Hikâyemizin ÖZETİ| ana kahramanı Ben Johnson, 1980'lerin başında atletizm dünyasında adını duyurmaya başlamış başarılı bir atlet.
O yıllarda elde ettiği başarılarla sıkça gündeme gelen Johnson 1984 Los Angeles Olimpiyatları'nda bronz madalya kazanmış, 1987 Dünya Atletizm Şampiyonası'nda ise Carl Lewis'i geride bırakarak altın madalya sahibi olmuştu.
1988 Seul Olimpiyatları'nda ise herkesin gözü, büyük bir rekabet içinde olduğu Amerikalı rakibi Carl Lewis ile olan yarıştaydı.
Ben Johnson rakibini yenme konusunda oldukça kararlıydı.
Hatta öyle ki, 1988 Seul Olimpiyatları'nda, dünya atletizm sahnesi bir ilke tanıklık etti.
Kanadalı Ben Johnson, 100 metre yarışlarını yalnızca 9.79 saniyelik bir süreyle tamamlayarak dünya rekoru kırdı ve altın madalya kazandı.
9.79 saniye sıra dışı bir başarı demekti ve bu inanılmaz başarı, tüm dünya tarafından büyük bir hayranlıkla takip edilmişti.
Ancak, bu tarihi zaferin ardında gizlenen karanlık gerçek kısa sürede ortaya çıkacak ve Olimpiyat tarihinin en büyük doping skandallarından birine dönüşecekti.
Seul Olimpiyatları'ndaki zaferinin ardından Johnson'ın rutin doping testinde stanozolol adlı yasaklı bir steroid tespit edildi.
Bu sonuç, dünya spor kamuoyunda âdeta büyük bir şok etkisi yarattı.
Johnson'ın hızının ve gücünün arkasında yasadışı performans artırıcı maddeler olması resmen bir skandaldı!
Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), Johnson'ın doping testinde çıkan sonucun ardından altın madalyasını geri aldı ve dünya rekorunu iptal etti…
Ben Johnson ilk olarak suçlamaları reddetse de daha sonra doping iddialarını kabul etti.
Bu konudan büyük utanç duyduğunu belirten Johnson'ın atletizm kariyeri bu olay vasıtasıyla sona ermek zorunda kaldı.
Her ne kadar zaman zaman medyada yer almış olsa da genel olarak eskisine kıyasla daha düşük profilli bir yaşam sürdüğü biliyor.
Kaynak: The Guardian, CNN, The Globe And MailOlimpiyatlarla ilgili ilginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:
Editor : Şerif SENCER