Otomotiv ÖZETİ| sektörü, son dönemlerde iyiden iyiye elektrik motorlu araçları benimsedi. Aslında fena da olmadı. Zira elektrik, kullanımı sırasında fosil yakıtlara kıyasla olağanüstü derecede temiz. Ayrıca eğer imkanınız varsa, elektrikli bir arabanın yakıt maliyetini sıfıra düşürmek bile mümkün. Bunun için yapmanız gereken, güneş panelleri ile enerji üretmek. Teknik olarak sistemin parasını çıkardıktan sonra, hiçbir maliyetiniz kalmamış olacaktır.
Peki elektrikten daha ucuz bir malzeme? Mesela su. Kimya ile arası biraz iyi olanlar bilir; suyu oluşturan hidrojen yanıcı, oksijen ise yakıcı bir maddedir. Bu durumda suyu yakıt olarak kullanmak çok daha mantıklı olmaz mıydı? Üstelik hidrojen yakıtlı arabalar çoktan üretilmiş durumdayken...
Evet, aslında su ile çalışan arabalar üretilebilir!
Hatta denenmiş projeler de bulunmaktadır. Örneğin SEAT, bundan yıllar önce atık su ile çalışan otomobil üretti ve bu araçları aktif olarak da test etti. Peki sonra ne oldu? Proje, tarihe gömüldü.
Madem suyla hatta atık suyla bile çalışan arabalar yapıldı, peki neden vazgeçildi?
Bunun nedeni, kesin bir dille "kimya". Evet, suyun kimyası doğrudan yakıt olarak kullanılmaya pek de müsait değil. Zira su kararlı bir madde. Ayrıca hidrojen ile oksijen atomları arasında da sıkı bir bağ var. Tüm bunlarla birlikte sıvı haldeki suyun sahip olduğu enerji, bir motoru çalıştırabilecek düzeyde değildir. İşte bilinen bu veriler ışığında, suyu yakıt olarak kullanmanızı sağlayan iki yöntem tercih edersiniz.
Bu yöntemlerden ilki, suyu kaynatarak hareket enerjisini artırmak ve motora güç vermektir. Aslında bu, oldukça bilindik bir şeydir. Örneğin; kömürle çalışan tren ve gemiler. Geçmişte oldukça yaygın olan bu araçlarda su kaynatılır, buharın enerjisi ile hareket sağlanırdı. Ancak bunun günümüzde hiçbir geçerliliği yok. Neticede kömür, fosil kaynaklı bir yakıt. Yani doğayı kirletecek. Ayrıca kömürü küçük bir otomobilde nasıl yakacaksınız? Bu yöntemi eledik gitti.
Gelelim ikinci yönteme: Suyu elektroliz ederseniz yakıt olarak kullanabilirsiniz!
Elektroliz, en basit kimyasal ayrıştırma yöntemlerinden bir tanesidir. Bir kabın içerisine suyu koyar, ardından da + ve - yüklere sahip olan elektrot isimli çubukları kaba daldırırsınız. Enerji kaynağından gelen + ve - yüklü çubuklar, bir süre sonra elektron transferi için hidrojen ve oksijen moleküllerini çekmeye başlar. Bu işlemin sonunda hidrojen ile oksijeni birbirinden ayırmış olursunuz.
Elektroliz sonrasında yakıt elde ettiniz. Ancak bunu kullandığınızda suyla çalışan bir araba yapmış olmazsınız.
Çünkü sizin kullandığınız motora enerji sağlayacak olan tek şey, ayrıştırılmış hidrojendir. Suyu sadece aracı olarak kullanmış olursunuz. Bu durumda da zaten hidrojenle çalışan bir araç yapmış olursunuz.
Bu noktadan sonra, "Peki hidrojen yakıtlı arabalar neden yaygınlaşmadı?" diye merak etmiş olabilirsiniz. Hemen açıklayalım. Elektroliz, verimli bir yöntem değildir. ABD Enerji Bakanlığı için kurulmuş olan Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı bünyesinde çalışmalarını sürdüren bilim insanlarından Timothy Lipman, en gelişmiş elektroliz yöntemlerinin kullanılması halinde bile elde edilebilecek verimin yüzde 75 seviyelerinde olacağını söylüyor. Üstelik bunu hidrojen pillerinde depolayıp motor çalıştırırsanız da elde ettiğiniz enerjinin sadece yüzde 60'ını kullanabiliyorsunuz. Yani verimlilik, içten yanmalı veya elektrikli arabalara kıyasla oldukça düşük kalıyor.
Her şeye rağmen başta Toyota ve Hyundai gibi devler olmak üzere bazı otomotiv şirketleri, hidrojen yakıtlı arabaların bir gün istenen noktaya ulaşacağını ve elektrikli otomobillerden daha avantajlı hale geleceğini savunuyorlar. Üstelik bu alanda yapılan çalışmalar da tüm hızıyla devam ediyor. Belki hiçbir zaman suyu doğrudan arabalarımızın motoruna gönderemeyeceğiz ancak suyu oluşturan hidrojen, bir gün otomobil dünyasında yepyeni bir sayfa açabilir.
Editor : Şerif SENCER