
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, Şanlıurfa ve Adıyaman’da Mart 2023’te meydana gelen aşırı yağışların sebeplerini araştırdı. 21 kişinin hayatını kaybettiği, 4 kişinin kaybolduğu sel ve heyelan felaketlerinin ardındaki nedenleri inceleyen uzmanlar, yağışların Kızıldeniz üzerinden gelen atmosferik nehirlerden kaynaklandığını belirledi. Çalışmanın sonuçları, Nature Communications Earth & Environment adlı bilimsel dergide yayımlandı.
DEPREM BÖLGESİNDE HEYELANLARI TETİKLEYEN AŞIRI YAĞIŞLAR6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler, bölgedeki yamaçları ve toprak yapısını zaten zayıflatmıştı. İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Tolga Görüm liderliğindeki ekip, Adıyaman’ın Tut ve Çelikhan ilçeleri ile Şanlıurfa'nın merkez ilçelerinde gerçekleşen yağışların son 21 yılın en yoğun yağışlarından biri olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre, 20 saat içinde 183 milimetre yağış düşmesi, deprem nedeniyle gevşeyen zeminlerde heyelanları tetikledi ve bu heyelanlar akışkan moloz hareketlerine dönüştü.
Prof. Dr. Görüm, araştırma sonuçlarına ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Çalışmanın sonucunda olayın aslında bir atmosferik nehir olduğunu ortaya koyduk. Kızıldeniz'den, yani 5-6 bin kilometre öteden bu yağışların taşındığını belirledik. Son dönemde iklim değişikliği etkisiyle atmosferik nehir olaylarının hem sıklığında hem de şiddetinde belirgin bir artış gözlemleniyor.”
Atmosferik nehirler, büyük miktarda su buharı taşıyan hava akımlarıdır ve genellikle tropikal bölgelerde görülür. Bu hava sistemleri binlerce kilometre boyunca nem taşıyarak şiddetli yağışlara yol açabilir. Prof. Dr. Görüm, atmosferik nehirlerin sadece aşırı yağış getirmediğini, aynı zamanda enerji ve ısı transferi sağlayarak ani kar erimelerine de neden olabileceğini vurguladı.
Bu tür kar erimeleri ise toprak kaymaları, taşkınlar ve barajlara zarar verebilecek yoğun sediman hareketlerine yol açabiliyor. Prof. Dr. Görüm, “Ani kar erimeleri heyelanları ve taşkınları tetikleyerek doğal afetlerin etkisini artırabilir” dedi.
Deprem sonrası evleri ağır hasar gören bazı Adıyamanlı vatandaşlar, güvenli olacağını düşündükleri kırsal alanlardaki bağ evlerine taşınmıştı. Ancak aşırı yağışlar ve heyelanlar bu alanlarda da ciddi riskler doğurdu. Heyelanların etkisiyle bazı köyler ve kırsal bölgelerde ciddi toprak kaymaları yaşandı ve çok sayıda ev, araç ve tarım arazisi hasar gördü.
“Deprem nedeniyle sarsılan yamaçları oluşturan zemin ve ana kayalar örselendi. Ardından gelen aşırı yağışlar bu hassas alanları daha da zayıflatarak büyük toprak kaymalarına neden oldu” diyen Görüm, olayın zamanlamasının bölge halkı için felaketi katladığını ifade etti.
Aşırı yağışların bölgedeki ekonomik etkileri de büyük oldu. Heyelanlar tarım arazilerini, özellikle de coğrafi işaretli ürünlerin yetiştiği bölgeleri olumsuz etkiledi. Prof. Dr. Görüm, Antep fıstığı ve badem yetiştirilen arazilerin sel sularıyla birlikte ciddi zarar gördüğünü belirtti.
Bunun yanı sıra, aşırı yağışların ve heyelanların neden olduğu büyük miktarda taş ve toprak hareketi barajların dolmasına yol açabilir. Bu da barajların ömrünü kısaltabilir ve bölgedeki su yönetimini olumsuz etkileyebilir.
Editor : Şerif SENCER