2011’den ÖZETİ| beri hava savunma sistemleri üzerine önemli adımlar atan İsrail, bugün dünyanın en gelişmişi olarak görülen, Demir Kubbe isimli hava savunma sistemine sahip. Filistin ile İsrail arasındaki savaştan dolayı tekrar gündeme gelen bu insansız savunma sistemi, günümüzde oldukça başarılı görülse de büyük tartışmaların odağı olmaya devam ediyor.
Çünkü toplum, bu sistemi başarılı görme noktasında ikiye ayrılıyor. Kimileri can kaybı sayısını azalttığı için bunu mükemmel bir icat olarak görürken kimileri de toplum üzerinde yeterli güveni oluşturmadığından bu sistemi başarısız olarak niteliyor. Tabii buna karar vermek için en başta “Demir Kubbe nedir?” sorusunu cevaplamak gerek.
Tam olarak nedir bu Demir Kubbe?
Demir Kubbe’yi, ülkenin üzerini örtüp, gelen saldırılara karşı koruyan bir kalkan olarak düşünebilirsiniz. Tabii sanılanın aksine bu isim tek bir cihaza verilmiyor. Farklı cihazlarla sağlanan sistemin tamamına bu isim veriliyor. Rafael Gelişmiş Savunma Sistemleri tarafından Obama yönetimindeki ABD desteğiyle yapılan bu sistem, 2011’de devreye girdi.
Toplamda 10 adet bulunan sistemin her birinde 3 ila 4 fırlatıcı, 20 Tamir füzesi ve radar bulunuyor. Bunlardan sadece bir tanesi, 1.000 adet roketi aynı anda takip edebiliyor. Bu gelişmişliği sayesinde de sistemin yüzde 90 ila 95 arasında başarı oranı var. Bu sayede de binlerce roketi havada imha etmeyi başardı.
Peki nasıl çalışıyor bu sistem?
İsrail’in konumuna göre spesifik özelliklerle donatılmış olan hassas radarlar, sürekli tarama yaparak tehditleri arıyor. Havaya sıkılan bir mermiyi bile fark edebilen bu radarlar, roketleri anında saptayabiliyor. Bu radarlar yoluyla gelen füzelerin nereye düşeceği de önden görülebiliyor. Eğer bir yerleşim yerine veya benzeri önemli yerlere düşecekse, gerekli hesaplamalar yapılarak roketler gönderiliyor. Her bir sistem, 75 kilometrelik bir alanda koruma sağlayabiliyor.
Eğer roketler boş yerlere düşüyorsa, sadece bir tanesi aşağı yukarı 100 bin dolar değerinde olan Tamir füzelerini ateşlemeye gerek duyulmuyor. Buna karar veren de yine sistemin kendisi oluyor. Yani habersiz saldırı gibi durumların pek de önemi kalmıyor.
Tamir füzelerinden daha detaylı bahsetmeden önce Filistin tarafından gönderilenlere değinelim.
Kassam füzeleri olarak bilinen bu roketler, aslında oldukça ilkeller. Herhangi spesifik bir hedefi vurmaları mümkün değil, çünkü içlerinde herhangi bir güdüm mekanizması yok. Çok sayıda kolayca üretilebiliyor olmalarının yanında çoğu zaman patlamıyorlar bile. Bazen uçlarında patlayıcılar olsa da havadan İsrail’e doğru fırlatılan demir yığınları gibi ilerliyorlar.
Nereye düşeceklerine karar verecek bir algoritma veya mekanizma bulunmuyor. Sadece fırlatma ve üretim kolaylığı olduğundan; balkonlardan, kamyonet kasalarından veya diğer farklı yerlerden açılı bir şekilde ateşlenebiliyorlar. Nereye düşecekleri de fizik kanunlarına kalıyor. Yani temelde pek de korkulacak bir şey değil. Fakat yüzlercesi aynı anda fırlatılabildiği için büyük bir sorun teşkil ediyor.
Karşılarında ise Tamir füzeleri var. Bu gördüğünüz füze neden $100.000?
Tamir füzeleri ses hızının 2,5 katına çıkabiliyor. Ayrıca Filistin’den gelen roketlerin aksine, bunlar akıllı füzeler. Havadayken hedef değiştirebilme, objeyi takip edebilme gibi özellikleri bulunuyor. Buna ek olarak yüksek manevra kabiliyeti ve gelişmiş sensörleri, havadayken şartlara ayak uydurabilmesini sağlıyor.
Hedefe yaklaştığında ise roketin başlığındaki 15-16 kiloluk patlayıcı aktif ediliyor ve her yöne şarapnel fırlıyor. Bu da roket direkt temas etmese de patlama yoluyla havada imha edilmesini sağlıyor. Hızlı roketler ve gelişmiş radar sistemleri sayesinde Demir Kubbe, İsrail’in tepesinde adeta bir şemsiye görevi görüyor.
Bu sistem gelmeden önce durum nasıldı?
Dediğimiz gibi Demir Kubbe sistemi 2011 yılında ortaya çıktı. Fakat İsrail’in çatışmaları bundan çok daha öncesine dayanıyor. Füzelerin dahil olduğu bir çatışma, Hizbullah örgütüyle 2006 yılında Lübnan’da gerçekleşmişti. 34 günlük çatışmada 4.000 roket İsrail topraklarına vurmuştu. Bu bağlamda 53 kişi yaşamını yitirdi.
2014 yılındaki başka bir çatışmada ise 50 günlük bir çatışmanın sonunda 3.360 roketin atılmasıyla 2 can kaybı yaşandı. Elbette sadece 1 can kaybı bile olsa burada durumu güzellemek sadece hata olur. Fakat Demir Kubbe’nin başarılı olmadığını söylemek de aynı şekilde hata olur.
Toplamda 2.500’den fazla roketin imha edilmesini sağlayan Demir Kubbe, hâlâ İsrail’i koruyor. Mobil olduğu için de yeri değiştirilebiliyor.
Fakat sistem kusursuz değil.
800 ila birkaç bin dolarlık maliyetle üretilebilen Kassam füzelerine, Tamir füzeleri maddi anlamda yetişemeyebiliyor. Bu da sistemin önündeki en büyük engel. Bu yüzden çok sayıda roket ateşlendiğinde bazı yerlerin vurulması kaçınılmaz oluyor. Yine de ülke geneline yerleştirilen bu sistem, üst düzey bir koruma sağlıyor.
Peki hafta sonu gelen roketler üzerinde neden etkisi olmadı?
İsrail'den bazı yetkililer, durumu Pearl Harbor saldırısına benzeterek saldırının beklenmedik olduğunu söyledi. Fakat çoğunlukla bu soru pek de yanıt bulmadı. Durum kontrol altına alındığında buna yönelik konuşulacağı da belirtildi. Birçok kişinin iddiasına göre, çok sayıdaki roket yüzünden hava savunma sistemi yetersiz kaldı. Fakat resmi açıklama gelene kadar iddialardan herhangi birine güvenmek hata olur.
Hepimizin bildiği üzere savaşların kazananı olmaz. Hayranlık duymadan önce, böyle bir sistemin kullanılmak zorunda olması da düşünmemiz gereken ilk şey olmalı.
İsrail-Filistin gerginliği hakkında bilgi edinmek için alttaki içeriğe göz atabilirsiniz.
Editor : Şerif SENCER