Çorlu ÖZETİ| ilçesindeki bir restoranda basın mensuplarıyla bir araya gelen AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, başından beri 6'lı Masa'nın kimi aday çıkaracağı konusunda, "Biz kimin aday olacağıyla ilgilenmeyiz. Bizi ilgilendirmez bu, kimi aday çıkarırlarsa çıkarırlar. Bir tane mi iki tane mi çıkarırlar onu da bilmeyiz, daha mı fazla çıkarırlar." dediklerini anımsattı.
Ancak siyaset konusunda ilgilendikleri taraflar olduğunu belirten Kurtulmuş, "Siyaset aynı zamanda fikirlerin mücadelesi demektir. Tabi ki adaylar mücadele edecek. Ama hangi fikirle çıkıyorsunuz bunu 6 artılı masanın ana fikri, örneğin ekonomide, dış politikada Rusya-Ukrayna krizinde, toplumsal sorunların çözülmesinde, ana fikirlerinin ne olduğuna dair bugüne kadar hiçbir şey duymadığımızı, bu konularda projesi olan fikri olan siyasi mücadeleyi tercih edeceğimizi başından itibaren söylüyoruz." diye konuştu.
"CİDDİYE ALMAYA GEREK BİLE YOK"
Sadece Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı ve AK Parti düşmanlığının bir anlam ifade etmediğini, milletin oy vermesi için, oy vereceği grubun hangi fikre sahip olduğunu ve hangi alanlarda hangi ana fikirler etrafında hizmet edeceğini bilmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Geçen gün biliyorsunuz bir anayasa teklifi gündeme geldi. Aslında üzerinde konuşmaya bile gerek yok, ciddiye bile almaya gerek yok. Satır satır okuyup baktık ama sonuçta şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu bir anayasa değişikliği değil, bir anayasa teklifidir. Yeni bir anayasa değildir yeni bir anayasa teklifidir. Baştan aşağıya eksikliklerle doludur. Biz Türkiye'nin 21. yüzyılda daha ileriye gitmesi, Türkiye Yüzyılı'nda daha dikkatli adımlar atarak güçlü Türkiye istikametinde yürümesi ve Türkiye'nin bütün kendi vesayet düzeneklerinden kurtulmasını teklif eden, bunun için mücadele ederken ne yazık ki 6 artılı masa tam manasıyla bir geri dönüş ifade eden geri bir anayasa teklifini gündeme getirmiştir. Sadece geri kalmakla olmuyor aynı zamanda Türkiye’nin artık geride bırakmış olduğu vesayet sistemlerini de yeniden kurarak, hem de o masanın bileşenlerinin her birinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde vesayet düzeneği kuruyor. Aslında teklif bir demokratikleşme teklifi değil, milli iradenin üzerinde başka güçlerin ortaya konulduğu bir vesayet teklifidir."
"KOMEDİ GİBİ BİR ŞEY"
Eleştirilerini sürdüren Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Şimdi cumhurbaşkanı seçilecek, 7 yıllığına seçilecek, cumhurbaşkanı tarafsız olacak. 7 yıl sonra da bir daha hiçbir şekilde siyaset yapamayacak. Bir kere herhangi bir anayasanın yasak getirerek başlamaması lazım. Daha ilginci, bunu metne yazamamışlar, utanmışlar herhalde. Bu cumhurbaşkanı örneğin herhangi bir konuda, mesela Rusya-Ukrayna konusunda nasıl bir tutum ortaya koyacağız. Bu 6 artılı masanın liderleri bir araya gelecek, kendi tabirleriyle söylüyorum, Eşgüdüm Kurulu'nda karar alınacak, milletin oylarıyla seçilmiş olan cumhurbaşkanının nasıl hareket edeceği ortaya konulacak. Komedi gibi bir şey. Hem Türkiye’nin tek adam rejiminden bahsediyorsunuz, hem Türkiye’nin vesayetlerinden bahsediyorsunuz hem tanımlanmamış metne koymaya cesaret edemediğiniz bir eşgüdüm mekanizmasıyla Türkiye'yi yönetilemez hale getiriyorsunuz. Ayrıca bu anlamda cumhurbaşkanlığı öyle bir cumhurbaşkanlığı ki hiçbir atama yetkisi yok, veto yetkisi yok, sembolik bir cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanının üzerinde TBMM, TBMM'nin üzerinde de Anayasa Mahkemesi."
Kurtulmuş, 6'lı Masa'ya tepki göstererek, "Çok açık söylüyorum. Eski dönemin darbelere açık zeminini oluşturacak bir siyasi teklifte bulunuyorlar. Bütünüyle geridir, darbe dönemlerine özentidir, Türkiye’nin koalisyon dönemlerine öykünen bir metindir. O anlamda da Türkiye’yi yönetilemez bir hale getirecek teklifle karşı karşıyayız." ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, 6'lı Masa'nın anayasa teklifini tamamıyla kozmetik bir anlayışla kaleme aldığını kaydetti.
"BU, YÖNETİLEMEZ BİR TÜRKİYE TEKLİFİDİR"
Kurtulmuş, teklifin bu anlamda ciddiye bile alınacak tarafı olmadığını, milletin de bunu gördüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:
"Milletimiz de bunu görüyor ve bu metni bir şekilde neyin teklif ettiği, nasıl teklif edildiği belli olmayan bu metni millet ibretle görüyor. Ayrıca şunu da üzülerek takip ettik. Bu arkadaşlar aylardır, güçlendirilmiş parlamenter sistem demiyorlar mıydı. Teklif ettikleri şey siyaset biliminin temel ilkeleri bakımından da güçlendirilmiş parlamenter sistem değil, hem cumhurbaşkanı hem başbakan, halkın oyuyla doğrudan seçiliyorsa, bu sistemin adı olsa olsa yarı başkanlık sistemi olur. Teklif ettikleri şeyin adının dahi ne olduğu konusunda bir kararları olmadığı görülüyor. Bu, yönetilemez bir Türkiye teklifidir, yönetilemez bir Türkiye özlemidir. Hepsinden önemlisi, bileşenlerden birisi bunu ifade etmiş, bu 2023 seçimlerine dair hiçbir şey söylememek demektir. Yani bu teklifi getiriyorsun gündeme de sanki şu anda Türkiye’nin geçerli bir anayasal düzeni yokmuş gibi, Türkiye’de millet iradesiyle benimsenmiş bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yok muş gibi gündeme getiriyorsunuz. Bunu nasıl yasalaştıracaksınız. Seçime gideceksiniz, orada anayasayı değiştirecek çoğunluk alacaksınız ya da referanduma götürecek bir çoğunluk alacaksınız, olsa olsa en iyi ihtimalle, tüm bunlar lehinize işledi, 2028 seçimlerinde ancak bunu uygulamaya koyabileceksiniz. Bu, aslında 2023 seçimlerine dair ortak bir fikir beyan edememenin acziyetinin de itirafıdır. Bunları asla karşı tarafı muhalefet cephesini rencide etmek için söylemiyorum. Objektif şartlarda söylüyorum. Bu anlamda bu metni milletimiz bu şekliyle de değerlendirecektir."
"HÜKÜMET SİSTEMİ'NE DURDUK YERDE GEÇİLMEDİ"
Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne durduk yerde geçilmediğine işaret eden Kurtulmuş, "Muhalefetin teklif ettiği bu metinle eğer böyle bir noktaya geçer, Allah korusun, Türkiye yeniden 8-10 aylık koalisyon hükümetleri dönemine dönecektir. Rahmetli Menderes'in ve rahmetli Özal'ın 10 yıl iktidarlarını dışarıda bırakırsanız, 2002'ye, AK Parti'nin iktidara geldiği döneme kadar Türkiye'de hükümetlerin yaşının ortalaması 16 aydır. Yani her 16 ayda bir hükümet değiştirmiş ülkeyiz. Bir bakan daha bakanlığını anlamadan, oradan ayrılmış oldu. Hükümetler kurulamayan dönemler oldu. Bunları da bildikleri için metnin içine öyle bir madde yazmışlar ki, nasıl ki hükümetler çok sık… Yeni hükümet seçilene kadar başbakan imza atana kadar oraya devam edecek, onu da kendilerince bir şekilde oraya koymuşlar." diye konuştu.
"TÜRKİYE, CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ'NDEN ASLA GERİ ADIM ATMAYACAKTIR"
Kurtulmuş, 6'lı Masa'nın "Türkiye çok sık değişen hükümetler dönemine geri dönecek, bunu teklif ediyoruz. Böyle yönetilecek. Zaten yönetildikleri dönemlerde de cumhurbaşkanının üzerinde bir eş güdüm mekanizması oluşturarak, yazılmamış bir eşgüdüm mekanizması oluşturarak, vesayeti kuvvetli hale getireceğiz." dediğini ifade etti.
Bunun asla kabul edilemez bir şey olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Kaldı ki mevcut sistem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. Millet bunlardan bunaldığı için, on yıllar boyunca Türkiye'de hele hele 90'lı yıllarda büyük vakit kayıplarını yaşadığı için, Türkiye'de güçlü bir irade ile yola devam kararı vermiştir. Yüzde 52 kendi helal oylarıyla millet yeni bir sistemi getirmiştir. Dolayısıyla bu sistem yokmuş gibi konuşmak, kabul edilebilir bir durum değildir. " diye konuştu.
Kurtulmuş, Türkiye'nin etkin bir yönetime ihtiyacı olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
"Özellikle bölgemizde ve dünyadaki bu kadar yoğun değişmelerin mücadelelerin ve altüst oluşların yaşandığı bir dönemde, kararlı, milli menfaatlerini koruyan, etkin şekilde hızlı kararlar alarak yoluna devam eden bir Türkiye'ye ihtiyaç var. Türkiye yüzyılının gerçekleşmesi de ancak bu şekilde mümkün olacaktır. Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden asla geri adım atmayacaktır. Sistemin sahibi millettir, sistemin arkasındaki güç, garantisi, milletin oylarıdır, eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı."
Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yarın bir açıklama yapacağını anımsatarak şunları kaydetti:
"Burada özellikle Türkiye ekonomisiyle ilgili muhtemelen bazı konular dile getirilecek. Medyaya yansıdığı, yalanlanmadığı için... Bazı isimler, isimlerin her biri kendi alanında saygın iktisatçılar olabilir, bir şey demiyorum. Ama o kadar eskiye bir özlem içerisindekiler ki yeniden Türkiye'de Kemal Derviş modelini işletmek için ithal iktisatçılarla Cumhuriyet Halk Partisinin yoluna devam edeceği anlaşılıyor. Hayırlı uğurlu olsun, biz bu kafayı tanıyoruz. Rahmetli Ecevit önce yapmayacağım demesine rağmen, sonunda bir gece yarısı Kemal Derviş geldi, Türkiye ekonomisi için kurtarıcı olarak getirildi. Onun altına da bir program koydular. Hatta sadece o programı uygulasın diye değil. O programı uygulayarak başta Ecevit hükümeti ve Ecevit olmak üzere orayı dağıtsınlar ve yeni bir siyaset kursunlar diye getirildi. Ama bu milletin feraseti Kemal Derviş zihniyetine ve modeline müsaade etmedi.
Şimdi öyle görünüyor ki Cumhuriyet Halk Fırkası eski döneme özentisinin bir göstergesi olarak yeniden ithal danışmanlarla ekonomi üzerinde çalışacağı anlaşılıyor. Yazıktır günahtır. Bir kere CHP içerisinde benim de tanıdığım saygın ekonomistler var. Koskoca Cumhuriyet Halk Partisinin kendi içerisinde ekonomi ile ilgili fikir söyleyecek insanlar yoksa dışarıdan niye Kemal Derviş gibi ithal bazı danışmanlar çağırıyorsunuz. Bu herhalde bazı dış ekonomik çevrelere göz kırpmaktır. Onlara sinyal vermektir."
Kurtulmuş, son birkaç aylık süreçte gayretli çalışmalar neticesinde AK Parti'nin ciddi bir yükselişe geçtiğini belirtti.
2023 seçimlerinde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı yeniden cumhurbaşkanı seçerek, AK Parti'ye de parlamentoda yeniden temsil yetkisi vererek milletin Türkiye'nin 100 yılının kapılarını sonu kadar açacağına inandığını anlatan Kurtulmuş, bu gayretle bu heyecanla ve bu motivasyonla çalıştıklarını dile getirdi.
Dünyadaki Kovid-19 salgını sürecine değinen Kurtulmuş, "En son 3. çeyrekteki 3,9'luk büyüme ile Türkiye 9 çeyrektir art arda büyüyen ender ülkelerden birisidir ve büyüme hedeflerini yakalayacak bu anlamda hem OECD içerisinde hem de G-20 ülkeleri arasında parmakla gösterilen ülke konumundadır." dedi.
Çorlu'da, Çerkezköy'de, Tekirdağ'da fabrikaların harıl harıl çalışıyor olmasının, istihdamın yeniden Kovid-19 öncesi döneme dönmesinin, işsizliğin tek haneli rakamlara gerilemesinin, Türkiye'nin cari açığını kapatacak ihracat hamlelerinin art arda geliyor olmasının Türkiye ekonomisi bakımından önemli olduğuna işaret eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"İnşallah önümüzdeki dönemde de en başından itibaren dikkatle üzerinde durduğumuz şartlar ne olursa olsun tezgahı dağıttırmamak ve Türkiye'nin üretimini, üretim gücünü arttırarak ihracatını arttırarak Türkiye'nin cari açığını kapatacak bir strateji izlemeye devam edeceğimizi tekrar ifade etmek isterim. Ayrıca enflasyondaki düşme eğilimi inşallah yılbaşından itibaren de artarak devam edecek, daha hızlanarak devam edecek. Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu olan bir numaralı meselesi olan enflasyon meselesini de aşağı doğru düşüşle birlikte olumlu bir tabloya geçeceğini biliyoruz."
Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı dolayısıyla Avrupa'nın büyük bir enerji krizi geçirdiğini anlatan Kurtulmuş, Avrupa'daki parlamentoda milletvekillerinin kazakla, paltoyla atkıyla oturdukları o fotoğrafları tüm dünyanın gördüğünü kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın öncülüğünde alınan tedbirler, ikili müzakereler, diplomatik ilişkilerle Türkiye'nin enerji bakımından hiç bir sorun yaşamadığını anlatan Kurtulmuş, "Türkiye enerji problemi olmayan, enerji tedariki problemi olmayan ülke olarak inşallah, kış aylarını normal bir şekilde geçirecektir. Hiçbir sıkıntı yaşamayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"TİCARETİN DE BİR AHLAKI VARDIR"
Kurtulmuş, bir ürünün bir markette 6 kuruş, diğer markette 1 lira, 2 lira olmasının doğru olmadığını belirterek "Ticaretin de bir ahlakı vardır." dedi.
Arada muazzam fiyat farklılıklarının olduğu anlaşılmaz bir yüksek karlılıkla malların satıldığını gördüklerini anlatan Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
"Aslında evet Türkiye serbest pazar ekonomisi şartları içerisinde yönetilen bir ülkedir, yönetilen bir ekonomidir ama serbest pazar ekonomisinin vermiş olduğu hareket serbestinden yola çıkarak hiç kimsenin piyasaları manipüle etme hakkı ve yetkisi yoktur. Böylece bazı çevrelerin piyasada serbest pazar şartlarını suistimal ederek tekel oluşturması bazı fiyatları istedikleri seviyeye çekerek vatandaşlarımızın bu zor ekonomik şartlar içerisinde alım güçlerini aşağıya çekecek bazı faaliyetler içerisinde olması kabul edilebilir bir şey değildir. Bu konuda evet işin tabi ki denetim kısmı vardır. İlgili Ticaret Bakanlığımız bu anlamda fahiş fiyat peşinde olan, yüksek karlarla piyasayı manipüle eden kuruluşlar hakkında gerekli düzenlemeleri yapacaktır, bunları arttırarak sürdürmeye devam edecektir ama aynı zamanda şunu da söylemek gerekir, ticaret sadece birtakım tedbirler birtakım baskılar vesaireler ile yürütülen bir alan değildir. Bir de hele bizim gibi büyük bir milletin ticarette bildiği başkalarının bilmediği başka bir şey vardır ki oda ticaret ahlakıdır. Ticaretin de bir ahlakı vardır. Yani sadece kurallardan sadece birtakım yönlendirmelerden ibaret bir alan değildir ekonomi, bunun da bir ahlakı vardır. Dolayısıyla özellikle böyle zor bir süreçte nasıl olsa biz tekeliz diyerek istediği fiyatı koymak ticaret ahlakıyla bağdaşmaz. Milletimizin en temel hasretlerinden birisi olan hele hele zor süreçlerde vatandaşı destekleyecek olan ticaret ahlakına bazı kurum ve kuruluşları da davet ediyoruz. Böyle şey olmaz. Bununla ilgili olarak hem tekelleşmeye fırsat verilmeyecek hem de bu kişiler üzerindeki denetimler sürdürülecektir."
"KARARLILIKLA TERÖRE KARŞI MÜCADELEMİZE DEVAM EDİYORUZ"
Kurtulmuş, Türkiye'nin kararlılıkla teröre karşı mücadelesine devam ettiğini belirtti. Türkiye'nin bu mücadeleyi yeni vermediğinin altını çizen Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu çerçevede özelikle Suriye ve Irak'ın istikrarsızlaştırmasından sonra Suriye ve Irak'ın bazı bölgelerinin terör örgütlerinin cenneti haline getirildiğini hepimiz biliyoruz. Bu çerçevede terör belki bazı ülkeler için çok uzaktaki bir gerçektir ama Türkiye için hemen burnunun dibinde, hemen kendisini etkileyen sınır ötesinden yapılan birtakım faaliyetlerle sınırlarımızın bombalandığı, canımızın yandığı ve 40 yılı aşkın bir süredir maalesef Türkiye'ye büyük zararlar veren Türkiye için hayati bir meseledir. Türkiye başkaları gibi uzaktaki bir yangını seyrediyor olamaz. Hemen burnu dibindeki bu yangını söndürülmesi için her türlü tedbiri almak durumdadır. Kararlılıkla teröre karşı mücadelemize devam ediyoruz. Aynı zamanda özelikle sınır ötesinde yapılacak operasyonlarla ilgili de ilgili taraflarla müzakereyi de sürdürüyoruz."
Türkiye için terör konusunun çok önemli olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Burada esas üzerinde durulması gereken konu maalesef özellikle Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere bazı ülkeler ile Türkiye arasında teröre bakış konusundaki hayati farklılıklardır. Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki bizim için PKK'nın, PYD'nin, YPG'nin birbirinden hiçbir farkı yoktur. Ama bazı ülkeler PKK'yı terör örgütü olarak kabul ederken PYD'yi, YPG'yi ve başka versiyonlarını siyasallaştırarak onları kendi senatolarına, kendi parlamentolarına davet ederek, onlara kendi ülkelerinde birtakım siyasi faaliyetler yapmaları zeminini hazırlayarak, hatta bunun da ötesinde sanki devletmiş gibi muamele ederek silah, istihbarat ve lojistik destekleri vererek bu örgütleri güçlendirmektedirler.
Bizim için ha PKK ha DEAŞ hiçbir farkı yoktur ya da başka bir örgüt çünkü biz örgütlerin hiçbirisini bir diğerinden ayırt etmeyiz bu örgütlerin tamamı insanlık düşmanıdır. Yaptıkları faaliyetler ile sadece bir ülkeye karşı değil 8 milyar insanların tamamına karşı faaliyettir, birinci farkımız budur. İkincisi milli menfaatlerimiz arasındaki farklılıktır. Örnek olarak söylüyorum bizim milli menfaatimiz bizim yaşadığımız bu coğrafyada milletlerin, halkların birliğinden ve beraberliğinden geçiyor. Türkiye, Suriye, Irak, İran bütün bu ülkelerin daha fazla işbirliği içerisinde, daha fazla dayanışma, daha fazla entegrasyon içerisinde olması bizim Türkiye'miz açısından milli menfaatlerimize uygun olan yol budur ama başkaları için onların milli çıkarları bu bölge halklarının ve milletlerinin daha fazla dağılması, parçalanması, bölünmesinden geçiyor. Onun içindir ki terör örgütlerine 10 yıllar boyunca destek verirler, onun içidir ki yeni emperyalizmin yeni aracı olarak vekalet savaşlarının bir unsuru olarak terör örgütlerini kullanırlar."
Türkiye'nin sınır ötesi operasyonlarının hiçbirisinin Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğünü tehlikeye atan adımlar olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Tam tersine oralarda yuvalanan ve sadece bize uzaktan zarar veren değil aynı zamanda Suriye ve Irak'ı da lime lime eden bu terör örgütlerine karşı mücadele Suriye ve Irak'ında toprak bütünlüğünün sağlanması demektir. Bu kararlılık içerisinde devam ediyoruz ve inşallah özellikle bu bölgedeki gerilimlerin azaltılması için başlatmaya kararlı olduğumuz normalleşme adımlarını da bir şekilde gerçekleştirerek bu bölgesin sulh selamet ve esenlik bölgesi olması için gayret sarf edeceğiz. Bunun için de eli silahlı başkaları adına taşeronluk yapan bu bölgedeki halklar arasına kin nefret ve düşmanlık sokmak isteyen terör örgütlerinin tamamına karşı haklı mücadelemizi tavizsiz bir şekilde sürdüreceğiz.
Birileri PYD'ye YPG'ye ve diğerlerine verdikleri desteğe bir kılıf bulmuşlar. Onun adına 'Eğer bunları biz zayıflatırsak DEAŞ'le mücadelemiz zayıflar.' diyorlar. İyi de DEAŞ ile sahada en kuvvetli mücadeleyi veren ülke Türkiye'dir. Türkiye'nin DEAŞ ile mücadelesine destek olduğunuz zaman şimdi PKK üzerinden DEAŞ'e karşı bir mücadeleyi, sözüm ona bir mücadeleyi dile getiriyorsunuz. Dolayısıyla bu aynı zamanda şu demektir, PKK iyi, DEAŞ kötü demektir. PKK da kötüdür, DEAŞ da kötüdür, YPG de kötüdür, diğerleri de kötüdür. "
BASIN MENSUPLARININ SORULARI
Kurtulmuş, basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Zincir marketlerden birinin icra kurulu üyesinin açıklamalarına ilişkin soruya Kurtulmuş, "Tabii herkesin söylediği söze dikkat etmesi gerekiyor. Az önce de söyledim. Türkiye serbest pazar ekonomisi şartları içerisinde yönetilen bir ekonomidir. Tercihimiz budur ve bu tercihte bir değişiklik olmayacaktır. Bu serbest pazar ekonomisi kimse için tekelleşme imkanı vermemelidir. Burada muhatap alarak bir şeyler söylemek istemiyorum ama söylediğim ana kuralı söylüyorum. Herhangi bir şekilde tekelleşme faaliyetleri olursa buna devlet müsaade etmez. Zaten ilgili kurumlar tekelleşme faaliyetlerine de doğrudan doğruya müdahale edebilir. Ticaretin içinde olanlar böyle siyasete özenerek siyasi sözler söylemeyi de alışkanlık haline getirmesinler. Bu da eski Türkiye'nin alışkanlıklarıdır." yanıtını verdi.
Herkesin kendi işini yapması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, "Herkesin bir siyasi kanaati olabilir herkes istediği partiye ya da partilere destek verebilir. Buna hiçbir şey demem. Kamuoyunun önünde ticari faaliyetle meşgul olan bir şirketin yetkilisinin böyle konuşması asla doğru değildir, şık değildir. Türkiye'de halkın beklediği de bu değildir. Yanlış bir şeydir. Tabii ki bundan sonrası ilgililerin bileceği bir şeydir. Kural olarak söylüyorum biz tekelleşmenin doğru olmadığını ifade ediyoruz." diye konuştu.
"TAYYİP ERDOĞAN KARŞITLIĞI BİR ŞEYDİR AMA HER ŞEY DEĞİLDİR"
"6'lı Masa'nın terörle mücadele, ekonomi ve dış politika ile ilgili konularda bir programı var mıdır ?" sorusunu Kurtulmuş, şöyle yanıtladı:
"Olmadığını söyledim. Tabii ki her partinin bir programı var ama ortak bir programlarının olmadığı görünüyor. Nereden görünüyor. Örneğin Türkiye'nin Libya hükümetiyle yaptığı anlaşmanın uzatılması konusunda Cumhuriyet Halk Partisi 'hayır' diyor, İYİ Parti 'evet' diyor. Diyelim ki şimdi sınır ötesi operasyonlarda bazı partiler 'evet' diyor bazı partiler 'hayır' diyor. Masada olmayan bileşenler zaten bunu bir savaş olarak görüyor. Dolayısıyla herhangi bir ortak fikirlerinin olmadığı aşikardır. Onun içindir ki bir fikir etrafında ortaya çıkıp 'bizim kanaatimiz şudur terörle mücadelede şunu yapacağız PYD, YPG bizim için PKK'dan farklı bir örgüt değildir, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Mavi Vatanı koruması ile ilgili şunları yapacağız. Türkiye'nin ekonomi programında bunları yapacağız' diyemiyorlar. Anayasa teklifi gibi bir metinle ortaya çıkmış bulundular. Allah kolaylık versin işleri zordur. Bir fikir etrafında toparlanmaları son derece zor görünüyor. Tayyip Erdoğan karşıtlığı bir şeydir ama her şey değildir."
CHP BELEDİYELERİNDEKİ YOLSUZLUK İDDİALARI
Kurtulmuş, bir gazetecinin CHP belediyelerindeki yolsuzluk iddialarına ilişkin, "Türkiye'de yolsuzlukla ilgili önemli, gayretli mücadeleler yapılıyor. Bu anlamda açık bir yolsuzluk varsa kimsenin gözünün yaşına bakılmaz bunu kural olarak söyleyeyim." diye konuştu.
Gazetecinin "Tekirdağ ve ilçelerine yönelik spor yatırımları devam edecek mi?" sorusuna Kurtulmuş, Türkiye'nin her yerinde büyük spor tesislerinin yapılmaya devam ettiğini söyledi.
Tekirdağ'da Gençlik ve Spor Bakanlığının 1 milyarlık yatırımı olduğunu belirten Kurtulmuş, "Çorlu ilçesinde de böyle bir değerlendirme alınıyor. Çorlu'yu da artık amatör ligden çıkarın, Çorlu'ya amatör ligde olmak yakışmaz." dedi.
Editor : Şerif SENCER