28 ÖZETİ| Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerinde Cumhur İttifakı'nın adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanmasının ardından muhalefet partilerinde hareketlilik yaşandı.
CHP’de tüm MYK üyelerinin istifa etmesi ve Edirne Cezaevi’nde yaklaşık 7 yıldır tutuklu bulunan eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “aktif siyasetten çekilme” kararı gündeme oturdu. Tüm gelişmelerin üzerine Siyasal İletişim Danışmanı Suat Özçelebi, Cumhuriyet TV’ye kritik açıklamalarda bulundu.
“DEMİRTAŞ SÜRECİN SORUMLULARINI HDP YÖNETİMİNE BAĞLADI”
Sözlerine CHP’deki istifaları ve Demirtaş’ın tutumunu değerlendirerek başlayan Özçelebi, şu ifadeleri kullandı:
“Hemen her seçimden sonra özellikle de seçim yenilgisi olunca CHP’de biz bu tür istifaları görüyoruz. HDP’deki gelişmelerde biraz farklılık var. Çünkü Sayın Demirtaş cezaevinde olmasına rağmen seçimin bütün süreçlerinde çok aktif bir katılım göstermişti. Sürecin hemen her aşamasında özellikle Sayın Kılıçdaroğlu'na desteğini çok net bir biçimde ifade etmiş ve buna dayalı da bir kampanya gerçekleştirmişti. Sayın Demirtaş'ın açıklamalarıyla, HDP'nin özellikle genel merkez, eş başkanlar düzeyinde aynı güçte olmamasının ve hatta kendisine dayalı bir takım itirazların, içeride bazı tartışmaların kampanyaya paralel sürdüğünü de öğrenmiş olduk. Fakat şimdi görüyoruz ki Sayın Demirtaş sürecin sorumlusu olanları özellikle 14 Mayıs'ta milletvekili seçimlerinde HDP'nin oyunun çok ciddi düzeyde Türkiye genelinde düşmesi, ikinci turda da Sayın Kılıçdaroğlu'na verilen desteğin Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde düşmesinin Sayın Demirtaş tarafından HDP'nin özellikle yönetiminin kampanyayı yönetememesine ve konuya tamamen angaje olmamasına bağladığını görüyoruz. Bunun ve bu eleştirilerin HDP'nin yapacağı yeni bir kurultay ve orada yenilenme çalışmaları için de ciddi bir öz eleştiriye dönüşeceğini, bir tür kadro değişikliğine ve buna dayalı özellikle yerel seçimlerine dönük yeniden bir yapılanmaya yönelteceğini düşünüyorum. Ama buradaki en değerli eleştirilerinden biri Sayın Demirtaş'ın aslında yeni politikalar, yeni söylem ve toplumun taleplerinin doğru kavranamaması ve buna ilişkin de bir politik söylemin ya da bir siyasal iletişim kampanyasının geliştirilememesi yönündeydi. Asıl değişimin burada beklenmesi gerektiğini, eğer burada bir hayal kırıklığı devam ederse bunun da sandığa çok doğrudan, özellikle çok kritik önemde olan muhalefet için büyük şehirlerdeki belediye başkanlıklarına yansıyabileceğini düşünüyorum."
"KURULTAYDA TATMİN EDİCİ MESAJ VERİLMEZSE..."
Mevcut durumun Cumhuriyet Halk Partisi için de geçerli olduğuna dikkat çeken Özçelebi, "Eylül ayında gerçekleşecek kurultay. Şu anda yansıyan sanki kurultayın ertelenmeyip yapılacağı yönünde. Bu da Cumhuriyet Halk Partisi'ne yeni bir dinamizm ve bir özeleştiri ve buna dayalı bir yol haritası sunma şansı tanıyabilir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu özeleştirinin neresinde ne kadar duracağı, kendisinin siyasal geleceğiyle ilgili veya tutumuyla ilgili bir bilgi verip vermemesi, seçmende bu yöndeki talepleri ne kadar karşılayacağı da hayati önemde olacaktır. Çünkü eğer siz burada tatmin edici bir mesaj veremezseniz 31 Mart'ta gerçekleşecek yerel seçimlerde bırakın farklı bileşenlerde ittifakları, kendi seçmeninizi bile sandığa getiremezsiniz. Bu konuda oluşturulacak güven ve inandırıcılığın çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.
“MUHALEFET İÇİN 9 YILDA GELİNEN NOKTA DAHA GERİDE BİR OY”
Seçmenin muhalefet partilerinden beklentilerine ilişkin konuşan Özçelebi, “Ben seçmenin sorumluluklarının alınmasını, sorumluların ‘gerçekleştirmedikleri’, ‘yapamadıkları’ sözlerin nasıl ortada kaldığıyla ilgili ciddi bir özeleştiri beklediğini ve bu sorumluların da ‘cezalandırılası’ gerektiğini, yani ya istifa etmelerini ya da yerine yeni aktörlerin gelmesini beklediğini düşünüyorum. Genelbaşkan düzeyinde ise, Kılıçdaroğu konusunda insanların kafasında ‘çok büyük bir emek harcadığı, verilen oyun çok büyük bir oy olduğu, yüzde 48’in asla kümsenemeyeceği’ gibi bir inanç var. Yüzde 48 civarında görünen oy 2014 yılında Sayın Ekmelettin İhsanoğlu ve Sayın Selahattin Demirtaş’ın aday olduğu seçmlerde toplam oydan düşük olduğundan ben bu eleştirilere katılmıyorum. O zaman toplam yüzde 48 buçuktu. Yani toplam 9 yılda gelinen nokta daha geride bir oy. Yani 9 yılın sonunda artık seçmen seçimi kazanmak istiyor. Seçmen, kim hangi sorumluluğu aldıysa ve kim bu sorumluluğu yerine getirmediyse bununla hesaplaşılmasını istiyor. Sayın Kılıçdaroğlu da kendi siyasal geleceği ile ilgili net bir yol haritası seçmenin önüne koyarsa bu konuda seçmen çok daha tatmin edici bir şekilde yerel seçimlere yönlenebilir” ifadelerini kullandı.
“GENEL BAŞKANLARIN DEĞİŞMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM”
Yapılan Cumhurbaşkanı seçiminde Kılıçdaroğlu’nun doğru aday olduğunu vurgulayan Özçelebi, “Eğer birinci turda Sayın Demirtaş da aday olsaydı ikinci tura kalması konusunda elimizde sağlıklı bir veri yok. Ben Sayın Kılıçdaroğlu’nun ortak aday olarak seçilmesini doğru buluyorum. Genel başkanların değişmesi gerektiğini düşünmüyorum. Tam tersine çok ciddi bir sorgulama yapılıp burada kimin hatası varsa her şeyin açık yüreklilikle seçmenle paylaşılması gerektiğini düşünüyorum. İnsanlar bundan sonraki kampanyalara verilecek sözlere güvenecekler. Genel başkanlar genelinde değişikliği toplumun talep ettiğini düşünmüyorum” açıklamasında bulundu.
“ERKEN SEÇİMLERE OLASILIK VERMİYORUM”
Erken seçim olacağına ilişkin olasılık vermekten kaçınan Özçelebi, “Sayın cumhurbaşkanı 5 yılını tamamlamak isteyecektir. Yeniden sanki hiçbir şey olmamış gibi sıfırdan başlayıp yoluna devam edebiliyor. Sadece yerel seçimlerde 11 büyükşehirin değil bütün büyükşehirlerin ve hatta illerin kaybedilmesi durumunda Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir yol tercih edebilir. Ama şu anda AK Parti açısından yerel seçimde büyük bir hezimet görümüyor” değerlendirmesinde bulundu.
“BAZI KONULAR TEKRAR KUTUPLAŞTIRILARAK GÜNDEME GETİRİLECEK”
Yerel seçimlere giderken oluşacak sürece dair konuşan Özçelebi, sözlerini şöyle noktaladı:
“Bizi yerel seçime taşıyacak olan süreç, bence oldukça tartışmalı ve ülkenin geleceği nokta açısından çok daha farklı tartışmaları yapmak zorunda bırakacağı bir süreç olacağını düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’nın artık balkon konuşmalarından bile vazgeçmiş olmasına bağlıyorum. Orada Sayın Kılıçdaroğlu’na, Sayın Demirtaş’a yönelik çok ağır eleştirilerinin maalesef bizi seçime taşıyacak süreçte daha da ağırlaştırılarak ve bazı konuların tekrar kutuplaştırılmaya dayalı gündeme getirilebileceğini düşünüyorum. Örneğin meclis açılırken Sayın Can Atalay’ın seçildiği halde şu anda sadece 599 milletvekilinin parlamentoda yemin edip, Sayın Can Atalay’ın tutuklu olup hükümlü olmadığı halde bir Yargıtay kararıyla serbest bırakılmamış olmasını bile bu anlamdaki bir işaret olarak okumak gerektiğini düşünüyorum.”
Editor : Şerif SENCER