Gazeteci ÖZETİ| Murat Ağırel, lösemi tedavisinde kullanılmak üzere yurt dışından tedarik edilen bir ilacın sahte olduğunu gündeme getirdi. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK), ilaçların sahte çıktığını doğrulayarak sorumluluğu Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Türk Eczacılar Birliği’ne (TEB) attı.
Ağırel’in gündeme getirdiği sahte ilaç iddiaları Meclis’e taşındı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, SGK ile TEB tarafından 2019’da yurt dışından getirdiği lösemi ilaçlarının sahte olduğu iddialarıyla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi.
İlgezdi, “Bazı ilaçlar SGK tarafından piyasa değerinin 75 kat üstü bir ücretle alınmıştır. Aslında nedeni çok açıktır. Kimi ilaçların alımında iktidar partisi milletvekillerinin yakınlarının kurdukları firmalar aracılığıyla SGK yetkilileri üzerine baskı uyguladığı iddiaları, bunun kanıtı niteliğindedir. Devletin kurumu SGK ilaç çetelerinden sahte ilaçlar almış, kamu zarara uğramış ve hastaların sağlıklarıyla oynanmıştır” dedi.
İlgezdi, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Kanser ilacı diye satılan ilaçların aslında kanser ilacı değil basit bir ağrı kesici çıkması sağlık camiasında büyük bir infial yaratmıştır. SGK ve TEB tarafından yurt dışından ithal edilen ilaçların kimisinin içerisinde ilaca özgü etken madde bulunmaması konusunda ne Sağlık Bakanlığı’ndan ne de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından doyurucu bir açıklama yapılmamıştır. İddialar asla göz ardı edilmeyecek skandal niteliğinde iddialardır. İnsan hayatıyla oynanması söz konusudur. Bu konuya sessiz kalınmasını asla kabul etmiyoruz, konunun baş aktörlerinden biri olan SGK’dan sorumlu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı da konuya dahil ediyoruz.
SGK’da sorumlu bir kişinin tedarikçi firmayı ilaçların sahte olabileceği konusunda uyarmasıyla savcılığa intikal eden bu konu aslında 4 yıllık bir meseledir. Dünya Sağlık Örgütü söz konusu sahte ilacı 4 yıl önce ‘acil global uyarı’ adı altında tüm dünyaya duyurmuş fakat sağlık alanında yaşadığımız bu ulusal utanca ilişkin Sağlık Bakanlığı, ne yazık ki sessiz kalmayı seçmiştir.
“SGK İLAÇ ÇETELERİNDEN SAHTE İLAÇLAR ALMIŞ VE HASTALARIN SAĞLIKLARIYLA OYNANMIŞTIR”
İlaçların SGK’nın satın alım listelerine dahil edilmesi, çıkarılması ya da alınacak miktarın belirlenmesinde iktidar partisi bir milletvekilinin ‘iş takibi’ yaptığı ve bunun karşılığında 11 milyon avro ücret aldığı da vahim iddialar arasındadır. Üstelik nedendir bilinmez bazı ilaçlar SGK tarafından piyasa değerinin 75 kat üstü bir ücretle alınmıştır. Aslında nedeni çok açıktır. Kimi ilaçların alımında iktidar partisi milletvekillerinin yakınlarının kurdukları firmalar aracılığıyla SGK yetkilileri üzerine baskı uyguladığı iddiaları, bunun kanıtı niteliğindedir. Devletin kurumu SGK ilaç çetelerinden sahte ilaçlar almış, kamu zarara uğramış ve hastaların sağlıklarıyla oynanmıştır. Bu sebeple adeta suç örgütü gibi çalışan SGK, bu iddialar silsilesine tek tek cevap vermekle yükümlüdür.”
Akkuş İlgezdi, soru önergesinde şunları kaydetti:
“Son günlerde çeşitli basın ve yayın organlarında hayati önem taşıyan Iclusig (Ponatinib), Chenodioksikolik, Naltrekson, Soliris (Eculizumab) ve Harvoni (Ledipasvir/Sofosbuvir) ilaçları hakkında toplumun ilaçlara ve kurumlara güvenini sarsacak düzeyde kritik ve hayati iddialar yayınlanmıştır. Öte yandan söz konusu iddiaların çıkış noktasının Bakanlığınıza bağlı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’nda görevli bir kaynak olması dikkat çekicidir.
-Söz konusu ilaçlar Genel Sağlık Sigortası kapsamında kaç kişiye kullanılmıştır? Bu kapsamda ne kadar bir mali kaynak kullanılmıştır?
-Bu ilaçları kullanan hastaların sağlık durumları izlenmiş midir? Bu ilaçların kullanılmasından sonra, hastaların sağkalım süreleri ne olmuştur?
-Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde yürüyen herhangi bir soruşturma var mıdır? Eğer varsa bu soruşturmanın sonuçları nedir?
-SGK, 2019 yılından itibaren bilinen bu ilaç sahtekârlığı ile ilgili olarak neden sessiz kalmıştır?
-Türkiye’de 2002 yılından bu yana sahte ilaç tedarik eden kaç firma tespit edilmiştir? Bu firmalar söz konusu sahte ilacı hangi ecza depolarına, hangi kurumlara ve kaç kutu satmışlardır? Bu firmaların isimlerinin ve yetkililerinin kamuoyuna açıklanması SGK tarafından neden önlenmektedir?
-TAKEDA adlı firmanın ve İsviçre Denetleme Kurumu’nun analiz sonuçları ile aynı çıkması ile ilacın sahteliğinin kesinleşmesine karşın, ‘İlaçlar sahte değil’ raporu düzenleyen kişiler tespit edilmiş midir? Haklarında soruşturma başlatılmış mıdır? Herhangi bir cezai ve idari işlem uygulanmış mıdır?
-SGK, SBA Pharma ve RAD Ecza Deposu adlı firmalardan evrak ve belge görmeden 15 Mg olandan 120 kutu, 45 Mg olandan 160 kutu sahte ilaç alındığı ve 1 milyon 312 bin 500 Avro bedel ödendiği (güncel kur ile 26 milyon Türk Lirası) iddiası doğru mudur? Doğru ise bu maddi zarar zarara yol açan kişi ve kuruluşlardan karşılanmış mıdır? Karşılanmadıysa kimden, hangi kurum ve kuruluşlardan karşılanacaktır?
-SGK tarafından yurt dışından temin edilen ilaçlar konusunda iktidar milletvekilleri hangi yetkiyle iş takibi yapmaktadırlar? SGK’nın temin ettiği kimi ilaçlara piyasanın çok üzerinde ücret ödemesinin gerekçesi nedir? SGK, ilaç alımları konusunda tedarikçi firmalara iktidar milletvekillerinin akrabalık ilişkilerini dikkate alan bir yaklaşım mı uygulamaktadır? Eğer bu iddialar gerçek dışı ise SGK’daki iş takibi iddiasıyla 11 milyon avro kazanç sağlayan milletvekili hakkında SGK’yı töhmet altında bırakması nedeniyle herhangi bir suç duyurusunda bulunulmuş mudur?”
Editor : Şerif SENCER