Pasifik ÖZETİ| Okyanusu’nda bulunan Bikini ve Enewetak Adası, tıpkı Çernobil gibi nükleer felâketlere sahne olmuş, olmaya da devam ediyor.
Çernobil’den farkları ise bu patlamalar, nükleer bomba deneyimiydi!
Bikini Adası ve Enewetak Adaları, 1946’da ABD tarafından nükleer silah denemeleri için özel olarak seçilmiş yerlerdi.
Bahsi geçen yerler, biyoçeşitliliği yüksek ve yaşamın olduğu yerlerdi. Fakat 1 Temmuz 1946’da korkunç bir şey yaşandı. Ada halkı, zorla tahliye edildi ve bu adalar, birer nükleer deneme alanına dönüştü.
İlk olarak düşman filosu üzerinde nükleer bombalar patlatıldı. Bu denemelerde hayvanlar taşınarak gemilere yerleştirildi ve birçoğu öldü. Denemelerde kullanılan gemilerse radyoaktif kirliliğe maruz kaldı ve Pasifik Okyanusu'nda kendi kaderlerine terk edildi. Üstelik tüm bunlar, sadece bir başlangıçtı.
1950’lerde bölgede, 67 nükleer patlama denemesi gerçekleştirildi.
En büyüklerinden biri de 15 megatonluk "Castle Bravo" hidrojen bombasıydı. Bu bomba, Hiroşima’ya atılan atom bombasının bin kat daha güçlüydü. Patlamaların etkisi Pasifik Okyanusu’nu aşarak Avustralya’dan ABD’ye kadar ulaşmıştı. Atmosfere salınan radyoaktif maddeler ise maalesef tüm dünyada büyük bir kirliliğe yol açtı.
Çernobil’de yaşanan felaketteki gibi, Bikini ve Enewetak Adaları’nda da radyoaktif maddeler uzun yıllar çevreye yayıldı. 1963’te atmosferdeki nükleer denemelerin zararlarını daha fazla gözlemleyen dünya, bu tür testleri durdurmak için bir yasa çıkarmıştı. Tabii 67 nükleer patlamanın ardından dünyada yayılan radyoaktif izotoplar, doğayı ve insan sağlığını ciddi şekilde tehdit etmeye devam etti.
Stronsiyum-90, bu patlamaların en tehlikeli kalıntılarındandı.
33 yılda yarılanan bu izotoplar, yağmur bulutlarıyla farklı bölgelere taşınmıştı. Çocukların dişlerinde tespit edilen stronsiyum-90, nükleer testlerin dünya çapında yarattığı zararı da gözler önüne seriyordu.
Tabii bununla sınırlı kaldığını düşünmeniz büyük hata olur. Bikini ve Enewetak Adaları dışında ABD'nin farklı bölgelerinde yapılan nükleer denemelerin de etkisi büyüktü. ABD, hâlâ ülkelerin atmosferde nükleer silah denemesi yapmalarını yasaklayan "Geniş Kapsamlı Denemelerin Yasaklanması Anlaşması"nı onaylamadı.
2000’de Marshall Adaları Başbakanı, ileri düzeyde temizlik ve tazminat talep etti.
Ancak bu talep, şaşırtmayan bir şekilde görmezlikten gelindi ve başvuruları da mahkeme tarafından reddedildi. Marshall Adaları, nükleer silah konusunda sorumluluğu olan ülkelerin antlaşma çerçevesinde üzerlerine düşen görevi yerine getirmelerini talep ediyor.
Küçük bir adayı değil, tüm dünyayı tehdit eden bu olay, en az Çernobil kadar tehlike saçmaya devam ediyor. 1980'lerde nükleer denemeleri sona erse bile adanın bazı bölgeleri hâlâ yüksek seviyelerde radyoaktivite barındırıyor.
Kaynaklar: Britannica, UNESCO, The Diplomatİlginizi çekebilir:
Editor : Åžerif SENCER