bir arzum, problemim yok. Ama insan memnuniyet duyuyor. Birisinin gerçek bir ihtiyacı karşılandığı zaman onu onu görmek insanı sevindiriyor ama bu 15 dakika sürsün yeter. Daha uzun bayram yapacak zamanımız da yok. Mutluluk, mutsuzluk problem olmamalı.
- Felsefe insanın hayatına ne katar?
Felsefeyle ilgili çok talep geliyor ama istemek yetmiyor uygun yollarla da çalışmak gerekiyor ve bu bir günde olmuyor. Onun için eğitimde olması çok önemli. Anaokulundan üniversite sonuna kadar olmalı.
Felsefenin ana sorularından biri “Nedir” sorusu. Örneğin; “Adalet nedir” Bu sorunun cevabını bilmeyen nasıl adil davranacak? Hazır reçetesi yok. Ben geçenlerde sansürü bile savundum ırkçılık propagandasıyla ilgiliydi. Bir sürü problem özgürlüğün büyük çapta yanlış anlaşılmasından çıkıyor. Başkalarının haklarını ihlal edebiliyoruz.
HER ŞEY KAVGAYA DÖNÜŞÜYOR
- Toplumumuzun size göre en önemli sorunları neler?
Birçok sorun var her şey kavgaya dönüşüyor. Tartışma değil kavga olması. Bir de insanlar ezbere değerlendirme yapıyor. Tartışma olunca doğru bir şey çıkar deniliyor. Hayır ikisi de ezbere konuşabilir ve kavga edebilirler doğru bir şey çıkmaz oradan. Kafasında kabulü var o taraftan bakıyor, diğeri de başka bir kabülden bakıyor. Bunlar bilgisel kabüller değil, çoğu zaman ön yargılardır, sempatiler, antipatilerdir. En başta öğretmemiz gerekenlerden biri bilgisel değerlendirme nasıl yapılır? olmalı.
- Bilgisel değerlendirme nasıl yapılır?
Örnekler üzerinden görerek bir kişinin bir eylemini doğru değerlendirmek nasıl olur? Bir edebiyat eserini doğru değerlendirmek nasıl olur? Ezbere değerlendirmek nasıl olur? İkisini karşılaştırmak gerekir. Değer boyutunu unutmadan bakmak gerek. Bunun için değer eğitimi görmek gerekir. Ama değerler eğitimi diye bambaşka bir şey çıktı ortaya.
Editor : Şerif SENCER