Türkiye’de ve dünyada sofralara en doğal ve katkısız ürünleri kazandıran Duru Gıda, 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde gıda güvenliği, sürdürülebilir tarım ve doğal kaynakların korunmasına dikkat çekti.
Duru Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Emin Duru, “Üretimimizin her aşamasında en doğal yöntemleri tercih ediyoruz. Doğal taş değirmenlerde kırılan bulgur, sadece lezzetini değil, besin değerini de koruyor. Hiçbir katkı maddesi kullanmadan, el değmeden işlediğimiz ürünlerimizle hem doğayı koruyoruz hem de sofralara sağlıklı besinler ulaştırıyoruz. 89 yıldır, doğal taş değirmende bulgur üretimini yalnızca biz gerçekleştiriyoruz” dedi.
Sürdürülebilir üretim modelini benimseyerek doğal kaynakları koruma sorumluluğunu üstlendiklerini belirten Duru, "Bizim için önemli olan, hem sağlıklı ürünler sunmak hem de tarım alanlarımızı ve doğal kaynaklarımızı gelecek nesillere bozulmadan aktarabilmek. Bu yüzden üretim süreçlerimizde modern teknolojileri geleneksel yöntemlerle birleştiriyor ve doğal ürünleri en sağlıklı şekilde sofralara ulaştırıyoruz" şeklinde konuştu.
Katkısız üretimle sağlıklı gelecekGıda dünyasındaki en büyük sorunlardan birinin, besinlerle ilgili merak edilen soruların markalar tarafından yeterince şeffaf şekilde yanıtlanmaması olduğunu vurgulayan Yönetim Kurulu Başkanı Emin Duru, 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nün önemine dikkat çekerek “Gıda güvenliği ve doğal kaynakların korunması her geçen gün daha da hayati hale geliyor. Duru Gıda, bu endişelere çözüm olarak hiçbir katkı maddesi, renklendirici veya koruyucu kullanmadan doğal işleme yöntemleriyle üretim yapıyor. Yüksek rakımlı tarım alanlarından elde edilen buğdaylar hem yüksek besin değeri sağlıyor hem de doğallığı korunarak işleniyor’’ şeklinde konuştu. BM’nin 2024 Gıda İsrafı Endeksi Raporu’nu hatırlatan Duru, “Dünya genelinde 783 milyon insan açlıkla mücadele ederken küresel nüfusun 3’te 1’i gıda güvenliğinden mahrum kalarak yaşıyor’’ ifadelerini kullandı.
Yerli üretim ve sürdürülebilir tarımın gücüDuru Gıda olarak, en büyük gurur kaynaklarının ata tohumları yeniden tarıma kazandırmaya yönelik projeleri olduğunu söyleyen Emin Duru, “Tarım, su ve gıda kaynaklarının sürdürülebilirliği giderek daha önemli bir hale geliyor. Yerli üretimi destekleyerek, bu alandaki sorumluluğumuzu yerine getirmeye devam ediyoruz. Özellikle ata tohumlarımızın korunması ve yaygınlaştırılması için üniversitelerle yaptığımız iş birlikleri sayesinde tarımda sürdürülebilirliği artırıyoruz. Bu kapsamda Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’yle başlattığımız Ahmet Buğdayı projesi de sürdürülebilir tarım adına önemli bir adım. Sürdürülebilir gıda üretimine önemli katkılar sunan projemizde, ‘Hızlı Islah Yöntemi’ni buğdayda ilk kez uygulayan firma olduk. Bu yöntemle, sera koşullarında tohumları doğal bir süreçte hızla olgunlaştırdık. Durum buğdayında, normalde 8 yıllık bir iş sürecini, sadece iki yıl içinde tamamlayarak tohumlarımızı toprağa kavuşturduk ve kıraç alanları verimli tohum üretimi için kullanıma açtık. Yüksek protein içeriği ve verimliliğiyle Ahmet Buğdayı, buğday arz güvenliğini sağlamada kritik bir rol üstleniyor. Yüksek verimli ve susuzluğa dayanıklı Ahmet Buğdayı’yla üretilen bulgur, sürdürülebilir tarım uygulamaları sayesinde hem doğaya zarar vermeden yetiştiriliyor hem de sağlıklı beslenmek için bir alternatif oluşturuyor” diye konuştu.
Duru Gıda, sürdürülebilir yerli üretimi desteklemek için attığı adımlarla da dikkat çekiyor. Göksu Taşeli Havzası Kalkınma Projesi çerçevesinde yerel çiftçilerle işbirliği yaparak sözleşmeli üretim modelini başarıyla uygulayan Duru Gıda, çiftçilerin yalnızca üretime odaklanabilmesi için piyasa değerinin üzerinde fiyat teklifleriyle mahsul alım taahhüdünde bulunuyor. Proje kapsamında, Karaman’ın 25 köyünde 124 çiftçiye ekilmek üzere Tarım İl Müdürlüğü tarafından 30 ton Azkan nohut tohumu dağıtımı gerçekleşti. Toplam 2500 dekarlık alanda gerçekleştirilecek ekim sonucunda, yaklaşık 300 ton ürün hasadı bekleniyor. Çiftçilerin artan maliyet ve yaşam standartlarının düşmesi sebebiyle topraklarını bırakmak zorunda kaldıklarını ifade eden Emin Duru, “Sözleşmeli üretim modeli, çiftçimizin ticari kaygı yaşamadan en iyi mahsulü elde etmesine olanak tanıyor. Böylece yerli üretimin sürdürülebilirliğini sağlıyor, tarımda verimliliği artırıyoruz. Bu model sayesinde hem üreticilerimizin geleceğe güvenle bakmasını sağlıyor hem de ülkemizin gıda güvenliği adına önemli bir adım atıyoruz. Benzer şekilde ülkenin farklı bölgelerinde sözleşmeli üretim kapsamında kırmızı fasulye ve barbunya üretimini de destekliyoruz” dedi.
Editor : Şerif SENCER