Habertürk'ten Abdurrahman ÖZETİ| Yıldırım Credit Suisse krizi sonrası Fed'in yapacağı hamleye ilişkin bir yazı kaleme aldı. Yıldırım, Fed'in ya faiz artırımından vazgeçeceğini ya da vazgeçme sinyali vereceğine dikkat çekti.
İşte Abdurrahman Yıldırım'ın o yazısı:
UBS, büyük güven kaybı ve devasa müşteri para çıkışlarıyla mücadele eden Credit Suisse'i çok tartışmalı bir kurtarma operasyonuyla üç milyar İsviçre Frangı (3.25 milyar dolar) karşılığında devraldı.
İsviçre Merkez Bankası (SNB) anlaşmayı 100 milyar dolarlara varan likidite yardımı ile destekledi.
Her iki bankanın da yetkililer tarafından birleşmeye zorlandığı belirtiliyor.
Dünyanın en büyük varlık yöneticilerinden biri olan banka, başarısızlığı uluslararası finans sistemini sarsacak küresel sistemik öneme sahip 30 bankadan biri.
Gelen haberlere göre, acil durum devralma görüşmelerine ABD'li yetkililer dahil oldu. Her iki bankanın ABD’den önemli bağlantıları bulunuyor.
BİRLEŞMEYE SERT ELEŞTİRİLER
Peki satış oldu da ne oldu, sorunlar çözüldü mü?
Tam tersine devir sonrası yapılan eleştirilerden biri "Bir zombi gitti ama bir canavar doğdu" şeklinde.
İkinci eleştiri “Silah zoruyla evlilik” diye yapıldı.
Üçüncüsü ise "Yeni UBS çok daha büyük bir risk" diye tanımlandı.
İsviçreli bir parlamenter olayı büyük skandal, denetim makamlarının tam bir başarısızlığı” diye tanımlarken, "Yaşananlar İsviçre'nin güvenilirliği açısından korkunç, bankaların kültürlerinde büyük bir sorun olduğunu ve yetkin olmadıklarını göstermiştir” dedi.
Bir başka parlamenter, "CS'nin başına gelenler İsviçre için utanç kaynağı. Ülke bakımından çok karanlık bir gün" diye konuştu.
Credit Suisse'in tahvil sahiplerinin bir bölümü, bankanın devralınmasının ardından 17 milyar dolar değerindeki yatırımlarını kaybedecek.
SNB verilerine göre, UBS ve Credit Suisse’in birlikte yönetecekleri varlığın büyüklüğü İsviçre'nin gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 140'ına geldi.
İLK ADIM FAİZ ARTIŞI DURSUN
Atlantiğin her iki yakasında otoriteler tarafından yapılan milyar dolarlık destek açıklamalarının piyasaları çok sakinleştirmediği görüldü.
Şimdi akıllara gelen soru ise piyasaların sakinleşmesi için ne kadar likiditenin serbest bırakılması gerekeceği.
Finansal piyasalarda işler karışırken gözler yarın gelecek Fed’in faiz kararına çevrildi.
ABD’de Fed’in faiz artışlarına ara vereceği yönündeki görüşlere destek giderek artıyor.
Bankanın uzun vadeli enflasyon mücadelesi yerine kısa vadeli ve çok acil banka krizine çözüm sunması isteniyor.
Bunun için talep edilen ilk adım “faiz artışı dursun.”
Bankanın nihayetinde vereceği kararda ise geçen hafta SVB ve diğer sallantıya giren bankaları kurtarmak için, bilançosuna 300 milyar dolar daha eklemesi iyi bir örnek. Soruna tamamen duyarsız kalamadığının iyi bir göstergesi.
Ayrıca Fed’in 2018’de faiz artırırken ortaya çıkan durgunluk riskine karşı durduğu, ne yapacağına iyi bir örnek.
Hatta faiz artışında durmasının ötesine geçerek 2019’da yeniden faiz indirimine gitmesi de, bugünlerde finansal piyasalarda yapılan fiyatlamalara dayanak.
Bütün bu gelişmeler ışığında yarın Fed ya duracak veya çok düşük ihtimalle son kez faizi çeyrek puan artıracak ama duracağının de net işaretini verecek.
DURGUNLUK TEHLİKESİ
Krediye erişimin azalmasının ekonominin büyümesini yavaşlatmasına neden olacak.
Geçtiğimiz hafta yaşanan olaylar, ekonominin büyük bölümüne kredi akışının azaldığı anlamına geliyor. Bu da piyasa katılımcılarını kazanç tahminlerini yeniden gözden geçirmeye itecektir.
Uluslararası piyasalarda petrol fiyatları, global bankacılık sektöründeki risklerin bir resesyona neden olabileceği endişesiyle geriliyor. Bu durum aynı zamanda enflasyonla mücadeleyi destekleyici ve faizde durma kararını kolaylaştırıcı nitelikte.
Analistler yaklaşan OPEC toplantısına ve fiyatları aşağı çeken gelişmeler karşısında OPEC'in yeni bir üretim kısıntısını gündeme getirebileceğine dikkat çekiyorlar.
Editor : Şerif SENCER