Okullar, ÖZETİ| 12 Eylül’de açılacak. Anaokulu ve ilkokul birinci sınıf öğrencileri ise bu hafta “uyum” için okullarına gidiyor. Okula başlamak pek çok minik için heyecanlı olsa da bazıları annelerinden ayrılma korkusu yaşıyor ve okula uyum sağlamakta zorluk çekiyor. Çocukların yüzde 1-2’si okula gitmeyi reddediyor.
Hacettepe Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı’nda görevli uzman psikolojik danışman Fatma Nur Aras Kemer, çocukların okula uyumunu kolaylaştırmak yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
Öncelikle çocuğunuzu iyi tanıyın ve bu süreçte ona en iyi gelecek şekilde davranmaya çalışın.
Okul ve ailenin işbirliği içerisinde olması ve birlikte hareket etmesi önemli. Öğretmenler ve veliler çocuklara okulla ilgili olumlu mesajlar iletmeli ve sürekli çocukla ilgili açık iletişim halinde olmalıdır.
OLUMLU BAĞLANMA
Yeni okula başlayan çocuğun sabit bir öğretmeninin bulunması olumlu bağlanma açısından oldukça önemlidir.Ailenin okula bakış açısı, okula duyduğu güveni çocuğa hissettirmesinin yanı sıra kendi kaygılarını kontrol edebilmeleri çocukların kaygılarını kontrol edebilmelerinde yardımcı olacaktır.
Aile bireyleri okulla ilgili olumsuz anılarını çocukla paylaşıp onun kaygısını yok yere artırmaktan kaçınmalıdır.
Çocuklara okulla ilgili konularda net, doğru ve fazla detaya girmeden, olumlu bir yaklaşımla bilgi verilmesi fayda sağlayacaktır. Çocuk, ailenin de bilmediği bir soru sorarsa ebeveyni “bunu biz de bilmiyoruz ama birlikte araştırabiliriz” şeklinde yanıtlayabilir ve birlikte araştırabilirler.
Okul girişinde vedalaşmalar çok uzun tutulmamalı, hangi saatte kimin çocuğu almaya geleceği söylenmeli ve söylenilen saatte orada olunmalıdır.
Çocuklara tutulabilecek sözler verilmeli, yalan söylenmemeli. Örneğin okul çıkışında bir yere gidilmesi planlanıyorsa ve gidilebilecekse çocuğa söz verilmelidir.
Çocuklara “kaygılanacak/korkulacak bir şey yok. Orası okul, herkes gidiyor. Benim aslan oğlum/prenses kızım hiç korkmadan gider gelir” gibi cümlelerle konuşmak ona hem korkuyu hatırlatır hem de korkmaya/kaygılanmaya hakkı olmadığı mesajını verir. Bunun yerine “Bunun bir değişim süreci olduğu ve zamanla alışacağı” mesajı verilebilir.
Çocukların yaşına uygun olacak şekilde onları kaygılandıran konular hakkında konuşulmalı, yanlış bilgileri düzeltilmeli, bu süreçte yalnız olmayacakları ve ailenin onları destekleyeceği hissettirilmelidir. Küçük yaş gruplarında karşılıklı konuşmak yerine oyunlar, masallar, kukla gösterimleri, resim çizimleri gibi yöntemler daha etkili olabilir.
ÖDEVE KARIŞMAYIN
Çocuklar okulla birlikte kuralların olduğu bir ortama uyum sağlamaya çalışıyorlar. Bu sebeple okula başlamadan önce evde de kuralların, sınırların ve yaptırımların belli olması, akran gruplarıyla kurallı oyunlar oynaması faydalı olacaktır.Okul rutin bir düzeni beraberinde getirir; uyuma-uyanma saatleri, yemek saati, ders saati, oyun saati... Okul dışında da belki bu kadar sıkı olmasa da çocuğun hayatının düzenli bir hale getirilmesi önemlidir.
Ebeveynler, çocuğun derslerinde ve ödevlerinde çocuğu takip etmeli ancak çocuk yardım istemedikçe işine karışmamalıdır.
Kitap okuma, bulmaca çözme, bilmeceler ve eğitsel etkinlikler vb. bir okul görevi gibi uygulanmasındansa yaşam tarzı haline getirilir ve keyifle yapılırsa çocuk üzerinde ekstra bir yük oluşturmayacaktır.
Çocuğunuzu evde okulla ilgili paylaşımları için teşvik edin, destekleyin, eğlenceli sorularla bunu bir oyun haline getirin.
Tüm bunlara dikkat edildiği halde 1-2 ay sonra çocuk hâlâ kaygı belirtilerini fazlasıyla gösteriyor, okula gitmek istemiyor, çok fazla direniyorsa, gece kâbusları, diş sıkma, alt ıslatma, parmak emme, tırnak yeme gibi davranışlar başladıysa çocukla ve öğretmeniyle konuşularak sebepleri araştırılmalı, gerekiyorsa bir uzman desteğine başvurulmalıdır.www.idrak34.com
Editor : Şerif SENCER