Gazeteci ÖZETİ| Barış Yarkadaş, bugünkü "Herkesin merak ettiği o liste elimde…" başlıklı yazısında yurttaşın 10 bin lira bile kredi çekemediğini ancak düşük faizli kredileri Türkiye'nin önde gelen şirketlerinin çektiğini aktardı.
"Vatandaş 10 bin TL kredi alabilmek için çile çekerken, iş insanlarına ise bol kepçeden para dağıtılıyor" ifadelerini kullanan Yarkadaş, "Önceki gece TV 100’de yayımlanan Taksim Meydanı adlı programda bu listeyi üstünü kapatarak gösterdim. Çünkü; görüşlerine önem verdiğim iki hukukçu; Hasan Sınar ve Yiğit Acar, listedeki isimleri açıklamamın, KVKK kapsamına girebileceğini, bu yüzden hakkımda yeni davalar açılabileceğini belirttiler.
İzleyicilere ‘uzaktan’ gösterdiğim listedeki isimleri, programın katılımcılarıyla paylaştım. Bu liste BDDK’da da Merkez Bankası’nda mevcut… Listede, karayollarını yapan iki büyük firma da Antep’in tanınmış şirketleri de tekstil devleri de var" dedi.
Yarkadaş, yazısının devamında şöyle devam etti:
"Kuşkusuz; yapılan yasadışı bir iş yok! Düşük faizli TL kredisini alıp dövize çevirmek suç değil! Zaten birçok iş insanı, “Biz bu paraları çekip ihracat ve ithalat için kullandık” diyor.
Kendi açılarından haklılar da…
Zira; listedeki bazı isimler parayı gerçekten de ithalat ve ihracat için gerekli olan mallar için değerlendirmişler.
KREDİDE BİLE ADALET YOK
Ancak bunların yanında; bir de vatandaş için ayrılan 55 milyar dolarlık krediyi düşük faizle alıp hemen dövize çeviren ve dövizin yükselmesi sonucu haksız kazanç elde edenler var ki; bizi rahatsız eden de onlar zaten…
Demem o ki; Emekli Ayşe Teyze, Emekli Mustafa Bey, Marangoz Halit Usta 10 bin TL’lik kredi kullanabilmek için bankayı ikna etmeye çalışırken, hiç emek vermeyen birileri ise kamudaki ilişkileri sayesinde milyonlarına milyon katıyor.
Kamu bankalarındaki bu çarpık yapı ise isyan etmemize sebep oluyor!
Devam edelim…
Kamu bankalarını kim denetleyecek?
Önceki gece TV’de yeniden gündeme getirdiğim ‘kamu bankalarının iş insanlarına dağıttığı düşük faizli kredi listesi’ tartışmasını izleyen iş insanı bir dostum “Barış Bey, keşke mesele sadece bununla sınırlı kalsa…’’ dedi.
Yıllarını turizm sektörüne verdikten sonra inzivaya çekilen ancak sektörü avucunun içi gibi bilen dostum, bir kamu bankasının ismini verdikten sonra şunu söyledi:
“O banka, benim eski sektörümdeki bir otele yüklü miktarda kredi verdi. Otelin sahibi krediyi ödemiyor. Bunu herkes biliyor. Kredinin miktarı 32 milyon euro… Krediler geri ödenmeyince, yaklaşık 3 yılın sonunda otele mecburen haciz koymak zorunda kaldılar. Otel şimdi banka kanalıyla satılacak. Çok yüksek teklif vermek isteyen firmalar var.”
İLGİNÇ İDDİALAR
Sektörün duayenlerinden olan dostum, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak ne ilginçtir ki; satış sessiz sedasız yapılmak isteniyor. Bir Azeri iş insanına satılacağı söyleniyor otelin. Bu kişinin ismini de biliyorum. Belli ki; adrese teslim ihale yapılacak. Oysa; daha yüksek teklif vermek isteyen arkadaşlarımız da var. Bildiğim kadarıyla teklif verenler de var. Bunlar nedense görmezden geliniyor. Ayrıca bu otelin döviz borçları da TL’ye çevrilmiş ve otelin sahibi rahatlatılmış. Otel yıllardır para kazanmasına rağmen nasıl olur da kredisini ödeyemez? Bunlara kim dur diyecek?”
İş insanı dostumuzun serzenişi haksız mı?
Merak ediyorum:
Hazine Maliye Bakanlığı ile BDDK bu olup bitenleri nereye kadar izleyecek?
Zira; bahsi geçen tüm paralar kamunun yani halkın cebinden çıkıyor…
www.idrak34.comEditor : Şerif SENCER