Özellikle ÖZETİ| Twitter, Instagram, TikTok ve YouTube'da genellikle kadınların, 'dişil enerjiyi yükseltmek' için birbirlerine çeşitli tavsiyeler verdiklerini görüyoruz. Konuya vakıf olanlar, sirkeli sularını hazırlayıp duşta bir soldan bir sağdan dökerek işlemi başarıyla tamamlıyorlar. Tabii ki bu, işin esprisi.
Sonuçta bunlardan bihaber olan çoğu insan merak ediyor: Neymiş bu enerji, çakra ve aura olayı ne? Konunun bilimsel bir dayanağı var mı, yoksa bunlar tamamen insanların, kendilerini iyi hissetmek için ortaya çıkardıkları günlük hayat ritüellerinden mi? O zaman gelin, birlikte konuyu detaylıca bir tartışalım.
Önce bu kavramların aslında neyi ifade ettiklerine kısaca bir bakalım;
Bir kere enerji dediğimizde, aklımıza fizik konuları gelir. Elbette detaya girip sizi sıkmayacağız ancak enerji kavramı, fizikte doğrudan ölçülemeyen bir değerdir. Çünkü enerji, çok farklı biçime girebilir ve bir sistemin eylem kapasitesini de anlatır. Ayrıca onun farklı türleri de vardır.
Aslında tanımlaması biraz zor ve ucu açık bir kavram. Bu konuyla ilgili farklı içeriklerimizi, bu yazının en sonuna linkleyeceğiz, oradan okuyabilirsiniz.
Fakat şimdi konumuza dönecek olursak; sosyal medyada, fizikten devşirdikleri 'enerji' kavramını kullanarak 'çakra açmak, dişilliği yükseltmek, etrafında dikkat çeken biri olmak nasıl mümkün?' gibi konularla meşgul olan bir kitle var. Az önce de dediğimiz gibi kavramın ucunun açık olması, her tarafa kolayca çekilebilmesini sağlıyor olsa gerek.
Bu bahsettiğimiz kitle, alternatif ve tamamlayıcı uygulamalardan olan "reiki"yi baz alarak bu konulara yoğunlaşıyor gibi. Reiki de Japoncada evrensel yaşam enerjisi anlamına geliyor.
Bu da "dokunarak iyileştirmek" gibi bir anlam taşıyor kısaca. Şöyle ifade edelim: Reikiyi birine uygulayan insan, vücutta 'çakra' denen enerji noktalarına enerji gönderdiğini iddia ediyor. Bu enerjinin de kişinin dengeye gelmesini sağladığı düşünülüyor.
Bu düşünceye göre çakralar, insan vücudunda 7 noktada bulunuyor ve her biri ayrı bir renk ile temsil ediliyor. Örneğin cinsel, kök, boğaz, göğüs, alın, karın gibi çakralar olduğu söyleniyor.
İşte sosyal medyada gördüğünüz ''4. çakram üzerine çalışıyorum, atalardan karmam varmış'', ''solar preksus çakramda (3. çakra) blokaj varmış'' gibi söylemler bu reiki mevzusundan kaynaklanıyor.
Aslında bir kadını ve bir erkeği hem biyolojik hem de toplumsal cinsiyet rolleri açısından belirli bir kalıp içine sokmak için kullanılan eril ve dişil kavramını, sanki ulaşılması gereken yeni bir 'üstün' enerji formuymuş gibi gösterenlere ne demeli peki?
Yani eril ve dişil enerji, kadını ve erkeği ifade etmek için eski kabilelerde de kullanılan bir kavramdı; o nedenle yeni, şaşılacak veya doğaüstü enerjileri ifade eden bir şey değil.
Tarahumaralar .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Örneğin, Meksika'nın kuzeyinde yaşayan Tarahumara adlı Kızılderili köklenli bir topluluk, yaptıkları ayinlerde bu kavramı kullanıyor. Zaten gerçekleştirdikleri ayinlerde de cinsellik ön planda olduğu için kadın ve erkek ruhunu daha manevi anlamda birleştirmek gibi bazı inanışları var. Bunu bir nevi 'karşıtların çekimi', siyahın içinde beyaz, beyazın içinde siyah yani yin yang felsefesi gibi düşünebilirsiniz.
Şimdi bir es verip, Twitter'da bu konularla ilgili atılmış tweetlerin birkaç tanesini aşağıda sıralayalım ve bu örnekler üzerinden konuyu daha da somutlaştırarak gidelim:
Yukarıdaki tweette, kullanıcı eril ve dişil enerji tanımı yaparken, toplumun erkeğe ve kadına yüklediği rolleri anlatıyor. Kadın pasif, erkek aktif olarak kodlanmış gördüğünüz gibi.
Aşağıdaki iki tweet; toplumun kadınlardan beklediği, eşe/çocuğa bakım veren fedakar anne, ev içi işlere tabi olan ve çevresine her anlamda hizmet eden kadın rolünü anlatıyor.
Dişil enerji bahane, bu kavramı kullanarak kadınlara atanmış rolleri (farkında olarak veya olmayarak) onaylayıcı söylemler üretiliyor sadece. Tabii ki bu sadece kadınları kapsamıyor. Eril enerji söylemiyle de toplumun erkeklerden beklediği düşünce ve davranış biçimleri vurgulanmak isteniyor.
Neticede tüm bunların hiçbir bilimsel dayanağı yok, sadece insanların bazı kavramlara bazı anlamları atfetmeleriyle bu gündemler oluşuyor.
Aslında 'enerji' gibi fiziğin konusuna giren bir kavramı, daha soyut anlamda kullanılan aura ile birleştirip, toplumda hep olan ve herkesin bildiği cinsiyet rolleri üzerinden spiritüel hale getiriyorlar. Yani böyle bir pazarlama durumu söz konusu.
Kulağa daha hoş veya marjinal gelen terimleri birlikte sanki çok önemli bir şey ifade ediyormuş gibi kullanmaları, bu terimleri daha önce hiç duymamış kişilere, inandırmak istedikleri şeyleri inandırmalarını kolaylaştırıyor.
Aslında bu enerji konusu, sadece bizim toplumumuzda dikkat çeken ve rağbet gören bir durum değil.
Aksine Batı toplumlarında, bu tip bilimsel kavramlarla harmanlanan (kuantum, enerji, epifiz bezi vb. gibi), kişisel deneyimler veya görüşler üzerine kurgulanmış anlatılar daha yaygın.
Mesela Deepak Chopra, Joe Dispenza, Echkart Tolle gibi isimler, ABD'de sıkıca takip edilen ''kendini sev'', ''kişisel geliş'', ''enerjinin farkında ol'' mottolarını aşılayan kişiler.
Peki insanlar neden böyle şeylere ilgi duyuyor? Bunların bir zararı var mı?
Şimdi çok kısa ve basitçe şöyle anlatalım: Modernizmin giderek daha da gelişmesiyle birlikte insanlar geleneksel inançlardan uzaklaşmaya başladı. Bu durum, Uzak Doğu öğretilerinin harmanlandığı çeşitli 'inanç' temelli spiritüel anlayışların ortaya çıkmasına neden oldu ve insanlar bunlara daha fazla merak sarmaya başladı.
Bunun da temel sebebi; günümüzde, sadece nesneleri değil, anlamları da tüketen bir insan figürünün ön plana çıkması oldu. Artık insanlar, dünyevi işlerle çok fazla meşgul olmak ve kapitalist sistemin bir zorunluluğu olarak çok fazla çalışmak zorundalar.
Bunlar gitgide çoğu kişinin, kendi hayatındaki anlam boşluklarını doldurmak için farklı felsefelere veya anlayışlara ihtiyaç duymasına neden oldu. Aslında eril ve dişil enerji, çakraları şifalandırma veya aura güçlendirme gibi söylemler, insanları günümüzün zor sosyoekonomik koşullarına karşı sorumluluktan arınmış gibi hissettirebiliyor.
Çünkü bunlarla ilgilenenler, tamamen soyut ve içi boş kavramlara anlamlar yükleyip bunları ritüel haline getirerek hayatlarında yeni bir şeylerin olmasını bekliyor. Böylece gerçekleşmesini bekledikleri şeyler için somut adımlar atmak yerine, tütsü yakıp bir kağıda 'eski sevgilim geri dönsün' yazmak daha kolay geliyor onlara.
Ya da gidip duş alırken tuzlu veya sirkeli su ile yıkanabiliyorlar. Çünkü neden? Twitter'da çok etkileşim almış bir tweet'te; bunu yaptıklarında güya nazardan, kötü enerjiden korunabileceklerini okuyorlar. E az önce de bahsettik, bu insanlar da kendince bir hayat koşuşturmacasına, ağır sorumluluklara sahip. Bu gördüklerini kişisel hayatlarında uyguluyorlar ki bir nebze de olsa kendilerini iyi hissedip yorgunluklarından uzaklaşabilsinler.
İşte tam da bu noktada işin tehlikeli tarafından söz etmemiz gerekiyor. Yukarıda bahsettiğimiz gibi yorgunluk psikolojisinde olan insanları suistimal etmek çok kolaydır. Bu insanlar sarılacakları, hayatlarına anlam katacak bir şeyler ararlar çünkü. Bu yüzden sosyal medyada sürekli bu tip objektif olmayan söylemleri herkesin görebileceği şekilde yaydığınızda, kimin bunlardan nasıl etkileneceğini bilemezsiniz.
Kendinin ve hayatının çok farkında olmayan, düşük benlik saygısına sahip olan kişiler, okudukları tweet'lerde ve izledikleri videolarda, ''eril-dişil enerjisi yüksek birey şöyle şöyledir'' gibi kriterler gördükleri zaman; ''benim neden dişil enerjim yüksek değil?'', ''e ben bu ritüeli yaptım ex'im niye dönmedi?'' tribine de girebilirler haliyle.
Yani sosyal medyadaki sözde enerji çalışmaları, sözde ritüeller ve iyi bir yaşam için yazılmış sözde 'reçeteler' uygulasalar bile hayatlarında hiçbir şey değişmeyecek insanları manipüle etmekten başka bir işe yaramayabiliyor.
Sözün özü; bu tip konularla kişisel olarak iyi hissetmek, boş zaman geçirmek için ilgilenmek herkesin kendi kararı, bunda kötü bir şey yok ancak iş başkalarının hayatlarını olumsuz yönde etkileme noktasına ulaşıyorsa ne yazık ki sıkıntı var.
Mesela yukarıda bahsettiklerimizden bağımsız olarak psikolog Esra Ezmeci'nin canlı yayında izleyicilerine ''dişil enerji yükseltme'' tavsiyesi vermesi sosyal medyada fazlasıyla dikkat çekmişti.
İçerikte önce konuyla daha ilgili kişilerin attıkları tweet'leri göstermiştik. Şimdi de konuya eleştirel bakanların tweet'lerini inceleyelim isterseniz:
Yukarıdaki tweet'te, mühendis olan kullanıcı, bizim de içerikte bahsettiğimiz şekilde bilimsel terimleri ve kavramları birbiriyle harmanlayıp kullanmaya çalışanları eleştiriyor. Kullanıcı, böyle yapılarak ortaya bu tip ''aklındaki kişi seni arayacak, 5 saniyede geri döndürme'' tarzı somut olarak hiçbir karşılığı olmayan, mistik girişimler çıkarılmasını ilginç buluyor.
Bu koca yürekli kullanıcı, hayatın gerçekleri tokat gibi çarparken bu tip şeyler maalesef karın doyurmuyor demek istiyor...
Ve son...
Editor : Şerif SENCER