Eğitimci ÖZETİ| Dr. Sakin Öner, Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen deprem sonrasında eğitimde yapılması gerekenlere ilişkin önerilerde bulundu. Öner ayrıca, AFAD'ın yeniden teşkilatlandırılması gerektiğini belirtti.
"BAŞARISIZ OLDUK"
Dr. Öner'in değerlendirme ve önerileri şu şekilde:
"Türkiye, 6 Şubat 2023 Pazartesi günü 11 ilimizi etkileyen büyük bir deprem felaketi yaşadı. Deprem felaketini yaşayan şehirlerimizde yüz binlerce bina yıkıldı, ayakta kalanların da çoğu hasarlı olduğu için yıkılacak. Depremde on binlerce canımızı kaybettik, yüz binin üzerinde insanımız yaralı olarak kurtuldu. Türkiye bu büyük deprem felaketine hazırlıksız olarak yakalandı. Depreme zamanında ve gerektiği kadar müdahale edemedik. Afet yönetiminde başarısız olduk.
"KOORDİNASYON EKSİKLİĞİNDEN..."
Bu konu, siyaset üstü, milli bir konudur. Bu konuda birbirimizi suçlamamız doğru değildir. Fakat şu gerçek bir defa daha ortaya çıktı ki, ne iktidarımız, ne muhalefetimiz ve ne de ilgili kurum ve kuruluşlarımız bu konuda ciddi ve yeterli bir hazırlık yapmamışlar, afet yönetimi hakkında plan ve program hazırlamamışlar ve bu konularda yeterli ekip ve eleman yetiştirmemişlerdir.
Afet olduğunda afete maruz kalan vatandaşların barınma, beslenme, hijyen, ısınma gibi zaruri ihtiyaçları ile ilgili yeterli malzeme stoku oluşturulmamıştır. Mevcut kurtarma ekipleri, organizasyon ve koordinasyon eksikliğinden, zamanında deprem yaşanan bölgelere ulaşamamışlardır. Fakat AFAD, AKUT ve belediye ekiplerinin, Türkiye Taşkömürü Kurumu personelinin, sivil toplum inisiyatiflerinin gönüllü kurtarma ekiplerinin ve özellikle çok sayıda yabancı ülkeden gelen kurtarma ekiplerinin günlerce süren cansiperane çalışmalarını göz ardı edemeyiz. Onların çabalarını, takdir, minnet ve şükranla karşılıyoruz. Tek tesellimiz, böyle afetlerde milletimizin tek yürek halinde bütün imkanlarıyla afetzede vatandaşlarımıza yardıma koşmalarıdır.
"ÇOCUKLARIMIZ VE GENÇLERİMİZİN HER TÜRLÜ AFETE KARŞI EĞİTİLMESİ GEREKİR"
Acıda ve kederde büyük bir duyarlılıkla birleşen bu büyük milletin büyük bir zaafını da belirtmeden geçemeyeceğim. Biz büyük bir afet yaşadığımız zaman gösterdiğimiz bu duyarlılığı, olayın üzerinden birkaç ay geçince kaybediyoruz, yaşananları unutuyoruz. Sonra da kendimizi “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” diye teselli edip normal hayatımıza dönüyoruz.
Yaşananlardan hiçbir ders çıkarmayıp bundan sonra yaşanacaklar için gerekli tedbirleri almıyoruz. Halbuki Türkiye bir deprem bölgesi. Sel, heyelan, yangın ve orman yangını gibi doğal afetler de çok yaşanıyor. Önümüzde bir de küresel ısınma ve bunun getireceği çeşitli sorunlar var. Bu yüzden bu afetlere karşı milletçe topyekûn hazırlanmamız gerekiyor. Bu hazırlanma da öncelikle eğitimle olur. Devletin, örgün ve yaygın eğitim kurumlarında çocuklarımızı, gençlerimizi ve yetişkinlerimizi her türlü afete karşı eğitmesi gerekir. Milletimize bu konuda gerekli eğitim verilmez ve gerekli bilinç kazandırılmazsa, afetlere karşı verilecek mücadele her zaman yetersiz kalacaktır.
"AFET YÖNETİMİ" DERSİ YOK
Artık geriye bakmaya gerek yok. Bizim şimdi bundan sonra olabilecek afetlere karşı hızla hazırlanmamız gerekiyor. Önce eğitim sistemimizin afet eğitimi ile ilgili ders, müfredat ve eğitim çalışmalarını gözden geçirelim. İlkokul, ortaokul ve liselerin haftalık ders dağıtım çizelgelerini inceledim. Hiçbir sınıfta “afet yönetimi” ile ilgili bir ders yok. Şu anda bütün dünyanın üzerinde hassasiyetle durduğu küresel ısınma sonucunda oluşan iklim değişikliği ile ortaya çıkabilecek sorunlarla ilgili bir ders varmı diye baktım. Son yıllarda ortaokul 6., 7. ve 8. sınıfta “Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği” adıyla bir ders konmuş ama o da seçmeli olarak.
MEZUNLAR NEREDE GÖREV YAPTI?
Bir de afet yönetimi ile ilgili yüksek öğretim programlarındaki durum nedir, ona bakalım. YÖK kayıtlarına göre 17 devlet üniversitesi ile iki vakıf üniversitesinin bünyesindeki Meslek Yüksekokullarında ve Sağlık Meslek Yüksekokullarında 2’şer yıl öğretim süreli “Acil Durum ve Afet Yönetimi” programları var. Bu önlisans programlarının kontenjanları 30-60 kişi arasında 1 veya 2 sınıf. Bu konudaki lisans programlarını da incelediğimizde manzara şu: Türkiye’de 12 devlet üniversitesinin ve KKTC’deki iki üniversitenin Sağlık Bilimleri Fakültelerinde “Acil Yardım ve Afet Yönetimi” programları var. Bu lisans programlarının kontenjanları 40-80 kişi arasında 1 veya 2 sınıf. Kontenjanlarının da ne kadar dolu olduğunu bilmiyorum. Ama bu bölümlerden mezun olanların henüz afet yönetimi konusunda aktif bir rol aldıklarını görmedik. Bu bölümlerin varlığından ben de araştırma yapınca haberdar oldum. Bu okul mezunlarının nerelerde görev yaptıklarını, ne yaptıklarını ve ne yetkilerinin bulunduğunu bilmiyorum.
AFETE NASIL HAZIRLANMALIYIZ?
Madem Türkiye bir deprem ülkesi, o zaman çocuklarımıza anaokulundan itibaren depremle yaşamayı öğretmeliyiz. Bunun için öğretmenlere “İlk Yardım” ve “Okul Tabanlı Afet Eğitimi” vermeliyiz. Tüm öğretmenler, sınıf içi ve sınıf dışı farklı faaliyetlerle öğrencilerine deprem öncesi, anında ve sonrasında yapacakları doğru davranışları kazandırmada rehberlik etmelidirler. Öğretmenlerin gerçekleştirecekleri afet eğitimi ile ilgili uygulamalarda kılavuzluk edecek kitap, oyuncak, araç gereç gibi ders materyalleri geliştirilmelidir.
"ZORUNLU DERS KAPSAMINA ALINMALIDIR"
Deprem yaşamış illerimizde “Deprem Anıt Müzesi” adıyla müzeler kurulup, depremin yaptığı tahribat, can ve mal kaybının unutulmaması sağlanmalıdır. Ayrıca ilçe ve il düzeyindeki yerleşim birimlerinde yerel yönetimlerce deprem simülasyon merkezleri oluşturulmalı, çocuklarımız buralarda uygulamalı olarak depreme hazırlanmalıdır. İlkokulun son iki sınıfında haftada bir saat “İlk Yardım ve Afet Eğitimi” dersi, Ortaokulun son iki sınıfında haftada iki saat “İklim Değişikliği ve Afet Eğitimi” dersi, zorunlu ders kapsamında okutulmalıdır.
EK PUAN ÖNERİSİ
Lise düzeyinde “Afet Yönetimi” alanında mesleki ve teknik eğitim liseleri açılmalıdır. Bu okulların mezunları, Meslek Yüksek Okullarının “Acil Durum ve Afet Yönetimi” programlarını ve Sağlık Bilimleri Fakültelerinin “Acil Yardım ve Afet Yönetimi” programlarını tercih ettiklerinde kendilerine ek puan verilmelidir. Bu önlisans ve lisans programlarında “Afet Önleme”, “Afet Riski Azaltma”, “Afet Yönetme” ve “Kriz Yönetimi” alanlarında eğitime önem verilmelidir. Bu yüksek öğretim kurumları mezunları; AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı)’da, binalarda deprem riskini belirleyen ekiplerde, okullardaki “Afet Eğitimi” derslerinde ve yaygın eğitim kurumlarında yetişkinlere yönelik “Afet Eğitimi” programlarında görevlendirilmelidirler.
"AFAD YEREL YÖNETİMLE EŞGÜDÜM İÇİNDE ÇALIŞMALI"
AFAD, yeniden teşkilatlandırılmalıdır. Her ilde kadrolu ve gönüllü yeterli sayıda kurtarma ekibi yetiştirilmelidir. AFAD’dan önce Sivil Savunma Müdürlükleri, askerliğini yapmış, 45 yaş altındaki erkekleri iki veya üç hafta ile çağırarak afet eğitimi verirlerdi. AFAD da aynı şekilde bu yaş grubundaki erkeklere aralıklarla afet eğitimi vermelidir. AFAD, kurtarma ekiplerinin herhangi bir deprem anında hangi bölgede görevlendirileceğini daha önceden belirlemelidir. AFAD’ın yerel yönetimlerle eşgüdüm içinde çalışmaları sağlanmalıdır.
"DEPREM LOJİSTİK ÜSSÜ OLUŞTURULMALIDIR"
En azından yedi bölgemizde belirlenecek merkezi illerde “Deprem Lojistik Üssü” oluşturulmalıdır. Buralarda çok sayıda iş makinaları, çekiciler, konteynerler, çadırlar, mobil mutfak ve tuvaletler, sobalar, battaniyeler, iç çamaşırı ve giyim eşyası vb. malzemeler stoklanmalıdır. Deprem anında bu malzemenin deprem bölgesine en kısa zamanda intikalini sağlayacak tedbirler daha önceden alınmalıdır. Deprem anında görevlendirilecek iş makinası operatörlerinin, tır şoförlerinin ve araç sahiplerinin iletişim bilgilerini daha önceden tespit edilmelidir.
İNSANIMIZ "DÜRÜSTLÜK VE İŞ AHLAKI" ÜZERİNE YETİŞTİRİLMELİ
Başta deprem olmak üzere her türlü afete çok önceden hazırlanırsak zararımız, hasarımız ve can kaybımız çok az olacaktır. Bunun için öncelikle okullarımızdaki “Değerler Eğitimi” derslerinde insanımızı “dürüstlük ve iş ahlakı” üzerine yetiştirmeli, onlara işlerini dürüstçe en iyi ve en düzgün yapma bilinci ve ahlakını kazandırmalıyız."
Editor : Şerif SENCER