Tarihsel ÖZETİ| süreç içerisinde birçok medeniyete ev sahipliği yapan Denizli, bu medeniyetlerin her birinden de bir iz taşıyor.
Anadolu’nun önemli kültür merkezlerinden biri hâline gelen Denizli’ye ise bu ismin neden verildiğini öğrenince artık o kadar da mantıksız gelmeyecek.
Denizli, ilk olarak bugünkü merkezinin 6 kilometre kuzeyinde, Eskihisar Köyü civarında kurulmuştu.
Ancak zamanla insanlar, su kaynaklarının bol olduğu Kaleiçi bölgesine taşınarak bugünkü yerleşim alanına ulaştılar. Türkler, Denizli’yi fethettikten sonra bu stratejik konuma yerleştiler. Bu süre zarfında adı ise tarihi kaynaklarda da farklı şekillerde karşımıza çıkıyor.
Selçuklu dönemine ait kayıtlarda şehir, “Ladik” olarak anılırken ünlü seyyah İbn Battuta, Denizli’yi “Tonguzlu” olarak belirtiyor. Ayrıca Timur’un zafernamesini yazan Şerafettin Zeydi de şehrin adıyla ilgili olarak “Tenguzluğ” ya da “Tonguzluğ” gibi farklı versiyonlar kullanıyor. Peki bu isimlerin farklılıkları nereden kaynaklanıyor?
Bu isimler ise zamanla “Denizli” hâlini aldı.
Aslında Denizli, şehirde deniz olduğu için verilen bir isim değildi. Türkçede “tengiz” kelimesi, eski anlamıyla “deniz” demekti. Tengüzlü ise tahmin edeceğiniz üzere bugünkü Denizli şeklinde kullanılıyordu. Bu söylem, halk arasında yayılarak gelişti.
Denizli, coğrafi olarak turizm açısından oldukça önemli bir geçiş noktasında yer alıyor. Aynı zamanda Aphrodisias antik kentinin komşusu olup, sınırları içinde Colossae, Tripolis, Hierapolis, Laodikya gibi önemli şehirleri de içinde barındırıyor.
Peki bulunduğu coğrafyadan dolayı “Denizli” denmiş olabilir mi?
15. yüzyılın ikinci yarısında, Osmanlı kayıtlarında şehrin “Dinuzlu” olarak kaydedildiği görülüyor. Yani o döneme kadar Tengüzlü, Tonguzluğ gibi ifadeler kullanılırken; artık bugünkü hâline oldukça yakın olan Dinuzlu kullanılmaya başlandı.
Arkeoloji Profesörü Celal Şimşek’in yaptığı çalışmalar, Denizli’nin yalnızca coğrafi açıdan değil; tarih ve kültürel açıdan da önemli bir rol oynadığını ortaya koyuyor. Şehir, Lycos Nehri’nin verimli ovalarının ortasında, üç nehirle çevrili yüksek bir plato üzerinde konumlanmış. Kuzeydoğuda Lycos (Çürüksu), güneydoğuda Kapros (Başlıçay) ve kuzeybatıda Asopos (Gümüşçay-Goncalı Deresi) şehir sınırlarını belirliyor.
Bu nehirlerin varlığı, bölgenin tarihsel gelişimine büyük katkı sağladı.
Bölgedeki su kaynaklarının zenginliği sayesinde Denizli, su ihtiyacını karşılamak için büyük su kemerleri ve hatları inşa etmişti. Şimşek, bu kemerlerin şehre olan katkısını vurgularken bölgedeki su yollarının ihtişamının, "tengiz" gibi kelimelere ilham kaynağı olmuş olabileceğini belirtiyor.
Denizli, böylece hem coğrafi hem de kültürel açıdan Anadolu’nun önemli merkezlerinden biri olduğu gibi zengin su kaynaklarıyla da adını özgünleştirmiş oldu.
Kaynaklar: Kültür ve Turizm Bakanlığı, Pamukkale Üniversitesi, TURSABİlginizi çekebilir:
Editor : Şerif SENCER