Haber7 ÖZETİ| - Özel
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile katıldığı Suudi Arabistan gezisi sırasında Medine-i Münevvere’de kalp krizi geçirerek ruhunu Rahman’a teslim eden Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Hasan Karakaya, 7 yıl önce bugün rahmet-i Rahman’a kavuştu.
Vefatının yıldönümünde gazeteci yazar Ekrem Kızıltaş ve Haber7 Yazarı Zekeriya Say, yıllardır mesai arkadaşlığı yaptıkları merhum Hasan Karakaya’yı Haber7’ye anlattı.
EKREM KIZILTAŞ: SIKÇA DİNLENME İHTİYACI DUYMUŞTU
2015 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyaretine eşlik eden heyette olduğunu dile getiren Ekrem Kızıltaş, üst düzey görüşmelerin ardından Mekke’de Kabe’yi ziyaret edip umre yaptıklarını aktardı. Kızıltaş, Hasan Karakaya ve Şeref Malkoç ile birlikte tavaf yaptıklarını belirterek, şunları söyledi:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın Suudi Arabistan ziyareti vesilesiyle oradaydık. Riyad'daki program bittiğinde Mekke-i Mükerreme'ye geçtik. Orada Kabe’yi beraberce tavaf ettik. Şeref Malkoç da bizimle beraberdi. Burada bizim şansızlığımız ki, heyeti birkaç dakikayla kaçırdığımız için heyet özel bir kordonla tavaf ederken biz maalesef tedbirler sebebiyle bulundukları yere giremedik. Kabe-i Muazzama’da bir demirden yapılan bir platform vardı. Genişletme sebebiyle biraz da uzaktan mecburen o platformda tavaf ettik. Allah rahmet eylesin, Hasan'ın zaten özellikle say sırasında her gidip gelişimizde dinlenme ihtiyacı duymuştu. Zaten kalbiyle alakalı birtakım sıkıntıları vardı.”
"HER ANINI İBADETLE GEÇİRDİ"
Mekke’de bulunduğu her anını ibadetle geçirdiğini kaydeden Ekrem Kızıltaş, Medine-i Münevvere’de son anlarını şu sözlerle aktardı:
“Medine- Münevvere’de Mescid-i Nebevi’ye yakın bir otele yerleştik. Mescid-i Nebevi’ye Sayın Cumhurbaşkanımız heyeti ile ibadet için geçtik, orada namazlar kılındı. Efendimiz’in (S.A.V.) kabrinin orada güzel bir sohbet yapıldı. Hasan'la ikimiz ayrılmadan önce beni kolumdan tutarak ‘Gel’ dedi. Efendim, bizim genellikle teheccüt namazını, namazlarını kıldığı mekân işte şurası’ demiş gel o da orada da teberrüken namaz kılalım’ diye konuştuk.
Orada namaz kıldıktan sonra beraberce çıktık. Otele yakın bir lokantada beraber oturduk çorbalar içildi, çay içtik, sohbet ettik. Ve otel zaten yakın dedikleri için de yürüyerek otele doğru hareket ettik.
Hasan rahatsızlanınca ısrar ederek taksiye bindik. Otelde ilacı olduğunu söyledi. Otelin kapısında onu indirdim. Koluna girip otelde onu bir koltuğa bıraktım. Çok fevkalade bir durumu yok gibiydi. Ben onu oturtup bir yandan taksinin parasını vermek bir yandan da diğer arkadaşları bulmak için dışarı çıktım. Taksinin parasını verip onlarla içeri girdiğimde Hasan, baktım kanepede biraz yayılmış durmuş yani biraz durumu falan değişmişti. O arada galiba haber verildiği için Sayın Cumhurbaşkanımızın doktoru geldi. Yakasını falan açtı ve göğüs nahiyesine açtı. Kanepeye uzattı. Önce sonra baktım olmayacak yere bir şey serilip yere açtı. O arada Hasan herhalde ağırlaşmıştı baya. Sonra orada birtakım müdahalelerde bulundu. Şok cihazı falan getirildi derken ambulansla çağrılmıştı. Bu arada biraz sonra ambulans geldi. Hemen apar topar ambulansla hastaneye kaldırıldı."
"O AYRINTIYI UNUTAMAM"
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ile hastaneye gittiklerini söyleyen Kızıltaş, hastanede Karakaya’nın ruhunu teslim ettiğini ifade etti. Karakaya’nın ailesine haber verildiğini dile getiren Kızıltaş şunları söyledi:
"O arada şimdi Medine-i Münevvere de vefat ettiği için orada bırakılması gündeme geldi. Sayın Cumhurbaşkanımız ailesinin ısrarla Türkiye'ye getirilmesi ve Salihli'ye defnedilmesi istediklerini söyledi. Sayın Cumhurbaşkanımız 'Edirnekapı Şehitliği'ne defnedelim. Çünkü Hasan sembolik önemli bir isim. Ve ertesi sabah rahmetlinin cenazesinde de alarak uçakla döndük.
Burada bir başka ayrıntı da şuydu, zannediyorum, malum Cumhurbaşkanı'nın seyahatlerde dönüşte katılan ekiple bir değerlendirme toplantısı olur. Hem seyahat ve orada olup bitenler değerlendirilir hem de genel şeyler konuşulur. Orada masaya oturduğumuzda, Cumhurbaşkanımız hemen sağdaki yeri boş tuttu. Yani genelde Hasan ona yakın otururdu. Toplantının bir yerinde tekrar konu Karakaya'dan açılınca 'Keşke tabutu aşağı koydurmayıp buraya alsaydık. Burada yanımızda olsaydı.' diye bir şey söyledi ki, ben onu hiç unutamam.
Malum dönüşünde de Fatih Camii'nde kılınan cenaze namazı sonrası Edirnekapı'da bu dünyadaki son yolculuğuna uğurladık."
"BİR NECİP FAZIL, İKİ HASAN KARAKAYA"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünyada iki kalem vardır ki, beni çok etkilemiştir. Bir Necip Fazıl Kısakürek, iki Hasan Karakaya. Bu iki isim malum cephelere korku salmışlardır ama korkmamışlardır.” sözüne atıfta bulunan Kızıltaş, Hasan Karakaya’nın yazılarında arşivi çok iyi kullandığını dile getirerek şu ifadelerde bulundu:
“Hasan Karakaya'nın Akit'te yazdığı yazıların en sıkı takipçilerinden biriydim. Son derece fonksiyonel, eğitici, geçmişe atıflar yapan, yani hakikaten ayağı yere basan yazılar yazıyordu. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın Hasan Karakaya ile ilgili söyledikleri, bir güzellik olmanın yanında bir gerçeği ifade ediyor. Arşivi kullanmayı çok iyi başardığı için çoğu kimsenin unuttuğu detaylara da hemen ulaşma şansı vardı. Bu açıdan yazıları hakikaten o son derece yerinde güzel ve mutlaka okunması gereken yazılardı.”
ZEKERİYA SAY: CENAB-I HAKK'IN ONA İHLAS VE SAMİMİYETİNİN HEDİYESİ
Merhum Hasan Karakaya ile yıllarca birlikte çalıştığını ifade eden Haber7 Yazarı Zekeriya Say, Hasan Karakaya’nın özelliklerini şu ifadelerle aktardı:
“Hasan Karakaya ağabey ile tam 14 yıl birlikte çalıştık. Hasan ağabey tam bir dava adamıydı. Yazılarını eğip bükmeden kaleme alıyordu. Çizgisinden asla taviz vermiyordu. Açılan davalar, tehditler, gözaltılar onun gözünü korkutmuyordu. Zalime karşı dik duruyor, müminlere karşı müşfik davranıyordu. İslam’a saldıranlara asla hoşgörü ile yaklaşmıyordu. 28 Şubat sürecinde darbecilere karşı nasıl tavizsiz bir mücadele verdiyse aynı mücadeleyi FETÖ terör örgütüne karşı verdi. En büyük hayalinin ‘Peygamber Eferndimizin dizinin dibinde oturmak’ olduğunu söylerdi. O hayalinin gerçekleşmesi mümkün değildi ama Cenab-ı Hakk ona ihlas ve samimiyetinin hediyesi olarak Peygamber Efendimiz’i (S.A.V) ziyaret edip, son namazını Mescid-i Nebevi’de kıldıktan sonra, tertemiz bir şekilde can vermeyi nasip etti. Ne mutlu Hasan Abi’ye. Onu çok özlüyoruz ama ölümün de Hakk’tan olduğunu biliyoruz. Mekânı cennet, makamı ali olsun inşallah”
FAHRETTİN ALTUN: MÜCADELE EHLİYDİ
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Hasan Karakaya'nın vefatının ardından şu yazıyı kaleme almıştı:
Hasan Karakaya ağabey Medine'de Rahmet-i Rahman'a kavuştu.
Büyüklerimizden öğrendiğimiz bir dua vardır.
Allah ölümün güzelini versin diye.
Hasan Ağabey güzel bir ölümle ayrıldı aramızdan.
Yaptığı umrenin üzerinden 24 saat geçmemişti ruhunu teslim ettiğinde.
Medine'de Mescid-i Nebevi'de ibadet ettikten, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) kabrini ziyaret ettikten 2 saat sonra vefat etti.
Dostları ile hasbihal ettikten sonra dostlarının arasında yumdu gözlerini.
Dert sahibi bir insandı.
Samimi bir Müslüman'dı.
Hak bildiğini gür sedayla savunan bir yazardı.
Zor zamanların adamıydı.
Ama zor bir adam değildi.
Yüce gönüllüydü.
Durduğu yerde, menfaati namına değil, inandığı için dururdu.
Ucuz hesaplara tamah etmezdi.
Hasan ağabey, varlığı ile bulunduğu ortama neşe katan bir insandı.
İlk kez hüzün kattı.
Fakat varlığıyla değil yokluğuyla yaptı bunu.
Seveni kadar sevmeyeni de çoktu.
"Herkes tarafından sevilen" biri değildi yani.
Çünkü o, mücadele ehliydi.
Dava adamıydı.
Mücadele içinde olduğu gayrı milli unsurların onu sevmesi düşünülemezdi.
12 Eylül'de darbecilerin karşısındaydı.
28 Şubat'ta laikçi yobazların.
Terör örgütlerinin tehditlerine kulak asmadı.
Paralel devlet yapılanmasının kirli stratejilerine hiçbir zaman teslim olmadı.
Şer odaklarını ifşa etmek için elinden geleni ardına koymadı.
Yeni Türkiye idealine gönül vermişti.
Geldiğimiz noktadan memnundu.
Ancak mücadelenin hiç bitmeyeceğini de biliyordu.
Hasan ağabeyin ömrünce ne kadar doğru bir yerde durduğunu, şer cephesinin onun ölümünün ardından başlattığı kampanyaya bakınca daha iyi anlıyoruz.
Bir kısmı sevinç çığlıkları attı.
Kepazeliği ile maruf bir çatlak "Azrail bizden yana, Hasan Karakaya'nın ölümü ile umutlandık" diye mesaj attı.
Paralel yapının medya silahşörleri, ölüm haberini alır almaz hakaretlere başladılar.
Bir tanesi "ben derviş değilim, hakaret ederim" dedi.
İnsan olması yeterdi halbuki.
PKK'lı hainler, bir süredir yaptıkları gibi paralel yapıdaki abilerini takip ettiler.
Onlar da katıldılar koroya.
Ölümüne bile hile karıştırmaya kalktılar.
Ahirete göçen bir insanı itibarsızlaştırmak için yalana dolana başvurdular.
Neyse ki bunların hiçbir hükmü yok.
Binlerce insan uğurladı Hasan ağabeyi.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan birlikte taşıdılar cenazesini.
Riyad'da, Mekke'de, Medine'de iki gün boyunca birlikteydik.
Konuştuk, tartıştık, muhabbet ettik.
En son, vefatından 2 saat önce gördüm onu.
Beraber saf tuttuk.
Sabah namazında Medine-i Münevvere'de buluşacaktık.
Buluşamadık.
Allah mekânını cennet eylesin.
Eşine, çocuklarına ve sevenlerine sabırlar versin...
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: İKİ KALEM BENİ ÇOK ETKİLEMİŞTİR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2021 yılında düzenlenen "Vefatının 6. Yıl Dönümü'nde Hasan Karakaya'yı Anma Programı"nda konuşmuştu.
Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen törendeki konuşmasında Erdoğan şunları söylemişti:
"Bir 30 Aralık gecesiydi. Otelde kendisiyle sohbet etmiştik. Daha sonra geçirdiği kalp krizi sonrası Hakk'a yürüdü. Gerçekten Hasan Karakaya kardeşimiz kaleminin silahşörüydü. Rabbim Hasan Karakaya kardeşimize rahmet eylesin. Ben hep şunu söyledim. Dünyada iki kalem vardır ki beni çok etkilemiştir. Bir Necip Fazıl Kısakürek, iki Hasan Karakaya. Bu iki isim malum cephelere korku salmışlardır ama korkmamışlardır. En büyük hayalinin Peygamberimizin döneminde onun dizinin dibinde onun verdiği dersi dinlemek olduğunu söylemişti. Hasan Karakaya belki Peygamberimizi dünya gözüyle göremedi ama o son nefesini onun manevi huzurunda verdi. Rabbim, Hasan kardeşimizin o samimi duasını Peygamberimizin şehrinde alarak adeta kabul buyurdu."
"İNSAN NASIL YAŞARSA SON NEFESİNİ DE ÖYLE VERİR"
"İnsan hangi istikamet üzerine yaşarsa, son nefesini de öyle verir ve öyle hesaba çekilir. Bu alemde ne biriktirmişse hesap gününde de onu görür. Emaneti Peygamberimizin şehrinde teslim ettiğine inanıyoruz. Kıymetli kardeşlerim ben sizi Allah için seviyorum. Rabbim bizi burada olduğu gibi Peygamberimizin sancağı altında da hep bir eylesin. Son nefesimize kadar samimiyetle çalışmaya devam edeceğiz. Dünyayı ahiretin tarlası görerek her türlü gayreti göstereceğiz. Kuran'ı Kerim'in rehberliğinde mücadelemizi sürdüreceğiz. Hasan kardeşimizin dediği gibi önemli olan şan şöhret değil; bu dünyada adam gibi yaşamak ve son nefesimizi de bir Müslüman olarak vermektir."
"GENÇLER HASAN AĞABEYİNİZİ İYİ TANIYIN"
"Gençler Hasan ağabeyinizi iyi tanıyın ve TÜGVA olarak bunun hakkını da dört dörtlük verin. Hasan kardeşimizin 1957 yılında Manisa'da başlayıp 2015 yılında Medine'de son bulan ömrünü, milletin hakkını, onurunu savunmaya adamış bir cengaverdi. Hasan Karakaya'nın özellikle 28 Şubat döneminde verdiği mücadele hepimizin hafızasına kazınmıştır. Hasan Karakaya o dönemde halkın ve Hakk'ın sesi olmuştur. Darbeciler onun kalemini esir almaya çalışmış ama başaramamışlardır. Hasan Karakaya linç edilmesi pahasına milletin iradesini savunmayı sürdürmüştür. Korkaklara pirim vermemiş, gazetecilik mesleğinin haysiyetini son nefesine kadar korumuştur. Ne söyleyecekse hesapsız söylemiş, Hakk'ın hatırını daima yüksekte tutmuştur. Korkmamış, sinmemiş adam gibi adam olmuştur."
"VESAYETE KARŞI SESİNİ YÜKSELTEN, DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN, DÜRÜST GAZETECİ, SAMİMİ DAVA ADAMI"
Hasan Karakaya Türkiye'nin son yarım asrının en karanlık dönemini yaşayan insandı. 1990'larda ülkenin tekrar istikrarsızlık ortamına sürüklenişine şahit olmuştu. Bu ülkenin elitler tarafından nasıl soyulduğunu görmüştü. AK Parti'yle başlayan yeni dönemin önemini Hasan Karakaya çok iyi biliyordu. Bunu da zaman zaman yazılarında belirtiyordu. Mert bir gazeteci olarak Cumhuriyet mitinglerinden, Gezi olaylarına cesur duruşuyla milletin mücadelesine büyük destek verdi. Özellikle başkanlık sistemiyle ilgili söyledikleri Hasan Karakaya'nın çok önemlidir. Hasan Karakaya dobra bir gazeteci olmanın yanı sıra kimseye eyvallah etmeyen bir polemik ustasıydı. Zorbaların maskesini düşüren gerçek bir muharrirdi. Akit gazetesine baktığınızda vesayete karşı sesini yükselten, bu aziz milletin değerlerine sahip çıkan, dürüst bir gazeteci, hepsinden öte samimi bir dava adamı görürsünüz. Onun hayatına baktığınızda başörtüsüne serbestlik getirilmesine, Ayasofya'nın açılışına kadar birçok olayda onun katkısını görürsünüz. Hani şair diyor ya, "Bir gün Ayasofya açılacak", hamd olsun bize nasip oldu."
HASAN KARAKAYA KİMDİR?
Yeni Akit Genel Yayın Yönetmeni olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Sudi Arabistan ziyaretini takip ederken Medine‘de kaldığı otelde kalp krizi geçiren Hasan Karakaya, 31 Aralık 2015 tarihinde 61 yaşında hayatını kaybetti.
1954 yılında Manisa'da doğan Karakaya öğrencilik yıllarında gazetelere edebi yazılar yazdı. Yazı işleri müdür yardımcısı olarak Yenigün Gazetesi’nde çalıştı. Daha sonra Başkent Gazetesi’ne geçti. Burada 2 yıl çalıştıktan sonra Milli Gazete’ye geçip 8 yıl kaldı. Ardından 9 yıl da Türkiye Gazetesi’nde çalıştı. 1995 yılında da Akit'e geçti ve vefatına kadar orada çalıştı.
Editor : Şerif SENCER