Cumhurbaşkanı ÖZETİ| Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ön lisans ve lisans programlarının içeriklerinin meslek ve istihdam odaklı güncellenmesi gerektiğini belirterek, "Bütün programlarda iş gücü piyasasıyla, eğitim programımız arasındaki örtüşmeyi sağlamamız gerekiyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde düzenlenen 'Akademik Vizyon ve Hedefler Buluşması' programına katıldı. Yılmaz, bugün Türkiye'de üniversite sayısının 208'e çıktığını aktararak, "20 küsur yıl önce 76 idi. Bugün 208'e çıkmış durumda ve yükseköğrenime erişim oldukça kolaylaşmış durumda. Yükseköğrenimin bu erişilebilirliği ile birlikte bilgi, kültür ve bilimin 81 ilimizin tamamına yayılmasını sağlamış olduk. Bugün üniversite olmayan hiçbir ilimiz yok ve birçok sayıda ilimizde de birden fazla üniversitemiz var. Üniversiteleri doğu-batı ayırmadan yaygınlaştırırken yükseköğretimde ihtisaslaşma ve güçlü akademik performansı tüm üniversitelerimizde destekledik. Bu çabalarımızın sonucunda yükseköğretimde net okullaşma oranında OECD ülkelerinin büyük çoğunluğunu geride bırakmış durumdayız.
Türkiye, bugün 350 bine yaklaşan uluslararası öğrencisiyle dünyanın en çok uluslararası öğrenciye sahip 10 ülkesi arasında yer almaktadır. 3 binin üzerinde galiba, Ankara Üniversitesi'nde yabancı öğrenci sayısı. Bunun çok daha yükselmesi lazım gerçekten. Sadece üniversiteye katkı değil bu.
Dünyanın birçok yerinden gelen insanlara verdiğiniz eğitim, ülkemizde o ülkeler arasında köprüler oluşmasına da çok büyük katkı sunuyor. Burada eğitim verdiğiniz bir insan işte bir süre sonra o ülkede kamuda, özel sektörde çok farklı yerlere geliyor ve ülkeler arası ilişkilere de büyük destek veriyor. Dolayısıyla bu sadece bir eğitim faaliyeti olmakla kalmıyor" dedi.
'AKADEMİSYEN SAYIMIZ 183 BİNİN ÜZERİNDE'
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 7,3 milyonun üzerindeki öğrenci sayısıyla Avrupa yükseköğretim sisteminde kayıtlı öğrenci sayısı açısından ön sıralarda yer aldıklarını kaydederek, "22 yıl önce 70 bin civarında olan toplam akademisyen sayımız bugün 183 binin üzerine çıkmış durumda.
Öğretim elemanlarımızın yüzde 46,4'ünün kadın olması, eğitimde eşitliğe verdiğimiz önemin bir göstergesi olarak bizi ayrıca gururlandırıyor. Bunun yanı sıra yükseköğretim fırsatından faydalanamamış 34 yaş üstü kadınlarımız için kamu üniversitelerinde yaklaşık 21 bin kişilik ek kontenjan oluşturduk.
Şehit ve gazi yakınlarımız için ise vakıf üniversitelerinde 3 bin 774 kişilik özel kontenjan tahsis ederek bu alandaki toplumsal sorumluluğumuzun gereğini akademide de yerine getirdik" diye konuştu.
Yılmaz, Türkiye çapında yurtların yatak kapasitesini 991 bine yükselttiklerini belirterek, "Bu sayıyı yakın zamanda 1 milyonun üzerine çıkaracağız. Sadece sayıyı arttırmakla kalmadık. Aslında niteliğini de geliştirdik. Ben 5 yıl boyunca yurtta kaldım öğrenciyken. ODTÜ yurtlarında 6 kişilik bir odada kaldım eğitim hayatım boyunca.
Şimdi 1 kişilik, 3 kişilik daha konforlu diyebileceğimiz ortamlarda yurtlarımız hizmet veriyor. Ankara'da yurt kapasitesi 50 binin üzerinde. Gerçekten dünyayla mukayese ederseniz en fazla yurt imkanı sağlayan ülkelerden biri olduğumuzu rahatlıkla ifade edebiliriz" ifadelerini kullandı.
Yükseköğrenimde ülkenin yakaladığı başarıların uluslararası raporlarda teyit edildiğini vurgulayan Yılmaz, "Uluslararası Yüksek Öğretim Derecelendirme Kuruluşu Times Higher Education'ın 2024 dünya üniversiteler sıralamasında ilk 400'e 3, ilk 1000'e 11 üniversitemiz girmeyi başardı. Bu yıl ilk kez 3 üniversitemizin birden ilk 400'de yer almış olması çok kıymetli, tebrik ediyorum. Üniversitelerimizin küresel rekabet gücünü arttırıp ilk 500'e giren Türk üniversitesi sayısını en az 10'a çıkarmayı hedefliyoruz" dedi.
'BAZI MESLEKLER ORTADAN KALKACAK'
Ön lisans ve lisans programlarının içeriklerinin meslek ve istihdam odaklı güncellenmesi gerektiğinin altını çizen Yılmaz, "Temel bilimler her halükarda devam etmek durumunda. Topluma, talebe falan bakamazsınız oralarda. Ama onun ötesinde bütün programlarda iş gücü piyasasıyla, eğitim programımız arasındaki örtüşmeyi sağlamamız gerekiyor. Bunu yaparken de sadece bugünün ihtiyaçlarına bakarak değil, geleceğin ihtiyaçlarını dikkate alarak yapmamız gerekiyor.
5- 10 yıl sonra bazı meslekler ortadan kalkacak, öyle söylüyor çalışmalar. Birçok meslek dönüşecek, devam edecek; ama bugünkü gibi olmayacak. Farklı bir şekilde icra edilecek. Bazı yeni meslekler ortaya çıkacak.
Yeni uzmanlık alanları ortaya çıkacak. Bir taraftan eğitim sistemimiz bugünün ihtiyaçlarına cevap verirken, bir taraftan da geleceğin ihtiyaçlarını şimdiden görüp, kendini ona göre planlamak durumunda ve genç nesillere bu becerileri kazandırmak durumunda. Bunun çok önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu yönde de Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nun da başkanlığını yapıyorum biliyorsunuz. Orada da bu konuları zaman zaman tartışıyoruz.
Ve mutlaka daha güçlü bir şekilde beceri kazandırma meselesini ön plana almak gerektiğine inanıyoruz. Genç işsizliğini azaltırken, bir taraftan da mezunların sektördeki taraflara cevap verebilecek niteliklerle donatılması, bunu yapabilmemiz programlarımızın, kontenjanlarımızın buna uygun bir şekilde güncellenmesiyle mümkün. Ve bunu da artık bugünkü dünyada sürekli bir şekilde yapmak durumundayız" dedi.
Editor : Şerif SENCER