Türkiye ÖZETİ| otomotiv pazarı, Covid-19 salgınının etkilerinin azalmasına karşın tedarik sorunun devam ettiği, araç bulunurluğu konusunda sorunların yaşadığı bir yılı daha geride bıraktı. Yıl içerisinde birçok tüketici, istediği marka ve modelde otomobil bulmakta zorlandı, istediği otomobili bulanlar da aylar öncesinden sıraya girmek zorunda kaldı.
Türkiye'de faaliyet gösteren otomotiv markalarının üst yöneticileri, 2022 yılına ilişkin değerlendirmelerini ve 2023 öngörülerini paylaştı.
FORD OTOSAN
Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt, Ocak-Kasım 2022 dönemine bakıldığında traktör hariç Türkiye'deki toplam araç üretiminin bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6 artarak 1 milyon 210 bin adet seviyesinde gerçekleştiğini dile getirdi.
İhracat bazında bakıldığında da büyüme eğilimi görüldüğünü belirten Özyurt, 11 aylık bu süreçte, 2021’in aynı dönemine göre toplam otomotiv ihracatının adet bazında yüzde 5 arttığını bildirdi.
Yarı iletken çip tedarik probleminin devam etmesinden kaynaklı araç bulunurluğunda yaşanan zorlukların pazarı belirlemesine karşın büyüme ivmelerini koruduklarını belirten Özyurt, şunları kaydetti:
"Yılın ilk 11 ayına baktığımızda, toplam Türkiye pazarında 72 bin 832 araç satışı gerçekleştirdik. Böylece, geçen yılın aynı dönemine göre 6 bin 434 adet daha fazla araç satışı kaydetmiş olduk. Totalde yüzde 10,4’lük pazar payıyla 3. sırada yer alıyoruz. Yurtiçinde Kasım itibarıyla Ford Trucks olarak pazar payımız yüzde 26,4 düzeyinde gerçekleşti, 7 bin 319 adetlik satışa ulaştık."
Özyurt, 2022 yılı otomotiv pazarı öngörülerinin 775 bin-825 bin adet aralığında olduğunu ve Ford Otosan olarak kamyon dahil 85 bin 861 adet satış yaparak bu yılı yüzde 10,8 pazar payıyla kapatmayı öngördüklerini ifade etti.
KÜÇÜLME BEKLENTİLERİ ARTIYOR
Bir süredir global ölçekte etkileri devam eden ve otomotiv endüstrisini de etkileyen yarı iletken tedarik sıkıntısıyla karşı karşıya olunduğunu ifade eden Özyurt, "Önümüzdeki yılın ikinci yarısı itibarıyla bu sorunun hafiflemesini bekliyoruz. İlaveten bölgesel çatışmaların enerji fiyatlarına etkisi konusunda da belirsizlikler mevcut.
Önümüzdeki yıl Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı Avrupa başta olmak üzere küresel ekonomilerde küçülme beklentileri artıyor. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türk otomotiv endüstrisinin bu sıkıntıların üstesinden başarıyla geleceğine inanıyoruz" dedi.
RENAULT MAİS
MAİS AŞ Genel Müdürü Berk Çağdaş ise şubat ayında başlayan Rusya-Ukrayna krizinin, mevcut tedarik sıkıntılarına yeni bir boyut kattığını, enerji ve emtia fiyatlarındaki ani artışların da beklenmedik gelişmeler olarak öne çıktığını söyledi.
Artık pazar tahmini yaparken önceliklerinin arz kriterleri olacağına dikkati çeken Çağdaş, emtia ve hammaddedeki tedarik krizinin, enflasyonist ortamın, enerji belirsizliklerinin ve fiyat dalgalanmalarının 2022’de pazara yön verdiğini dile getirdi.
Tüketici gözünde arz sıkıntısının yanı sıra fiyat artışı beklentisinin de otomobilin yatırım aracı olarak konumunu korumasına etki ettiğini belirten Çağdaş, şunları kaydetti:
"Yılın ikinci çeyreğinde ikinci el piyasasında fiyat dalgalanmalarına da tanık olduk. Hepimizin bildiği üzere, normal tedarik koşullarında Türkiye binek oto pazarında yılın son çeyreği en hareketli dönem olurdu. Ancak, ağustos ayı ile birlikte başlayan ÖTV’ye yönelik beklentiler hem sıfır hem de ikinci el piyasasının bekleme trendine girmesine sebep oldu.
Küresel enflasyonist ortamın sonucu artan üretim maliyetleri, tüketiciler nezdinde erişebilir modellerde bir daralmaya yol açtı. Bu da düşük ÖTV dilimindeki modellerin artan satış hacmini daha da güçlendirdi. Bunun yanı sıra otomotiv talebindeki en önemli faktörlerden finansman koşullarında yaşanan sıkılaşma da satış trendine negatif yönlü etkiledi."
Berk Çağdaş, pazara son 3 yıldır bulunabilirliğin şekil verdiğini ifade ederek, "Arz sıkıntıları lansman tarihlerimizde de bazı revizyonlar yapmamıza neden oldu. Elbette tedarikle paralel, satışlarımızda çok daha iyi sonuçlar elde edebilirdik ama rekabeti de öngördüğümüzde buna dair net bir adet vermenin de mümkün olmadığını düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
ENERJİ BELİRSİZLİĞİ
2023 yılını küresel ölçekte temkinli toparlanma yılı olarak öngördüklerini ifade eden Çağdaş, şöyle devam etti:
"Yarı iletken bulunabilirliği nispeten iyileşse de pandemi öncesi üretim kapasitelerine ulaşmanın 2024 öncesinde mümkün olamayacağını biliyoruz. Bununla birlikte, artan elektrifikasyon oranı çip bağımlılığını da güçlendiriyor.
Yarı iletken konusunda sorunun sadece tedarik değil, ticaret savaşları olması da belirsizliği hep yüksek bir seviyede tutuyor. Özellikle Avrupa’yı etkileyen enerji belirsizliği ve resesyon kaygıları, ihracat pazarına dair de belirsizlikler içeriyor.
2023 yılı, MAİS için elektrikli modeller anlamında oldukça aktif bir yıl olacak. İlk yarıyıl Kangoo E-TECH yüzde 100 elektrikli, ikinci yarıyıl ise Yeni Renault Megane E-Tech yüzde 100 elektrikli ve Dacia Spring modellerimizi satışa sunmayı hedefliyoruz.”
Çağdaş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Genel olarak bu yılı elektrikli araç pazarındaki altyapıyı ve tüketici nezdindeki farkındalığı artırıcı çalışmalar ile bu yöndeki işbirlikleri açısından hazırlık dönemi olarak gördüğümüzü söyleyebiliriz. Tüketicinin daha makul taşıt finansman faizleriyle desteklenmesinin talebin sürdürülebilirliği adına çok önemli olduğunu da belirtmemiz gerekiyor."
HYUNDAI ASSAN
Hyundai Assan Genel Müdürü Murat Berkel, otomotiv sektörünün son 3 yıldır alışık olmadığı bir süreçten geçtiğine ve salgınla başlayan çip krizinin diğer sektörlerde olduğu gibi otomotiv sektörünü de 2022 yılında olumsuz etkilemeye devam ettiğine dikkati çekti.
Bununla birlikte devam eden Ukrayna ve Rusya savaşının, 2022 yılında enerji ve hammadde fiyatlarını aşırı seviyede artırdığını ve bu artışların tüm sektörlerde olduğu gibi otomotiv sektörüne de ayrı bir maliyet yükü getirdiğini dile getiren Berkel, "2022 yılında otomotiv pazarı üretim sıkıntısı, arz-talep dengesizliği, para piyasalarında yaşanan dalgalanma, enflasyon ve kur artışı gölgesinde beklenenin altında bir performans gösterdi" dedi.
Her ne kadar çip krizi kısmi derecede çözülse de 2023 yılında da etkisini devam ettireceğini düşündüklerini bildiren Berkel, "Bununla birlikte Ukrayna ve Rusya savaşının Avrupa ülkeleri ekonomisi üzerinde yarattığı baskı devam edecek gibi gözüküyor. Bu dönemde enflasyon ile mücadelede ülkelerin uygulamaya başladığı sıkı para politikaları 2023 yılında resesyon yaşanma ihtimalini fazlasıyla artırdı" değerlendirmesinde bulundu.
KREDİ BEKLENTİSİ
Murat Berkel, dünya ve Avrupa çapında yaşanan bu gelişmelerin Türkiye'yi de olumsuz etkileyebileceğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yıl ortasında yapılacak seçimlere kadar genişleyen para politikasıyla daha dinamik bir pazar beklentimiz var. Seçimler sonrası özellikle parasal sıkılaşma ve krediye ulaşılabilirlikte yaşanabilecek sıkıntılar nedeniyle araç satışlarının yavaşlayabileceğini düşünüyoruz.
2023 yılında pazarın 750 bin adet olarak gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Bizim açımızdan bakacak olursak, 2023’ün Hyundai’nin yılı olmasını ümit ediyoruz. Geçmiş yıllarda olduğu gibi hem pazar payımızı artırmak istiyoruz hem de satışa sunacağımız yeni modellerle Türk tüketicisinin en beğendiği markalardan biri olmayı hedefliyoruz."
TOYOTA TÜRKİYE
Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış AŞ Üst Yöneticisi (CEO) Ali Haydar Bozkurt, 2022 yılına dair öngörülerin yılın tamamında araç bulunurluğunun zor olacağı yönünde olduğunu anımsatarak, "Aslında 2021 yılından bu yana, planlama yapmakta güçlük çektiğimiz bir dönemi yürütmeye çalışıyoruz. Üretim tarafında, çip sorunlarına eklenen lojistik ve hammadde krizlerine Rusya-Ukrayna savaşı da eklendi. Bu nedenle genel pazar seyrini, araç bulunurluğu belirlemeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.
Bozkurt, "2022 yılı için genel bir değerlendirme yaptığımızda ise yaşanan tüm sıkıntılara karşın tüketicinin otomobile olan talebinin artarak devam ettiğini gördük. Bu da bize otomobilin bir lüks değil, ihtiyaç olduğunu bir kez daha gösterdi. Küresel olarak arzın yetersiz olmasından etkilenen Türkiye otomotiv pazarının da hafif ticari ve binek otomobil dahil olmak üzere hemen hemen geçen yıla yakın adetlerde tamamlanacağını öngörüyoruz" diye konuştu.
KÜRESEL ENFLASYON
2023 tahminleri ve genel pazar öngörülerini paylaşan Ali Haydar Bozkurt, şunları kaydetti:
"2021 yılından 2022’ye geçerken zor bir yıl olacağını biliyorduk. Çip, lojistik, hammadde ve savaşın getirdiği etkiler gibi bilinmezlikleri yönetmek hiç kolay değildi. Bununla birlikte, 2023 yılının da belirsizlik anlamında bize yeni zorluklar yaşatabileceğini tahmin ediyoruz. Hem ülkemizde hem de küresel olarak son yıllarda yaşanmamış bir enflasyondan söz etmeye başladık.
Hammadde ve yarı mamul bulmakta sıkıntılar yaşanabiliyor. Enerji krizi de daha sık konuşacağımız başlıklardan biri haline geldi. Tüm bunların üstüne, şu anki verilere göre bulunurluk konusunun 2023’te de devam etme riski olduğunu görüyoruz. Bu bilgiler ışığında, bulunurluğun belirleyeceği genel pazarın 2022’ye paralel şekilde, 750-800 bin adet bandında gerçekleşmesini bekliyoruz.
Toyota açısından baktığımızda, her haftanın yeniden planlandığı bir dönemden geçerken konuşmak için erken olsa da üreticimizden aldığımız onaylar neticesinde 2023’te 2022'ye göre minimum yüzde 10 civarında daha fazla araç satışı gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bunu daha da artırmak için çalışmalarımız devam ediyor ve umarız 2023 yılı, arzı etkileyen faktörlerin normalleşeceği bir süreç olur."
OPEL TÜRKİYE
Opel Türkiye Genel Müdürü Emre Özocak, 2022 yılının, araç bulunurluğunun pazarın belirleyicisi olduğu bir yıl olduğunu, çip sorunu, hammadde krizi ve son çeyrekte boy gösteren lojistik sorunları sebebiyle tahmin edilmesi zor bir yılın geride bırakıldığını söyledi.
Opel Türkiye olarak başarılı bir yıl geçirdiklerini belirten Özocak, "Geçen yıla oranla yüzde 50’ye yakın bir büyüme ile yılı tamamlamayı öngörüyoruz. 2022 senesinde tüm ürün gamımız yenilendi ve pazara sunduğumuz yeni modellerle tamamlandı. Bu yıl, hafif ticari araç tarafında da ürün ailemizi genişlettik. Artık, binek pazarında olduğu gibi ticari tarafta da iddialı oyunculara sahip bir markayız. 2022’de yılın ilk yarısında yaşanan bulunurluk sorunu olmasaydı yaklaşık yüzde 25 daha fazla araç satabilirdik" ifadelerini kullandı.
2023 öngörülerini de paylaşan Özocak, şunları aktardı:
"2022’nin son çeyreğinde başlayan pazar ivmelenmesiyle birlikte tedarik sorunlarının azalacağı bir yıl öngörüyoruz. 2022’de pazara yeni sunduğumuz Corsa-e, Mokka-e ve 2023’ün ikinci yarısında piyasaya sunacağımız Astra-e ile birlikte Opel’in elektrikli araçlar pazarındaki pozisyonunun güçlenmesini hedefliyoruz."
PEUGEOT TÜRKİYE
Peugeot Türkiye Genel Müdürü Gülin Reyhanoğlu ise 2022 yılı başlamadan otomotiv pazarının 750 bin adetlerde olabileceği öngörüsünde bulunduklarını anımsatarak, "Özellikle ilk yarıdaki tedarik süreci pazarın gelişiminde etkili oldu. Önceki yıldan devam eden çip sorunu ve hammadde krizinin ardından lojistik sorunlarıyla karşılaşıldı. Yılın sonuna doğru tedarikteki gelişmeler neticesinde adetlerde artışlar yaşandı. Zor bir yılı geride bırakıyoruz" diye konuştu.
Toplam satışlarının yaklaşık yüzde 40’ını yılın son çeyreğinde gerçekleştirdiklerini de vurgulayan Reyhanoğlu 2023’te, 2022’ye yakın bir yıl beklediklerini belirtti ve şöyle konuştu:
"Tedarik sıkıntısı aslında tam olarak bitmiş değil, pazarın esas ritmine dönmesi 2023’ün ikinci yarısından sonra olacaktır. Tedarikte iyileşme olsa da ekonomik koşullar tabii ki etken olmaya devam edecektir. Kredi koşulları ve krediye ulaşım da pazarın dinamiğini etkileyecek. Bununla birlikte pazarın şartlarına göre pozisyon almaya, şartlarımızı, kampanyalarımızı buna göre kurgulamaya devam edeceğiz.
Peugeot olarak gelecek yıl için hem pazar payımızı artırmayı hem de pazardan daha büyük pay almayı hedefliyoruz. 2023 yılı için planlarımızı tedarik ve lojistikteki gelişmelerden bağımsız olarak 57 binlik rekor satış ve yüzde 7,3 pazar payı üzerine yaptık. Tedarik ve lojistik koşulları beklediğimiz gibi gelişirse bu hedeflere ulaşacağımıza inancımız tam."
HONDA TÜRKİYE
Honda Türkiye Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı Bülent Kılıçer de Türkiye otomotiv pazarının oldukça hareketli ve değişkeni yüksek bir pazar olduğunu belirtti.
Maliyetler, krediye erişim ve tedarik sorunları gibi konuların tüketicilerin satın alma davranışlarını etkilese de yüksek enflasyonist ortamın, 2022 yılında otomobillerin yeniden yatırım aracı olarak görülmesine neden olduğunu dile getiren Kılıçer, bunun da nerdeyse pazara sunulabilen tüm araçların satılması ile sonuçlandığını aktardı.
2023 yılında da benzer piyasa ve rekabet koşullarının devam edeceğini düşündüğünü bildiren Kılıçer, "Pazar beklentilerimiz de yine 2022’ye yakın rakamlar olacaktır. Tüm ülkeleri etkileyebilecek resesyon ve tedarik dinamikleri ile ülkemizde gerçekleşecek olası enflasyon, döviz kurlarındaki değişkenlik, faiz kararları ve krediye erişim gibi konular önümüzdeki yıl da pazarı ve satış rakamlarını doğrudan etkileyecektir" diye konuştu.
Bülent Kılıçer, Honda Türkiye’nin hedeflerine ilişkin şunları kaydetti:
"Honda Türkiye olarak 2022 yılı için hedefimiz yüzde 5’lik pazar payımızı korumak ve 25-30 bin bandında bir satış adedine ulaşmaktı. Ancak tedarik anlamında tüm markaların sorun yaşaması ve pazarda araç bulunamaması, markaların yıllık satış hedeflerini de etkiledi.
Biz de 2022 yılının ilk 11 ayında yaklaşık olarak yüzde 4’e yakın bir pazar payı elde ederek 20 bine yakın bir satış gerçekleştirdik. Tedarik sorunları yaşanmasaydı yüzde 5’lik pazar payı hedefimizi de aşabilirdik."
Editor : Şerif SENCER