Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediye (Ä°BB) BaÅŸkanı Ekrem Ä°mamoÄŸlu, HalkTV'de Ä°smail Küçükkaya'nın sunduÄŸu Yeni Bir Sabah isimli programın konuÄŸu oldu.Â
Suriye gündemine ilişkin konuşan İmamoğlu, iktidarın bu konudaki politikalarını eleştirdi.
Ä°mamoÄŸlu, "Esed'dı, Esad oldu. Sonra tekrar Esad oldu. Åžimdi tekrar Esed oldu. BaÅŸka bir tarafına bakalım. Åžam'da Emevi Camii'ne gitmekten bahsedildi burada. Bizim kültürümüzde yok. Bizim bakış açımızda yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1923'teki kuruluÅŸ deÄŸerleri açısından bütün komÅŸularıyla iyi iliÅŸki geliÅŸtiren, dostluk ve barış içerisinde olması ama aynı zamanda o devletlerin de kendi hak ve hürriyetleri kadar, kendi içinde yaÅŸayan halkların da haklarının ve hürriyetlerinin korunduÄŸu mekanizmalarla güçlendirilmesi gerektiÄŸi, ben hemen bir flash bellekle yapalım, yani geçmiÅŸe dönelim. Cumhuriyetin ilk tarihlerine dönelim. 'Mustafa Kemal Atatürk ne demiÅŸti?' diye bakalım. Yani Mustafa Kemal Atatürk düşünsenize, ilk o günlerde atmış olduÄŸu en önemli adımlardan biri olarak kabul ederim" dedi.Â
"TÃœRKÄ°YE ANAHTAR OLMAK ZORUNDA"Ä°BB BaÅŸkanı Ekrem Ä°mamoÄŸlu şöyle devam etti:Â
"Sadabat Paktı kurmak, İran'la, Irak'la, Suriye'yle, diğer ülkelerle iyi bir, süreç işletmek için çağdaş, modern Türkiye'nin o yeni yüzünün onlara anlatıldığı, hatta hani 'mazlum milletlere örnek olan' diye, o Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yapısını onlara örnek olarak gösterildiği bir süreç. Bakın, Mustafa Kemal Atatürk'ün o kadar enteresan bir hatırlatması var ki:
'Bir gün Cihan Harbi'nden sonra Orta Doğu'da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri bu halkların değil, emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır' Mustafa Kemal Atatürk'ün... Bunu kime söylüyor biliyor musunuz?, Saturday Evening Post dergisinin yazarı Isaac Marcosson diye bir yazara, Temmuz 1923'te söylüyor. Bakın anahtar ülke Türkiye. Olmak zorunda. Olmak zorunda. Anahtar ülke ama olamadık bugüne kadar."
"TARİHİN EN KÖTÜ YÖNETİLEN SÜRECİ"Türkiye'deki Suriyelilerin ülkelerine dönüşüyle ilgili de konuşan İmamoğlu, "Suriyelilerin dönmeleri için elimizden geleni yapmalıyız! Bizim anahtar ülke olmamız için sağlam bir duruş sergilememiz gerekiyor. Geçmişe dair hataları net olarak görüyorum. Suriyelilerin kendi ülkelerine dönmeleri konusunda belediyeler de yetki almalı. Suriye'de yaşanan yeni ortam hayati bir meseledir" dedi.
"ESAD DA YÃœZDE 90 ALIYORDU, BUGÃœN YOK""Åžu an bir coÅŸku havası var ama çok temkinli davranmamız gereken bir dönemdeyiz" vurgusu yapan Ä°mamoÄŸlu,"Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlü bir devlet ve öyle de olmak zorunda, ama konumu gereÄŸi komÅŸularının iyi bir yönetiminin olmasına yardımcı da olmalı. İç çatışmalar ve otoriter aklın sonuçlarını Libya'da yaÅŸananlardan gördük. Zafer narası atılırcasına naralar atılıyor. 82, 83 plakaları yazılıyor. Ama bölgede olmanın bazı koÅŸulları var. Suriye’de yaÅŸanan olaylar, Libya’da Kaddafi, Irak’ta Saddam’ın yaÅŸadığı süreçlerden farklı deÄŸil. Yüzde 90 oy alsanız ne olur? Esad da yüzde 90 oy alıyordu, bugün yok. Bir yanda sınırlarını aşırı büyüten PKK-PYD, bir yandan diÄŸerleri... Bunları ülkemiz de terör örgütü olarak kabul ediyor. Bugün baktığımızda HTÅž de almış başını gidiyor. Bizim çok temkinli, tedbirli ve oluÅŸan ortamın yarınlarda nasıl geliÅŸmesi gerektiÄŸini unutmamamız gerekir. Suriye'nin bir hukuk devleti olarak yönetilmesi çok elzem. Meseleyi tek yanlı ele almamalıyız. 2011'den beri süren Suriye ile ilgili dış politika sürecimiz, tarihin en kötü yönetilen süreci" ifadelerini kullandı.Â
Editor : Åžerif SENCER