Henüz ÖZETİ| çok küçük bir kısmını keşfedebildiğimiz okyanuslar, birçok mucizeye ev sahipliği yapmaktadır. Bunlardan en bilineni ise dünyanın en derin noktası olarak kabul edilen Marina Çukuru’dur. 147 yıl önce İngiliz gemisi HMS Challenger tarafından keşfedilen çukur, o günden bu yana binlerce bilimsel araştırmaya konu olmuştur.
Şimdiye kadar sadece birkaç insan ve araştırma aracı dışında inebilenin olmadığı bu çukur, 10.994 metre ile dünyanın en derin noktası olarak kabul edilmektedir. Bugün, Mariana Çukuru hakkında bilgileri araştırdık ve sizler için listeledik. İşte gizemli Mariana çukuru hakkında gerçekler...
Mariana Çukuru hakkında bilgiler ve gerçekler:
ABD korumasında olan bir bölgededirDerinliği tam olarak 10.994 metredirİki büyük levhanın çarpışması sonucu oluşmuşturİçerisinde birçok denizaltı volkanları vardırYüksek basınca rağmen hayatta kalabilen canlılara ev sahipliği yapmaktadırMaalesef dibi çok kirlidir2012 yılında James Cameron bir dalış yapmıştırİçine bir Everest Dağı sığabilirİlk kez 1875 yılında keşfedildiDünya’nın dördüncü kutbu olarak adlandırılıyorABD korumasında olan bir bölgededir
Mariana Çukuru’nun büyük bir bölümünün bulunduğu Guam Adası, ABD bölgesi oluğundan dolayı ABD’nin koruması altındadır. 2009 yılında ABD Başkanı George W. Bush tarafından kurulan Deniz Ulusal Anıtı ile yaklaşık 506.000 kilometre karelik bir bölgeyi kaplayan deniz tabanı ve adalar, ABD koruması altına girmiştir.
Derinliği tam olarak 10.994 metredir
Filipinler’in doğusunda Batı Pasifik’te ve Mariana Adaları’nın ortalama 200 kilometre doğusunda yer alan Mariana Çukuru, ortalama 69 kilometre genişliğindedir. Okyanusun yüzeyi ile çukurun en derin noktası olan Challenger Deep ile arasındaki mesafe yaklaşık 11 kilometredir.
İki büyük levhanın çarpışması sonucu oluşmuştur
Marina Çukuru, tektonik plakalar olarak adlanırılan iki büyük okyanus levhasının çarpışması sonucunda oluşmuştur. Bu iki levhanın çarpıştığı noktada, batan levhada dolayı oldukça derin bir çukur meydana gelir. Kısaca, Pasifik Okyanusu levhası Filipin levhasının altına girerek bu derin çukuru oluşturdu.
İçerisinde birçok denizaltı volkanIarı vardır
Mariana Çukuru içerisinde yer alan adaların arasında çeşitli denizaltı volkanları bulunmaktadır. Bu denizaltı volkanlarından yaklaşık 103 santigrat dereceye yakın sıvılar çıkmaktadır. Ayrıca bazı araştırmacılar, bu volkanların gezegenimizin ilk yaşam formları için uygun koşulları sağlamış olabileceğini düşünüyor.
Yüksek basınca rağmen hayatta kalabilen canlılara ev sahipliği yapmaktadır
Son yıllarda yapılan çalışmalarda, Mariana Çukuru’nun oldukça zorlu koşullarında çeşitli yaşamlar keşfedildi. 2012 yılında Mariana Çukuru’na dalış yapan James Cameron’ın dalış görüntülerini inceleyen bilim insanları, Mariana Çukuru’nun en derin noktalarında yaşayan canlıların tamamen karanlıkta ve oldukça yüksek bir basınçta hayatta kalabildiklerini ifade ettiler. Burada yaşayan canlıların beslenme seçenekleri oldukça kısıtlı olduğundan, bazı mikropların metan veya kükürt gibi kimyasal maddelerle beslendiği de bilinenler arasında.
Maalesef dibi çok kirli
Deniz ve Okyanuslardaki kirlilik hepimiz tarafından oldukça iyi bilinen büyük bir sorundur. Maalesef bu kirlilik dünyanın en derin noktası olan Mariana Çukuru’na dahi ulaşmıştır. Yapılan araştırmalarda, Mariana Çukuru’nda metal ve plastik maddeler de dahil olmak üzere birçok atık madde bulunmuştur. Su kirliliğin bu noktalara bile ulaşmış olması oldukça endişe verici bir durumdur.
2012 yılında James Cameron bir dalış yapmıştır
Ünlü yönetmen ve bilim kurgu meraklısı James Cameron, Avustralyalı mühendisler ile birlikte tasarladığı bir denizaltıyla Mariana Çukuru’na bir dalış yaptı. Mariana Çukurunun en derin noktası olan Challenger Deep’a yaklaşık 2,5 saat sonunda inen Cameron, buraya ilk solo dalış yapan kişi oldu. Daha sonra, bu dalış esnasında çekilen görüntüler National Geographic tarafından belgesel haline getirildi.
İçine bir Everest Dağı sığabilir
Dünyanın en yüksek noktası olan Everest Dağı, Mariana Çukuru’na yerleştirilebilseydi, zirvenin bir kısmı hâlâ sular altında olurdu. Yani, deniz seviyesinden yaklaşık 8.848 metre yükseklikte bulunan Everest Dağı, çok rahat bir şekilde Mariana Çukuru’na sığabilmektedir.
İlk kez 1875 yılında keşfedildi
Mariana Çukuru ilk kez 1875 yılında oşinografi (Okyanus bilimi) gezisi yapan İngiliz gemisi HMS Challenger tarafından keşfedildi. Gemideki bilim insanları, ağırlıklı bir sondaj ipi kullanarak yaklaşık sekiz kilometrelik bir derinlik kaydettiler. Yaklaşık 76 yıl sonra bir başka İngiliz gemisi olan HMS Challenger II, derinliğin yaklaşık olarak 11 kilometre olduğunu bildirdi.
Dünya’nın dördüncü kutbu olarak adlandırılıyor
Bildiğiniz üzere Dünya’nın iki kutbu bulunmaktadır. Fakat, birçok bilim insanı Mariana Çukuru’nu Dünya’nın dördüncü kutbu olarak kabul ediyor. Dünya’nın üçüncü kutbu olarak kabul edilen yer ise Everest’tir. Yani Everest ve Mariana Çukuru, Dünya’nın jeomorfik kutuplarıdır.
Mariana Çukuru'na ilk defa nasıl inildi?
İlk olarak 1960 yılında, Trieste adlı bir ABD Donanmasına ait denizaltı ile Mariana Çukuru’na iniş yapıldı. Toplamda 4 saat süren iniş esnasında denizaltına ait görüş camlarından biri basınçtan dolayı kırıldı, fakat çift cam kullanıldığı için herhangi bir sorun yaşanmadı. Bundan yaklaşık 52 yıl sonra, ünlü yönetmen James Cameron, Avustralyalı mühendisler ile birlikte tasarladıkları Deepsea Challenger aracı ile çukura indiler.
Peki Mariana çukurunun dibinde tam olarak neler var, insek ne ile karşılaşırız?
Mariana Çukuru, Xenophyophorea (Deniz amipleri), Amphipoda (Küçük kabuklular) ve küçük deniz hıyarlarına ev sahipliği yapmaktadır. Bu derinlikte yaşayan canlılar, yüksek basınçta ve karanlıkta, çeşitli kimyasalları veya besin zincirinin daha aşağısındakileri tüketerek hayatta kalırlar. Tüm bunların yanı sıra bizim sebep olduğumuz kirlilikten dolayı çeşitli plastik maddeler de bulunmaktadır. Yani Mariana Çukuru'nun en dibine insek ve orayı detaylıca gözlemleyebilsek, karşılaşacağımız şeyler bunlar olacaktı. Tabii ki ilerleyen yıllarda farklı keşifler de yapılabilir ancak bugüne kadar Mariana Çukuru'nun dibine yapılan yolculuklar yüksek basınç nedeniyle kısa sürmek zorunda kaldı.
Editor : Şerif SENCER