Çoğu ÖZETİ| kişi, human papilloma virüsü olan HPV'yi cinsel yolla bulaşan bir hastalık olarak bilse de Epidermodisplazi verruciformis (EV) adı verilen ve insanları adeta ağaca çeviren HPV türü oldukça farklı. Bu rahatsızlık, HPV'nin 5 ya da 8 olarak adlandırılan türüyle ilişkilidir. Ortaya çıkışı ise gen mutasyonundan kaynaklanıyor. Bu nedenle kişi, her iki ebeveyninden de bu mutasyonu kalıtsal olarak alabiliyor. Hatta akraba evliliği, bu durumun görülme riskini artırıyor.
Bu nadir görülen duruma halk tabiriyle 'ağaç insan sendromu' adı veriliyor. Hatta dünya çapında, sadece 200 kişide bu rahatsızlığın görüldüğü biliniyor. Biz de bu içerikte, bu sendroma yakalanmış kişilerin, hastalık sebebiyle yaşadıkları zorlu hayat mücadelelerini sizlerle paylaşmak istedik.
Bu hastalığı geçirenlerin vücutlarında, önce HPV'nin meÅŸhur siÄŸillerinden çıkmaya baÅŸlıyor. Ardından bedenin her tarafı, aÄŸaç dallarına benzeyen ilginç kahverengimsi çıkıntılarla kaplanıyor.Â
Hastalığa dair rahatsız edici görüntü #blur-img{ filter: blur(32px); -webkit-filter: blur(32px); cursor:pointer; } /* Position text in the middle of the page/image */ .blur-bg-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: bold; position: absolute; top: 50%; left: 50%; transform: translate(-50%, -50%); z-index: 2; width: 80%; padding: 20px !important; text-align: center; cursor:pointer; }
Dünya SaÄŸlık Örgütü (DSÖ) HPV'nin dünyada çok yaygın olduÄŸunu ve 100'den fazla türü olduÄŸunu söylüyor. Özellikle EV gibi, insanların bağışıklık sistemlerini direkt olarak maÄŸlup eden bir türün vücuttan atılması pek de kolay olmuyor.Â
Rahatsız edici görüntü #blur-img{ filter: blur(32px); -webkit-filter: blur(32px); cursor:pointer; } /* Position text in the middle of the page/image */ .blur-bg-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: bold; position: absolute; top: 50%; left: 50%; transform: translate(-50%, -50%); z-index: 2; width: 80%; padding: 20px !important; text-align: center; cursor:pointer; }
Rahatsızlığın semptomları ilk olarak çocukluk döneminde ortaya çıkıyor. Boyun, yüz, eller ve ayaklarda siğil gibi şişlikler, kabarık lezyonlar oluşuyor ve giderek tüm vücuda yayılıyor. Fakat bu çıkan siğilimsi şeyler, çok ilginç oldukları için göreni hayretler içinde bırakıyorlar.
Shana Khatun .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Keza uzmanlara göre bu hastalık kadınlarda ve erkeklerde eşit olarak görülebiliyor. Mesela bunu deneyimleyen ilk kadın Bangladeş'te yaşayan, 10 yaşındaki Sahana Khatun oluyor.
Abul Bajandar .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Bu hastalık ilk olarak Bangladeş'te yaşayan, 28 yaşındaki Abul Bajandar'ın haberlerinin medyaya yayılmasıyla gündeme geliyor. Bajandar, hayatı boyunca bu hastalıkla mücadele ettiğini, ellerinin öbek öbek ayrılmış ağaç dallarına benzediğini ve bu yüzden hiçbir iş yapamadığını söylüyor. Hatta doktorlara, ''ellerimi kesin alın, artık yeter'' gibisinden bir serzenişte de bulunuyor.
Bajandar, 2016 yılında 25'ten fazla ameliyat geçiriyor. Ancak tekrar tekrar vücudunda ağaç köklerine benzeyen şeyler çıkmaya devam ediyor. Yani ameliyatlar sürekli tekrarlansalar da bu virüs, insanların bedenlerini anormal bir hale getirmeyi bırakmıyor.
Dede Koswara .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Mahmoud Taluli .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Aynı ÅŸekilde Endonezya'da yaÅŸayan Dede Koswara ve Gazze'de yaÅŸayan Mahmoud Taluli'de bu hastalıkla mücadele eden insanlar. Bu kiÅŸiler de aynı Bajandar gibi birçok ameliyat geçiriyor ve sonuç onlar için de tekrardan hüsran oluyor.Â
Peki hastalara uygulanan ameliyatlar neden işe yaramıyor? Bu hastalığın tedavisi nasıl mümkün olabilir?
Rahatsız edici görüntü #blur-img{ filter: blur(32px); -webkit-filter: blur(32px); cursor:pointer; } /* Position text in the middle of the page/image */ .blur-bg-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: bold; position: absolute; top: 50%; left: 50%; transform: translate(-50%, -50%); z-index: 2; width: 80%; padding: 20px !important; text-align: center; cursor:pointer; }
Bunun maalesef ki kesin çözüm sağlayan bir tedavisi şu anlık yok. Genelde siğilleri, kriyoterapi denen dondurma veya koterizasyon denen yakma yöntemi ile ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
Ayrıca çeşitli kremler ve retinoidler (hücre yenilenmesini sağlayan ilaç / serum) de reçete edilebiliyor. Yani bunlar, hasarlı bölgelerin büyümelerini önleseler de tam olarak onları yok etmiyorlar.
Rahatsız edici görüntü #blur-img{ filter: blur(32px); -webkit-filter: blur(32px); cursor:pointer; } /* Position text in the middle of the page/image */ .blur-bg-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: bold; position: absolute; top: 50%; left: 50%; transform: translate(-50%, -50%); z-index: 2; width: 80%; padding: 20px !important; text-align: center; cursor:pointer; }
Bu içerikte bahsettiğimiz, bu hastalığa yakalanan kişilere yapılan ameliyatlarla ise ellerde, kollarda ve vücudun çeşitli bölgelerinde bulunan ağaç köklerine benzeyen şeyleri kesip vücuttan ayırıyorlar. Bir de zaten sorunlu olan bölgelerin %100'ünü vücuttan çıkaramıyorlar.
Bedenden uzaklaÅŸtırabildikleri yerlerin üzerlerine de normal bir görünüm saÄŸlansın diye deri nakli yapıyorlar. Yeniden tekrarlamak gerekirse bu, o kadar ciddi bir durum ki ameliyatlar ne yazık ki nafile kalıyor.Â
Rahatsız edici görüntü #blur-img{ filter: blur(32px); -webkit-filter: blur(32px); cursor:pointer; } /* Position text in the middle of the page/image */ .blur-bg-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: bold; position: absolute; top: 50%; left: 50%; transform: translate(-50%, -50%); z-index: 2; width: 80%; padding: 20px !important; text-align: center; cursor:pointer; }
Hatta yapılan bir çalışma, bahse konu bu ciltte çıkan sorunlu kabarcıkların %30'unun veya %50'sinin kansere yol açtığı ifade ediliyor. Özellikle bu bölgelerin, uzun süre vücuttan alınmamaları ve güneş ışınlarına maruz bırakılmaları kanser riskini artıran faktörler oluyor. Yani HPV'nin yol açtığı siğillerin muhakkak vücuttan atılmaları gerekiyor.
Micheal Chernofsky .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Mahmoud Taluli'nin 2017 yılındaki beşinci ameliyatını yapan doktor Michael Chernofsky, yaptıkları ameliyatlarda virüslü bölgeleri deri yüzeyinden kesip çıkarmalarının bir anlamı olmadığını söylüyor. Doktor, bu ağaca benzeyen yapıların, tekrardan büyüyüp vücuda yayılmamaları için vücudun en derininde kök salmış siğilleri çıkarmaları gerektiğini ifade ediyor.
Ayrıca uzman, her hastanın bağışıklık sistemi bu virüse çok farklı tepki geliÅŸtirdiÄŸi için herkese tek bir tedavi biçiminin uygulanamayacağını dile getiriyor. Bu nedenle bu sorunu yaÅŸayanların, genetik haritalarının çıkarılması, üzerlerinde çeÅŸitli tıbbi testler yapılması ve uygun bir tedavi yöntemi keÅŸfedilmesinin önemli olduÄŸu görülüyor.Â
Keza içerik boyunca verdiğimiz örnekler, size bir şeyler çağrıştırdı mı bilemiyorum ancak bu hastalığı deneyimleyenlerin yaşadıkları ülkelerin, 3. dünya ülkeleri olduğunu görüyoruz. Bu ülkelerin yoksullukla mücadele etmeleri bir yana, buralarda yaşayan insanların sağlık hizmetlerine ulaşma konusunda da sıkıntıları var.
Bir de zaten sağlık sektörü de bu yerlerde gelişmemiş olduğu için insanlar, buralarda tedavi imkanı bulsalar bile bu imkanlar, oldukça kısıtlı olabiliyor.
Bir diÄŸer mesele, bu ülkelerde hijyen konusunda da ciddi sorunların mevcut olması. Yani böyle bir hastalık var evet ancak bu hastalığın coÄŸrafyayla baÄŸlantısına da dikkat çekmek istiyoruz. Velhasıl buralarda yaÅŸayan vatandaÅŸların tedavilerinin, saÄŸlık alanında daha geliÅŸmiÅŸ olan ülkeler tarafından takip edilmeleri son derece elzem diyebiliriz. Â
Kaynaklar:Â ABC, NPR, USA Today
Editor : Åžerif SENCER