Bugüne ÖZETİ| kadar yapılan kazılardan bazıları, medeniyetimizin köklerine dair şaşırtıcı gerçekleri ortaya çıkardı.
İşte insanlık tarihini yeniden şekillendiren büyüleyici keşifler:
Göbeklitepe
1994’te Şanlıurfa’da sürüsünü otlatan bir çoban, dünyanın en eski tapınağını bulacağından habersizdi. Yaklaşık 12 bin yıl öncesine dayanan Göbeklitepe, yeryüzündeki ilk inanç merkezi olarak nitelendiriliyor. Bölgedeki devasa taş sütunları üzerindeki hayvan figürleri ve semboller, tarih öncesi insanın inanışlarına da ışık tutuyor.
Pompeii
İtalya’da bulunan Pompeii, Vezüv Yanardağı’nın MS 79 yılındaki patlamasıyla kül altında kaldı. Külün altındaki tüm binalar ve cesetler korunmuş şekilde bulundu. Antik Roma kültürünü anlamamızda bu keşif, dönüm noktası oldu.
Altamira Mağarası
İspanya’da yer alan Altamira Mağarası, 19. yüzyılda keşfedildi ve 36.000 yıl öncesine ait olduğu düşünülen duvar resimleriyle ortaya çıktı. Hayvan figürleri, soyut desenler ve av sahneleri ile aslında tarih öncesi insanların da estetik anlayışa sahip oldukları ortaya kondu. Sanat, insanın doğasında vardı.
Ötzi
1991’de Alpler’de bulunan Ötzi, bir mumya olmanın ötesinde tarih öncesi yaşamın âdeta bir zaman kapsülü gibiydi. Üzerindeki kıyafetler, taşıdığı bakır baltası ve midesindeki tahıllar, Neolitik Çağ insanlarının günlük yaşamına dair inanılmaz detaylar sunuyor.
Terrakotta Ordusu
Çin’in Şensi eyaletinde, 1974’te keşfedilen Terrakotta Ordusu, Qin Şi Huang’ın mezarını koruyan binlerce asker, at ve savaş arabasından oluşuyor.
Heykeller, her biri farklı yüz ifadeleri ve detaylara sahip. Çin’in erken imparatorluk dönemine dair bilgi hazinemizi büyük ölçüde genişleten keşifte, o dönemde kullanılan silahlar ve kıyafetler hakkında da çok fazla bilgi sunuyor.
Machu Picchu
İnka uygarlığının muazzam mühendislik becerilerinin sergilendiği Peru’daki Machu Picchu, 1911’de Hiram Bingham tarafından keşfedilen bir antik şehir.
Tarım terasları, tapınakları ve saraylarıyla büyüleyici bir tarih sunan antik şehir, İnkaların doğaya olan uyumunu ve ileri mühendislik becerilerini gözler önüne seriyor.
Tutankamon’un Mezarı
Howard Carter’ın 1922’de Mısır’da yaptığı kazılar sırasında neredeyse hiç bozulmamış bir firavun mezarı keşfedildi.
Tutankamon’un mezarı, altın maskesi ve diğer zenginlikleriyle birlikte Eski Mısır’a olan ilgiyi dünya çapında artırdı. Mezar aslında Eski Mısır’ın ritüelleri, günlük yaşamı ve ölümden sonraki inançları hakkında çok şey öğretti.
Çatalhöyük
Konya’da bulunan Çatalhöyük, 9.000 yıl öncesine tarihleniyor ve dünyanın ilk yerleşim yerlerinden biri olarak kabul ediliyor. Burada yapılan kazılar; insanların sosyal yapıları, dinî inançları ve günlük yaşamları hakkında bilgiler sunuyor. Evlerin yan yana dizildiği yerleşim, topluluk yaşamının ilk örneklerinden biri.
Dead Sea Scrolls
1947’de Kudüs yakınlarındaki Kumran Mağaraları’nda bulunan Ölü Deniz Parşömenleri, Tevrat’ın bazı bölümlerini de içeren 2.000 yıllık metinlerden oluşuyor. Parşömenler, erken Yahudi inanışlarını anlamada kritik bir rol oynadı ve din tarihine yeni bir bakış açısı kazandırdı.
Knossos Sarayı
Girit Adası’nda bulunan Knossos Sarayı, 1900’lerde Sir Arthur Evans tarafından kazıldı. Minos uygarlığının başkenti olarak kabul edilen saray, efsanelere ilham veren mimarisi, freskleri ve yazıtlarıyla Avrupa’nın ilk uygarlıklarından biri hakkında bilgiler sunuyor.
Acaba daha kaç sır keşfedilmeyi bekliyor? Bilimin ve teknolojinin ilerlemesiyle bakalım ilerleyen yıllarda hangi geçmişin karanlık sayfaları aydınlanacak.
Kaynaklar: The Complete University Guide, The Archiveİlginizi çekebilecek diğer içerikler:
Editor : Åžerif SENCER